Almanya'ya tepki gösteriyorlar ama içten içe çok seviniyorlar
Almanya'nın “Ermeni soykırımını kabul etmesi” neresinden bakarsanız bakın mantıksız ve akılsız bir karardır.
Tarihi gerçekleri bir yana bırakın, Almanya ve dolayısıyla Avrupa, bölgedeki en önemli müttefikini kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.
Bu karardan dolayı Türkiye'nin kaybedeceği çok fazla bir şey yoktur.
Hatta Almanya'nın kaybının daha fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ancak bunlar bitmiş bir olayın “mantıklı” değerlendirmeleridir.
Oysa yaşadığımız durum mantık üstü bir durumdur.
Anlatayım;
Hiç kuşkum yok, iktidar Almanya'nın aldığı kararı “güya” çok şiddetle kınıyor, “durumu değerlendireceğiz” açıklamaları yapıyor ama içten içe de çok seviniyor.
Daha da ötesi, bütün bu yaşadıklarımızın danışıklı dövüş gibi olması bile mümkündür.
Konu Türkiye'de dünyanın gözü önünde gururumuzun rencide edilmesi, yine rezil olmamız, egemen güçlere boyun eğmemiz olarak değil tam tersine “dik duran Erdoğan'ı kıskananların ve Türkiye'nin gelişmesini istemeyenlerin” bir operasyonu olarak görülüyor.
Almanya'nın yaptığı, iktidarın çok sık kullandığı “aşağılık duygusunun” ve “mağdur edilmenin” yeniden canlandırılmasıdır.
İktidar ve özellikle saray çok iyi biliyor ki, dünyadan gelecek her tepki, her aşağılama, her onur kırıcı davranış, Türkiye'de iktidara daha da sarılma, Erdoğan'ı daha da yüceltme şeklinde hayata geçecektir.
Akıllı herkes biliyor ki, Almanya'ya karşı “bir süre büyükelçiyi geri çekme, birkaç sert bildiri, birkaç duygusal mesaj” dışında hiçbir şey yapılmayacaktır.
Buna karşı dünya devi haline gelen Türkiye'nin ve bu ülkenin başındaki Erdoğan'ın üstün başarılarından dolayı Batı'da hiç sevilmediği ve hepsinin ortak derdinin Erdoğan'ı devirmek, Türkiye'yi
“eskisi!” gibi yönetmek olduğu beyinlere adeta zımbalanacaktır yine.
Bu açıdan bakınca, her zaman söylediğimi bir kere daha tekrarlamak istiyorum;
“Erdoğan içe başka dışa başka konuşuyor. Dışarıda kendine dayatılan her şeyi kabul ederken, içeride sanki tüm egemen güçlere kafa tutan Türkiye'nin ilk ve tek lideri imajı yaratıyor. Bu da her seferinde Erdoğan'ın oyunun artmasına neden olduğu gibi değiştirilmesini de olanaksız hale getiriyor.”
Bu oyun da aslında Batı kaynaklı.
Amerika ve Batı, her istediğini yapan Erdoğan'a “kıskanılan, düşürülmek istenen” adam muamelesi yapan davranışları ardı ardına sıralıyor, mağdur duruma düşmüş görünen Erdoğan “başına ne geliyorsa Türkiye'nin çıkarı için dik durması” yüzünden olduğu propagandasını yapabiliyor ve bu sayede ayakta duruyor.
Tabii şunu da belirtmem gerek; Amerika ve batı elbette Erdoğan'dan rahatsız.
“Öngörülemez” olarak nitelenen Erdoğan Türkiye'yi hızla dinci bir yapıya büründürürken, kendini gerçekten tüm İslam ülkelerinin lideri olarak kabul ediyor ve her an bir çılgınlık yapabilecek kişi olarak dünyayı korkutuyor.
Amerika ve Batı mantığı ile bakarsak; Erdoğan'ın bu rolü kontrollü olarak oynamasına izin vermek, aşağılık duygusunun etkisiyle sürekli iktidarda kalmasını sağlamak ve alternatifi bulununcaya kadar “istenilen her şeyi yerine getiren” başkan olarak ömrünün sonuna kadar yerinde kalmasını sağlamak en doğrusu.
ÖFKELİ ADAM
Sabah'ın yaptığını gaf diye geçiştiremeyiz
Yandaş medyanın en iri gazetesi Sabah dün manşetinde akıllara durgunluk veren bir ifade kullandı.
Almanya'nın soykırım kararına güya tepki gösteren gazete “Mehmetçik Almanya için meğer boşuna can vermiş” üst yazısı altında “Silah arkadaşımız sırtımızdan vurdu” manşetini kullandı.
Olabilir mi böyle bir şey?
Biz Çanakkale'de Almanlar için mi savaştık?
Çoğu üniversiteli binlerce şehidi “Almanlar için öldüler” diye nitelemek tarihi cehaletin dip noktasıdır.
Sabah için “gaf yaptı” tanımı çok hafif kalır.
Bu başlık tarihimizle, Kurtuluş Savaşı'mıza ışık tutan bir destanla ve Türk olmakla açıkça alay etmektir.
Sırf iktidara yalakalık yapabilmek için Çanaklale Savaşı'nı Almanlar için yaptığımızı söyleyecek kadar küçülebilen bir zihniyete söyleyecek düzgün laf bulamıyorum.
Bulduklarımın ise hukuka aykırı olacağını biliyorum.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
“Artık yeter”den 29 ilde aynı anda diploma eylemi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “yüksek okul diploması” olup olmadığı konusu kamuoyunda yoğun biçimde tartışılırken, saraydan şu ana kadar tek bir tepki bile gelmedi.
Saraya yakın kalemler Erdoğan'ın diplomasının olduğunu, olmasa Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini belirterek “Yüksek Seçimi Kurulu diplomayı görmüş, kabul etmiş daha neyi açıklamasını istiyorsunuz” diye soruyor.
Ancak sarayın çok basit bir soruya cevap vermekten ısrarla kaçınması, üstelik diploma gerçeğini ortaya çıkaracak kanalların birer birer kapatılması kuşkuları daha da artırıyor.
Bu da kamuoyunda “diplomanın hiç olmadığı” veya “gösterilen diplomanın sahte olduğu” yönündeki kuşkuları artırıyor.
Diploma ile ilgili en çarpıcı atak Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu'ndan geldi. Eminağaoğlu konunun tamamen açıklığa kavuşmasını sağlamak üzere Yüksek Seçim Kurulu'na başvurarak “Erdoğan'ın diplomasının gerçek olmadığı” yolunda suç duyurusu yaptı .
Diploma olayı kamuoyunda ve sosyal medyada en çok tartışılan konu olmasına rağmen yandaş medyada ve Halk TV hariç televizyonların hiçbirinde şu ana kadar konu edilmedi. Sarayın, iktidarın ve medyanın bu duyarsızlığına karşı kamuoyunun sesini yükseltmek isteyen “Artık yeter-Ankara” hareketi bugün 29 ilde eş zamanlı olarak sessiz bir protesto eylemi düzenliyor.
Sessiz eyleme katılacak olanlar belirlenen yerlerde saat 11.00'de toplandıktan sonra ellerindeki “diploma” örneği ile çok kısa süreli bir yürüyüş yapacaklar.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Artık “anayasa ne derse desin” aşamasına geldik
Her ne kadar gerçek başbakan olmasa bile “hukuken” başbakan olduğu yazılı olan Binali Yıldırım anayasayı artık tanımadıklarını itiraf etti.
Erdoğan'ın “başkan” yaptırabilmek” için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını söyleyen Binali Yıldırım “tarihe geçecek” ama gelecekte kendisine “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezası getirebilecek bir söylemde bulunarak “ Anayasa ne derse desin, fiili durum oluşmuştur” dedi.
Sanıyorum söylediğinin bir “anayasa suçu” olduğunu kendisi de biliyor ama “güç zehirlenmesinin” yarattığı hoyratlıkla “kim bize ne yapabilecek ki” mantığı ile böyle konuşuyor.
Güç zehirlenmesi insana her türlü hatayı yaptırır. Bugün “bana bir şey olmaz” diyenlerin dönem değiştiği an yaptıkları her şeyin hesabını vereceklerini birilerinin hatırlatması gerek.
KOMİK
Yahu adama sormuyorsunuz bari bilgi verin
Başbakanlık koltuğuna oturtulan Binali Yıldırım Azerbaycan'a giderken Almanya'ya olan tepkisini dile getirdi ve “büyükelçimiz de yarın dönecek” dedi.
Görevlilerden biri kulağına fısıldadı “Efendim dün gece geldi” diye. Yıldırım da “Dönmüş” dedi.
Şu düşülen zavalı duruma bakar mısınız?
Binali Yıldırım'a zaten kimse başbakan muamelesi yapmıyor. Bu nedenle kimse bir şey sormuyor, talimat almıyor.
Yahu biraz insaf edin. Adam şeklen de olsa Başbakan. Bir şey sormuyorsunuz ama bari bilgi verin, “sarayın talimatıyla büyükelçi geri geldi” deyin de kamuoyu önünde bu kadar küçük düşmesin.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Saray danışmanlarının maaşları neden sır?
Sarayın sayısız danışmanı var. Bunların çoğunun unvanı “başdanışman” olarak geçiyor ve hepsi de “devletten” maaş alıyorlar.
Sarayın danışmanlarının çoğu bakanlardan ve bürokratlardan bile daha yetkiliymiş gibi açıklamalar yapıyor, sağa sola talimatlar yağdırıyor.
Erdoğan kamuoyu ile iletişiminde de danışmanları sıkça kullanıyor.
Bu danışmanların aldıkları maaşlar ve bazı yan gelirler doğal olarak merak uyandırıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'nın Cumhurbaşkanı'nın başdanışmanları ve danışmanlarının maaşlarını öğrenmek amacıyla Bilgi Edinme Yasası kapsamında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne başvuruda bulundu.
Ancak genel sekreterlik soruya “kamuoyunu ilgilendirmez” yanıtı verdi.
İşe bakar mısınız, neredeyse tamamı herhangi bir devlet memuriyeti geçmişi olmamasına rağmen, halkın ödediği vergilerle oluşan devlet hazinesinden maaş alıyor, ama sıra bunların ne kadar olduğunun açıklanmasına gelince adeta “devlet sırrı” muamelesi uygulanıyor.
Ağbaba, başdanışmanların kendilerine yine devletten maaş alan danışmanlar atadıklarını da söyleyerek “Erdoğan rejimi ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetiyor” dedi.
Haksız mı?
BUNU YAZMAK GEREK
Diploma eyleminin yapılacağı yerler
Artık yeter- Ankara grubunun “diploma eylemi” için 29 ilde hazırlıklar tamamlandı. Grubun öncüleri yaptıkları duyuruda eyleme katılacakların Erdoğan'a ait olduğu ileri sürülen Marmara Üniversitesi diplomasının A-4'e basılmış fotokopisini yanlarında getirmelerini istedi.
Herkesin rozetlerini de takmasını isteyen grup öncüleri her yerde 11.00'de yapılacak olan toplanma ve kısa yürüyüş sırasında hiçbir şekilde slogan atılmayacağını, konuşma yapılmayacağını ve bir basın bildirisi de okunmayacağını söyledi.
Katılımcılardan eylem sırasında çekilen fotoğraf ve videoları olabilecek en hızlı ve geniş biçimde sosyal medyada paylaşmaları isteniyor.
Şu ana kadar eylemin yapılacağı öğrenilen iller ve toplanma alanları şöyle;
İstanbul- Kadıköy Altıyol Meydanı
Ankara – Kızılay Meydanı
İzmir -Konak Meydanı
Adana-Uğur Mumcu İstasyon Meydanı
Bursa-Orhangazi Meydanı
Gaziantep-Demokrasi Meydanı
Trabzon-Meydan Parkı
Kayseri- Cumhuriyet Meydanı
Samsun- Çiftlik Caddesi
Konya- Zafer Meydanı
Eskişehir- Hamam Yolu Yediler Parkı
Diyarbakır -Dağkapı Meydanı
Ş.Urfa -Dergah Platformu Meydanı
Muğla- Saburhane Meydanı
Amasya -Prominand Alanı
Kars- Cumhuriyet Meydanı
Ordu -Anıt Meydanı
Mersin -Cumhuriyet Meydanı
Erzurum -Yakutiye Kent Meydanı
Sivas -Cumhuriyet Meydanı
Antalya-Günlük Aydın Kanza Parkı
Çanakkale- Morabbin Parkı Meydanı
Tekirdağ- Cumhuriyet Meydanı
Edirne- Selimiye Meydanı
Zonguldak- Vilayet Meydanı
Artvin-Vilayet Meydanı
Kocaeli- Yürüyüş Yolu
Artvin-Hopa- Hopa Belediye Parkı
Hatay- Eğitim Sen Önü
https://twitter.com/can_atakli_