ACAİP YAZILAR

Adam muhalefetin 20 yılda yapamadığını 20 günde yaptı

Bugün pazar.

Pek çok kişi sabah erken kalkacak muhtemelen.

Çünkü Sedat Peker 9’uncu videosunu bu sabah yayına sokuyor.

Bakalım neler anlatacak?

Ama öyle sanıyorumki bugünkü açıklamaları da gündemi ciddi biçimde sarsacaktır.

Siz bakmayın saray medyasının sanki ciddiye almıyormuş gibi yapmasına.

Herkesin paçası tutuştu aslında.

Çünkü çok açık bir gerçek var.

Sedat Peker’in söyledikleri yalan değil.

Zaten adam deli mi ki aklına geleni söylesin.

Öfkeli olduğu kesin de söyledikleri gerçek, zaten asıl facia da burada.

Peker’in açıkladığı olayların onda biri medeni bir ülkede olsa yer yerinden oynar.

Bizde ise sanki herkeste deve derisi var, kimse kılını kıpırdatmıyor.

Saray medyasını izlemek de çok hoşuma gidiyor bu sıralar.

Çünkü yalanlayamıyorlar, arkasında bir şey arıyorlar.

Adam diyor ki “Suriye’deki dinci El Nusra’ya gizlice silah veriliyor” bizim saray medyası “Hedef Türkiye” diye başlık atıyor.

“Uyuşturucu ticareti yapıldığını” anlatıyor, saray medyası “Erdoğan’ı devirmek için yapılan bir CIA operasyonu bu” bahanesinin arkasına sığınıyor.

“Siyasetçilerin rüşvet aldığını” ilan ediyor, saray medyası “FETÖ işleri bunlar” savunması yapıyor.

Herhalde dikkat etmişsinizdir, bugüne kadar hiçbir konuda yalanlama yapılmadı, hep arkasında ne olduğu arandı, Peker’in bunları neden söylediği sorgulandı.

Ama ben en komik gelen ise saray medyasından bazılarının “Bunlar yeni değil ki, zaten biliniyordu” demeleri.

Rezalete bakar mısınız, meğer bu saraycılar her şeyi biliyorlarmış, ama o kadar olağan hale gelmiş ki şaşırıp “Aaa sen yeni mi öğrendin?” diye soruyorlar utanmazca.

Tabii Sedat Peker, muhalefeti de fena rezil etti.

Adam tek başına, muhalefetin 20 yıldır yapamadığı muhalefeti 20 günde yaptı.

Muhalefet 20 yıldır, “128 milyar dolar nerede?” sorusu dışında akılda kalan ve iktidarın dengesini bozan tek muhalefet eylemi bile yapamadı.

Peker 20 günde 20 konu ile iktidarın kabusu haline geldi.

İşin ilginci adam giderek halk kahramanı da olacak, hiç şaşırmam vallahi.

Baksanıza Ezgi Mola’ya da sahip çıkmış.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Her gün bir şey öğrenmenin dayanılmaz keyfi

Özdemir Asaf’ı tanımayan yoktur herhalde.

1981 yılında yitirdiğimiz bu büyük şair arkasında pek çok eser ve zihinlerimizden asla silinmeyecek güzellikler bıraktı.

Bu pazar yazısında Özdemir Asaf’ın her okunuşunda yine ve yeni bir ders çıkaracağımız bir şiirini birkez daha paylaşmak istedim;

YAŞ 5

Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının, beni ne kadar korkuttuğunu öğrendim.

YAŞ 7

Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.

YAŞ 12

Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak olduğunu öğrendim.

YAŞ 13

Annemle babamın e lele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu ettiğini öğrendim.

YAŞ 15

Bazen hayvanların kalbimi insanlardan daha fazla ısıttığını öğrendim.

YAŞ 18

İlk gençlik yıllarımın keder, şaşkınlık, ıstırap ve aşktan ibaret olduğunu öğrendim.

YAŞ 24

Aşkın kalbimi kırabileceğini, ama buna değer olduğunu öğrendim.

YAŞ 33

Bir arkadaşı kaybetmenin en kestirme yolunun ona ödünç para vermek olduğunu öğrendim.

YAŞ 36

Önemli olanın başkalarının benim için ne düşündükleri değil, benim kendi hakkımda ne düşündüğüm olduğunu öğrendim.

YAŞ 38

Eşimin beni hâlâ sevdiğini, tabakta iki elma kaldığında küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim.

YAŞ 41

Bir insanın kendine olan güveninin, başarısını büyük oranda belirlediğini öğrendim.

YAŞ 44

Annemin beni görmekten her seferinde sonsuz mutluluk duyduğunu öğrendim.

YAŞ 46

Yalnızca minik bir kart göndererek bile birinin gönlünü aydınlatabileceğimi öğrendim.

YAŞ 49

Herhangi bir işi yaptığımdan daha iyi yapmaya çalıştığımda, o işin yaratıcılığa dönüştüğünü öğrendim.

YAŞ 50

Sevgi, evde üretilmemişse, başka yerde öğrenmenin çok güç olabileceğini öğrendim.

YAŞ 53

İnsanların bana, izin verdiğim biçimde davrandıklarını öğrendim.

YAŞ 55

Küçük kararları aklımla, büyük kararları ise kalbimle almam gerektiğini öğrendim.

YAŞ 64

Mutluluğun parfüm gibi olduğunu, kendime bulaştırmadan başkalarına veremeyeceğimi öğrendim.

YAŞ 70

İyi kalpli ve sevecen olmanın, mükemmel olmaktan daha iyi olduğunu öğrendim.

YAŞ 82

Sancılar içinde kıvransam bile başkalarına baş ağrısı olmamam gerektiğini öğrendim.

YAŞ 90

Kiminle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.

YAŞ 95

Öğrenmem gereken daha pek çok şeyler olduğunu öğrendim.

Dün sabaha karşı kendimle konuştum.

Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.

Yokuşun başında bir düşman vardı.

Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum…

BUNU YAZMAK GEREK

Bütün çocuklara başarılar

Sokağa çıkma yasağı var bugün ama LGS sınavları da yapılıyor bugün.

Uzun bir zaman sokağa bile çıkarmadığımız çocuklarımız sokağa çıkma yasağında sokağa çıkmak zorundalar. Müthiş bir ironi.

Aç kapa bir eğitimle, bazı yerlerde olmayan bazı yerlerde çekmeyen internetle bölük pörçük bir eğitim yapıldı.

Tableti bilgisayarı olmayan yüz binlerce öğrenci ne öğrendi de bugün sınava giriyor?

Eğitimde fırsat eşitliği çok azdı zaten pandemi ile tamamen bitti aslında.

Tabii bu sınavı yapmamak da mümkün değil.

Belki sınav yerine 8’inci sınıflardaki yüz yüze eğitimde aldıkları puanlara göre yerleştirme yapılmalıydı.

Ailesi bilinçli ve biraz da iyi gelirli, devlet okullarına göre daha iyi özel okullarda okuyan çocuklar, bugünkü sınavlarda çok daha avantajlılar.

Umarım önümüzdeki yıl pandemi koşulları ağır olmayacak ve eğitimdeki bu korkunç fırsat eşitsizliği biraz düzelecektir.

NOT: Sevgili Ömer Arda. Bugün sınavın var. Dilerim en zor koşullara rağmen çabalarının karşılığını alacaksın. Sana ve bütün sınava giren çocuklara başarılar dilerim.

KOMİK

Ne yaparsa yapsınlar bu sorudan kurtulmaları mümkün değil. Orantısız zeka yine işbaşında.

ÇOK GÜLDÜM

Bu hafta beş fıkramız var

Sokağa çıkma yasağı yine tek güne indi, yine bugün evlerdeyiz.

Yıldırım Tuna bu sokağa çıkma yasağı günü için 5 fıkra birden göndermiş.

TOPLUMSAL ÇÜRÜME NEDİR?

Küçük kız  “Babacığım bu günlerde hep ‘Toplumsal Çürümeden’ bahsediliyor nedir ki bu?” diye sormuş,

Babası “Bana bakkaldan bir bira al getir, anlatayım” diye cevap vermiş.

“Ama annem içmeni yasakladı baba” demiş kız.

Babası “Bakkaldan bira alırken kendine de bir dondurma alırsın” diyerek gülümsemiş.

“Oh..! Tamam baba!”

AMAN DİKKAT

Doğru Beslenme Sempozyumu’ndaki konuşmacı seyirciler tarafından dikkatle dinleniyor.

“Kırmızı et tüketmek metabolizmamız için felaketin hazırlayıcısıdır” demiş, sonra devam etmiş “Soda da gastrit direnç duvarımızı parçalar.. Ama bir yiyecek var ki hepimiz er ya da geç yeriz ve olumsuz etkilerini yıllarca çekeriz.. Aranızda bunun ne olduğunu bilen var mı?”

Kısa bir sessizlikten sonra ön sıralarda yaşlı bir adam bezgin bir yüz ifadesiyle el kaldırmış, “Düğün Pastası!”

ON

Doktor: Nasıl söyleyeceğim bilemiyorum..Çok üzgünüm, bu hastalıktan çok çektiniz.. Yaşamınızın bitimine on kaldı.

Hasta: On ne doktor?.. On ne?  Hafta?.. Ay?.. Yıl?..

Doktor: Dokuz.

RAHİBE VE VİSKİ

Adam bara girip bir duble viski almış, barın hemen önündeki kaldırımda bir banka oturmuş keyifle yudumluyor içkisini.. Yanına bir rahibe gelmiş “Bu şeytan içeceği ile ruhunu kirletiyorsun” demiş üzüntülü bir yüz ifadesiyle…

“Şeytan içeceği değil, viski bu..” diye cevap vermiş adam.

Ama bil ki o bardak ağzına kadar günah dolu” diye üstelemiş rahibe.

Adam “Nereden biliyorsun?.. Tattın mı hiç?” diye sormuş,

Rahibe “Oh.. Tabii ki hayır.. Kız kardeşlerim, Baş Rahibem onun yaptığı bütün kötülükleri bana anlattılar” diye yüzünü buruşturmuş,

Adam “İçmeden nereden bilecekler ki?” diye sorunca sohbet bu konuda bir müddet ilerlemiş, sonunda rahibe “Şeyy, haklısınız.. Biraz tatsam ruhu nasıl yozlaştırıyor daha iyi anlarım..” demiş, “Ama kardeşlerim geçerken görmesinler, porselen çay bardağı içinde tatmamı sağlar…

SAKATA GELMEYELİM DE..

Emektar boğanın hızlı günleri sona erip yaşlanınca, çiftçi onun ineklerin arasında ömrünün son yıllarını geçirmesine izin verip çiftliğe yeni bir genç boğa satın almış..

Dev gibi yeni boğa çiftliğe gelir gelmez büyük bir iştahla ve inanılmaz bir süratle bir o inekle, bir bu inekle beraber olmaya başlayınca bizim eski boğa homurtular çıkarıp ön ayakları ile yerleri eşelemeye, boynuzlarını sinirli sinirli sağa sola oynatmaya başlamış..
“Boşuna gaza gelmeye çalışma..” demiş onu gören çiftçi, “Bu işler için artık çok yaşlısın..”

“Biliyorum, biliyorum..” demiş yaşlı boğa ön ayaklarıyla toprağı tozuturken, “Şu şerefsiz beni diğer ineklerle karıştırıp arada sakata getirmesin diye kendime böyle farklı bir havalar vermeye çalışıyorum işte..!”

https://twitter.com/can_atakli_