27 YIL SONRA ve de 33 YIL SONRA ŞEMDİNLİ!..
“15 Ağustos 1984 gecesi terör örgütü PKK bugünlere kadar sürecek olan şiddet politikasını uygulamak için harekete geçmişti!..
Daha önce Güneydoğu’da, “Apocular” adıyla korku saçan PKK, Suriye’de 5 yıl süren eğitimin ardından “şiddeti dayatma yöntemi”ni kullanmak istiyordu.
1979′dan itibaren Suriye’de faaliyet gösteren Abdullah Öcalan, hedefini “uzun süreli halk savaşı” olarak ilan etmişti!..
Öcalan o dönemde “Kürdistan için 1 milyon Kürt ölebilir” mantığındaydı!.. Hatta daha önceleri, henüz öğrenciyken Urfa’daki kültür ocağında tartıştığı gençlere şöyle dediği rivayet ediliyordu:
“Kürtlerin kafası ziftlenmiş, onu ancak kurşun sesleri temizler!..”
Öcalan “halk savaşı” stratejisini üç aşamalı olarak uygulamak istiyordu; “strajik savunma, stratejik dengeleme, stratejik saldırı!..”
Oysa PKK o dönemde 12 Eylül yönetiminin ülke genelindeki etkinliğini üzerinde hissediyordu... Örgütün kent birimleri eski “Apocular”dan oluşuyordu. Öcalan’ın örgütlenmesi içinde yer alan militanların çoğu ise cezaevindeydi!..
Örgütün “3 aşamalı şiddet” politikasını uygulamaya sokacak olanlar, 12 Eylül’ün birkaç yıl öncesiyle hemen sonrasında Suriye, Irak ve Avrupa’ya kaçanlardı!..”
SİLAHLA PROPAGANDA YAPMAK!..
“Öcalan, Suriye’nin Bekaa Vadisi’nde temellerini Türk solunun attığı kamplarda 200 kadar militan eğitiyordu. Tek hedefi, korku ve kaos yaratarak kitleleri devlete karşı kışkırtmaktı!..
İşte bu militanlardan “Hezen Rizgariya Kürdistan” (HRK) yani “Kürdistan Kurtuluş Güçleri” adlı bir askeri birim oluşturmuştu... PKK’nın ilk eylemcileri olan bu gruptakiler, 1984 yılının haziran ayından itibaren çok önemli bir plan üzerinde çalışmaya başladılar.
Haritalar ve temsili hedefler üzerinde 2.5 ay süren çalışmanın sonunda üç eylem grubu tespit edildi... Gruptakiler işte terörün bugünlere kadar uzayan şiddetin ilk tohumlarını atacak teröristlerdi!..
Öcalan bu üç grubu “Silahlı Propaganda Birlikleri” olarak adlandırmıştı;
“Agit” kod adlı Mahsun Korkmaz’ın başında olduğu gruba PKK’nın 14 Temmuz 1982′de, Diyarbakır Cezaevi’ndeki açlık grevinde ölen Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek aldı Apocular’ın anısına “14 Temmuz Silahlı Propaganda Birlikleri” adı verilmişti!..
Korkmaz’a bağlı teröristler Eruh-Şırnak-Pervari bölgesine sızacaklardı!..
Abdullah Ekinci liderliğindeki “21 Mart Silahlı Propaganda Birliği”, Hakkari’nin Çukurca ve Şemdinli ilçelerine saldıracaktı...
Ali Ömürcan’a bağlı “18 Mayıs Silahlı Propaganda Birliği” ise Van’ın Çatak ilçesini hedef alacaktı. Ancak Ömürcan’a bağlı teröristler saldırıya geçemedi.
PKK’lı bir grup, 15 Ağustos 1984 gecesi, Eruh ve Şemdinli’ye saldırdı... Eruh ilçe merkezine yönelik baskında 3 yurttaş ve 9 er yaralandı. Erzincanlı asker Süleyman Aydın ise şehit oldu. Bu asker, PKK’nın silahlı eylemlerine başlamasından itibaren Türkiye’nin verdiği “ilk şehit”ti...
Ancak Şemdinli baskınında daha yoğun çatışmalar yaşandı. Saldırıda ağır yaralanan 4 askerden Astsubay Memiş Anbaş, olaydan beş gün sonra şehit oldu. Türkiye bu saldırıları ancak 3 gün sonra duyabildi ve ne ilginçtir ki devlet de siyaset de pek önemsemedi!..”
‘İSYAN’ mı, ‘EŞKİYA’lık mı?..
“Eruh saldırısını gerçekleştiren Mahsun Korkmaz, 28 Mart 1985 gecesi çıkan bir çatışmada öldürüldü. HRK’nın ilk yöneticisi olan bu militanın adı, PKK’nın Bekaa’daki kampına verildi; “Mahsun Korkmaz Akademisi!..”
15 Ağustos kimine göre “29. Kürt isyanının başlangıcı"ydı, kimine göre ise “bir avuç şaki”nin eylemi!..
Birinci tanımlama, iki ilçeye yönelik saldırıyla başlayan şiddetin yıllardır nasıl planlı olarak devam ettiğini de gösteriyordu!..
“Bir avuç şaki” benzetmesi ise gafletin yanı sıra belki pervasızlığı da anlatıyordu!..
Burada üzerinde asıl düşünülmesi gereken konu, bir grup teröristin devleti yıllar önce iki ilçede gafil avlaması değil!.. Asıl mesele, özellikle AKP iktidarı döneminde terörün bu kadar büyümesi de değil belki...
Bizce asıl sorun, tüm operasyonlara rağmen, PKK’nın 27 yıl sonra (2011 saldırısı) Şemdinli eyleminin bir benzerine girişilebilmiş olması!..
Yani, İran’ın aylardır süren kara harekatı, Güneydoğu’da nerdeyse her noktada süren operasyonlara rağmen bir grup teröristin binlerce asker ve polisin olduğu bir bölgede saatlerce devletle çatışabilmesi!!!”
KANLI SÜREÇTEN DERSLER!..
“PKK’nın 27 yıl sonra Şemdinli’yi ikinci kez (2011’de) hedef aldığı tarihin 12 Eylül gecesine denk getirilmesi de dikkat çekicidir!..
27 yıl önceki ilk saldırıyı gece 21.30’da gerçekleştiren militanlar, 12 Eylül 2011 gecesi de neredeyse aynı anlarda, saat 22.00 sıralarında ilçe emniyet müdürlüğüne roket attılar...
Bu saldırının ardından başlayan çatışmada, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bir polis noktası da hedef alındı.
Saldırı sırasında 1 asker ve bir polis şehit olurken, çatışmanın ortasında kalan bir düğün alanındaki 3 yurttaş da yaşamını yitirdi. 10 kişi ise yaralandı. Güvenlik birimlerine göre çatışma “2 saat” sürdü!..
Şaşırtıcı değil mi?.. 27 yıl öncesinin devlet olanaklarıyla 2011 yılının olanakları kararlaştırıldığında, PKK’nın bir ilçede güvenlik güçleriyle 2 saat boyunca çatışabilmesinin sorgulanması gerekmiyor mu?..
1984′ün 15 Ağustos’uyla 2011′in 12 Eylül gecesi arasındaki 27 yıllık kanlı süreçte; tarih, ilçe basmak açısından kolaylıkla tekerrür edilebiliyorsa, alınması gereken acı dersler vardır!..
Sınır güvenliği, istihbarat, araç gereç donanımı, polis ve askeri güç ile hareket kabiliyetine rağmen nasıl oluyor bu?..”
OKURLARA NOT; Önceki gün, yine Şemdinli’de 2 korucu ve 6 askerin şehit olması ve 15’ten fazla PKK’lının öldürülmesinin ardından, “Ne Şemdinli’ymiş” diye yazmıştık ya, kimi okurlar bu ilçede 1984 yılındaki ilk saldırıyı ve sonrasını detaylı olarak öğrenmek istemişler... 13 Eylül 2011 tarihli yukarıdaki yazıyı işte bu yüzden anımsattım... Yani Şemdinli’de 1984’te başlayan kaos 2011’de nasıl devam etmişse, günümüzde de ne yazık ki durmuyor!.. Şemdinli’nin 33 yıl sonra bile terörle gündeme gelmesi çok ama çok şaşırtıcı!..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac