ALEVİ/TÜRK DÜŞMANLIĞI!...(2)

Başbakan'ın Alevi ve Türk sözcüklerine olan alerjisinin nedenlerini anlatmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Dünkü yazımızda Arapların "kavm-i necip" ilan edilip adeta kutsallaştırıldığını anlatmıştık.

Peki, ya Türkler?..

Onların durumu vahim, elem verici!.. İşte Hüsnü Merdanoğlu'nun "Atatürkçü Düşüncenin Evrenselliği" isimli kitabından bazı acı örnekler:

"Bir Osmanlı şairi olan Nef'i 'Tanrı, Türk'e irfan çeşmesini yasaklamıştır' demiştir... Divan-ı Hümayun yazarlarından Hafız Ahmet Çelebi 1499 yılında yazdığı şiirinde 'Baban da olsa Türk'ü öldür' nakaratını kullanmakta, üstelik bu sözün Hz. Muhammed'e ait olduğunu iddia etmektedir: 'Sakın Türk'ü insan sanma/ Bir an bile olsa Türk'le birlikte olma/ Türk eline şeker alsa o şeker zehir olur/ Türk'ün başını keserken sakın gam yeme/ Baban da olsa Türk'ü öldür...'

Osmanlı tarihçisi Naima 'Tarih'inde Türkler için, 'nadan', yani kaba Türk, idraksiz Türk, hilekar Türk ifadelerini kullanmaktadır. 1912 yılında Sebilülreşat dergisinde çıkan bir yazıda Türk kelimesinin kullanılması dinsizlik, kafirlik sayılıyordu... Ahmet Naim 1913 yılında yazdığı 'İslam'da Davai Kavmiye' adlı kitabında, 'Türk'ün geçmişini bilmesine ve öğrenmesine lüzum ve ihtiyaç yok, gerekli olan şeriatı öğrenmektir' demiştir..."

Örnek çok, örnek binlerce... Falih Rıfkı Atay, "Batış Yılları" isimli eserinde, çocukluk yıllarında Türk sözcüğünün kaba ve yabani anlamına geldiğini, vatan sözcüğünün yasak olduğunu, Beyoğlu'nda dükkanlardan çoğunun Türkçe konuşana lütfen tenezzül buyurduğunu yazar... Ziya Gökalp ise, "Türkçülüğün esasları" adlı eserinde idare edenlerle Türk halkı arasındaki derin uçurumu şöyle anlatır: "Osmanlı yönetici sınıfı kendini millet-i hakime(egemen ulus) suretinde görür, idare ettiği Türklere millet-i mahkure(aşağı ulus) nazarıyla bakardı. Osmanlı Türk'e daima 'Eşek Türk' derdi..."

İşte bugün bir takım çevrelerin büyük bir iki yüzlülükle yüceltmeye çalıştıkları, "ecdadımız" dedikleri Osmanlının Türk'e bakışı böyle!.. Cumhuriyete husumetin bir araya getirdiği kozmopolit aydının her türlü aşağılanmaya karşın Osmanlı hayranlığı da ortada!..

Tabii, bir de büyük devrimcinin, Mustafa Kemal'in bakışı var. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılması tartışmaları sırasında bu bakışını tüm açıklığıyla ortaya koymuştur: "Egemenlik hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik, güçle, erkle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk Ulusu'nun egemenliğine el koymuşlardır. Bu yolsuzluklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk Ulusu bu saldırganlara artık yeter, diyerek ve bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini eylemli olarak kendi eline almış bulunuyor..."

-Bizim bakış açımız da aynen budur!..

Mülkün sahibi görüyor

Şimdiii, gelelim sadede!..

Soner Yalçın, incelemesinin sonucunda Tayyip Bey'in, Osmanlı'nın bu anlayışını içselleştiren ve dahası tatbik etmeye çalışan bir kişi olduğunu söylüyor:

-Erdoğan'ın benimsediği en önemli fikir önderi Kadir Mısırlıoğlu'ydu. Osmanlı yanlısı, hilafet yanlısı Mısıroğlu, Cumhuriyet devrimlerine karşı olduğunu göstermek için şapka devrimine inat "fes" giyiyor, Atatürk'e, Kurtuluş Savaşı'na ve Türk Devrimi'ne küfür ediyor. Ve, "Osmanlı keşke Alevileri bitirseydi" diyen bir tarihçi!..

İşte Erdoğan'ın bilincini bu düşünceler oluşturdu. Kafasındaki "düzen" Osmanlı sistemiydi ve kuşkusuz münafıklar belliydi... Erdoğan'ın, Alevi/Türk karşıtı sözlerinin, eylemlerinin tarihsel kökenini buralarda aramak gerekiyor. Erdoğan, Başbakan olarak kendini "Mülk'ün" sahibi görüyor, devlet benim diyor!..

"Mülk sahibi olarak" istediği yere istediğini yapacağını sanıyor; rahatça "Gezi Parkı'na AVM yaparım" diyor. Karşısına çıkanı "fesatlıkla" suçluyor. Tıpkı Osmanlı Sultanı gibi!..

Aynı anlayış: Türkiye'de insan yok; padişah'ın/Erdoğan'ın kulu var!.. Ölsün, sakatlansın kulun hiçbir önemi yok Erdoğan için; yeter ki "cam çerçeve kırılmasın"; yani mülk'üne zarar gelmesin, düzen bozulmasın!..

"Erdoğan kanunu" budur... Gezi'de Alevi araması Osmanlı bakış açısının sonucudur!..

-Düşünsel dünyasında Aleviler itibarıyla Türkler yeni değil bin yıldır zındık!..

İşte böyle!.. Soner'in teşhisinin altına yürekten imza atıyorum, çok haklı çünkü Osmanlı'nın "Türk" dediği aslında "kutsal düzene" başkaldıran Alevi'ydi!.. Osmanlı Alevi'ye Türk diyordu... Alevi düşmanlığının temelinde Türk düşmanlığı vardı...

Tayyip Bey, işte bu anlayışın takipçisi... Ne demişti; "Cemevi, cümbüş evi!.." "Candaş medya!." Aleviler'i katleden Yavuz Selim'in adını 3. Köprüye verdi. Madımak katliamı davası zaman aşımına uğrayınca "hayırlı olsun" dedi. Reyhanlı katliamında "53 sünni vatandaşımız hayatını kaybetti" bile dedi!.. Son olarak "Ateist alevilik" tanımıyla söylemini iyice açık etti!..

-Anlayın artık, daha ne desin, ne yapsın!!!


https://twitter.com/umit_zileli