ALTIMIZDAKİ DON BİLE DOLARLA

Siyasetçinin ya da kalem erbabının kendini “cingöz”, karşısındakileri ise “saf” olarak görmesine öteden beri ifrit olurum…

Mesela, altın tarihinde olmadığı ölçüde rekorlar kırmaya başlayınca, düğünlerin vazgeçilmezi “çeyrek altın” ateş pahası haline gelince, yanaşma medya dışındaki gazete ve televizyonlar son derece haklı bir şekilde haber ve yorum yapmaya başladılar… Yobazın teki bu eleştirilere karşı sadece cehaletini değil, kötü niyetini de ortaya koyan şu içerikte bir yazı karaladı:

Altından fakire ne! Onu ilgilendiren karnını doyurmak, ekmeğini kazanmak!..

Aslında bu adamcağıza değil, onun eline kalemi verene kızmak lazım; sokaktaki yurttaş bile altında, dolarda en ufak bir kıpırdanmanın dahi en çok en alttakileri ezdiğini bilir! Mesela dolardaki 1 (yazıyla bir) kuruşluk artışın dahi Türk Lirası üzerinde milyonlarca liralık etkisi olduğunu okur, anlar!..

Türkiye’nin ekonomik olarak uçtuğunu anlatan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçtiğimiz akşam Ahmet Hakan’ın televizyon programında konuktu. Hakan, şöyle bir soru yöneltti Bakan Bey’e:

Dolar yükselince telaşlanıyorum, kur yükselince telaşlanıyorum, “eyvah” diyorum her şey pahalanacak, ülkemizin ekonomisi kötüye gidecek. Endişelenmeli miyiz?

Hazine ve Maliye’nin başındaki zat, gülerek şu yanıtı verdi:

Birincisi şunu sorayım size, dolarla mı maaş alıyorsunuz, dolar borcunuz mu var, dolarla bir işiniz mi var?..

Bu gülücüklü soruya Ahmet Hakan’dan doğru dürüst bir karşı yanıt maalesef gelmedi, gelemedi; halbuki en azından şu yanıtı verebilirdi:

Dolarla maaş alsam zil takar oynardım, bize ne yazık ki hep kabus kısmı rast geliyor!..

Dolarla işimiz var Bakan Bey!..

Bu alaycı yaklaşıma gözüm kapalı yanıt verme kabiliyetine sahibim aslında…

Ancak, Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Profesör Özgür Demirtaş, Bakan Bey’in bu “bilgisizlik” kokan sözlerine 19 maddelik bir yanıt verdi. “Ağanın sözünün üstüne söz olmaz”  özdeyişine saygım gereği, Demirtaş’ın “Evet elbette istemezdik ama tırnaktan saça kadar dolarla işimiz” var diyerek sıraladığı acı gerçekleri paylaşıyorum:

Dolarla işimiz var:

1-İhracat yapmak için dışarıdan aldığımız tüm ara mallar dolarla!

2-Elektrik dolarla!

3-Doğalgaz dolarla!

4-Yediğimiz gıdaların tohumları dolarla!

5-Gübre dolarla!

6-Bir gömlek Türkiye’de dikilse bile dışarıdan aldığımız pamuk, dokuma makinesi dolarla!

7-Yeterli et yok. Dışarıdan aldığımız kesimlik hayvan dolarla!

8-Elektronik aletlerin çoğu dolarla!

9-Çocuk kıyafetlerinin çoğu dolarla!

10-Telefon dolarla!

11-Türkiye’de üretilse bile TV ünitelerindeki LCD ekran dolarla!

12-Bilgisayarlar dolarla!

13-Kimyevi maddelerin bir kısmı dolarla!

14-Kağıdın hammaddesi bile dolarla!

15-Yabancı ilaçlar dolarla!

16-Sağlık ekipmanları dolarla!

17-Motor dolarla!

18-Türkiye’nin uydusunu fırlatması bile dolarla!

19- Aşı bile dolarla!

Aç insanların memleketi!

Profesör Demirtaş, acımış olsa gerek, “Yeter mi, devam edeyim mi?” diyerek noktayı koymayı tercih etmiş.

Oysa, her bir maddenin vatandaşa nasıl bir yük getirdiği, benzine, mazota gelecek üç beş kuruşluk zammın dahi memleketin öbür ucundaki karpuza, Antalya’daki domatese, Mersin’deki narenciyeye nasıl bir kazık soktuğu herkesin malumu!..

Dünkü Cumhuriyet ve Korkusuz gazetelerinin manşetleri eminim Bakan Bey’in önüne gitmiştir; Cumhuriyet “2 milyon işçi aç”, Korkusuz ise “Yoksulluk artacak” diyordu! Dünya Bankası’nın ülkemizdeki yoksulluk oranının yüzde 10.4’ten, yüzde 14.4’e çıkacağı açıklamasını Mısır’daki sağır sultan bile duydu, bir tek yanaşma medya duymadı!

Profesör Demirtaş, gayet kibar davranmış kulaklara küpe olması gereken uyarı mesajında; ben olsam şunu da eklerdim:

Altımızdaki don bile dolarla!

https://twitter.com/umit_zileli