AYASOFYA'da ATATÜRK İÇİN MEVLİT YASAK!

Ayasofya açıldı…

Kur’an tilaveti sonrasında; içeride protokol, dışarıda ise vatandaşlar Cuma namazını kıldılar. Dışarısı içerinin “kravatlı ağır abileri”ne nazaran daha şenlikliydi doğal olarak; feslisinden cübbelisine, sarıklı küçük büyük yurttaşlardan adeta gelinlik giymişçesine bembeyaz kıyafetler içinde hanımlar heyecanla namaz saatini bekliyorlardı… Mesela, motosiklete binmiş, yeniçeri kıyafetli bir kişi yanına gelenlerle fotoğraf çektiriyordu. Etraf barikatlarla, resmi, sivil binlerce güvenlik görevlisiyle kaynıyordu… İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, çekilen fotoğrafların servis edilmesine varıncaya dek büyük bir özveriyle Ayasofya’ya yoğunlaşmıştı… Ayasofya’nın camiye dönüşünün ilanı olan tabela da zaten Cumhurbaşkanı ile küçük ortak MHP’nin liderinin birlikte teftişe geldikleri gün giriş kapısının yanına çakılmıştı; üstünde şöyle yazıyordu:

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi

Yani Büyük Ayasofya Cami… Tabelayı Cumhurbaşkanı açmıştı. Altında İngilizcesi de yer alıyordu…

İçeriye dönecek olursak; Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ilk Cuma hutbesini okumaya elinde kılıçla çıktı. Adeta Emeviler dönemindeydik, kürsüde de Muaviye vardı, o kadar yani!.. Dünkü yazımı okuyanlar anımsayacaktır; Erbaş, hutbesinde bağımsızlık belgemiz Lozan’dan, ülkemizi düşman işgalinden kurtaran kuruculardan, Mustafa Kemal Atatürk’ten, İsmet Paşa’dan ve diğer kahramanlardan bahsedecek miydi? Merak etmiş, sormuştum…

Beni şaşırtmadı tabii, bahsetmedi! Ancak şu cümleyi kurdu:

Vakıf mallarına, vakfiyelere dokunanlar; yanar, lanetlenir!

Acaba kimden, kimlerden söz ediyordu?!… İlahiyatçı Cemil Kılıç, bu sorunun yanıtını şöyle açıkladı.

Tıpkı Muaviye’nin cami kürsülerinden ehlibeyte lanet okutması gibi, bugün kürsülerden Cumhuriyet’in kurucusuna ad vermeden lanet okunuyor!..

“Şahıslar ve vatandaşlar!”

Aynı sıralarda, 81 ilin valiliği Lozan kutlamalarını yasaklamakla meşguldü!..

Başta Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) olmak üzere demokratik kitle örgütleri Atatürk anıtlarına çelenk koyarak, günün anlam ve önemini paylaşarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin “tapusu” olan Lozan Antlaşması’nı ve kurucu kahramanları anacaklardı…

Ama bu anma programı valilik ve kaymakamlıklardan gelen telefonlar, sonrasında ise birbirinin benzeri yasaklama yazılarıyla engellendi, iyi mi! Gerekçe ise neydi biliyor musunuz? Mesela Muğla Valiliği’nin gerekçesini paylaşayım:

Lozan Antlaşması’nın 97. yıldönümünün anılması ile ilgili yapılabilecek etkinliklerin ilimiz genelinde düzenlenmesi durumunda, bazı sivil toplum örgütleri veya marjinal gruplar tarafından toplumsal ayrışma ve kargaşaya neden olabileceği, karşıt görüşlü gruplar arasında gerginliklerin yaşanabileceği, şiddet içerikli sokak eylemlerine tevessül edilebileceği, müzahir kitlenin provoke edilerek tepkisel eylemlere yönlendirilebileceği, eylem ve etkinliklere katılımcı şahıslar işle vatandaşlarımız veya kolluk kuvvetleri arasında istenmeyen sözlü ve fiziksel olayların meydana gelebileceği, kamu düzeni ile vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasının tehlikeye düşürülebileceği değerlendirilmektedir…

Vay be kardeşim, ülkemizin, Cumhuriyetimizin varoluş belgesinin yıldönümünü kutlamak, Atatürk anıtına bir çiçek bırakmak nelere sebebiyet vermeye muktedirmiş, pes yani! Hele eylem ve etkinliklere katılan “şahıslarla” vatandaşlar veya kolluk kuvvetleri arasında çıkabilecek istenmeyen sözlü, fiziksel olaylara ne demeli? Etkinliğe katılanlar “şahıs”, diğerleri vatandaş öyle mi! O etkinliğe katılanlar Mars’tan mı geliyor, onlar bu ülkenin vatandaşları değiller mi!

–Bu nasıl bir anlayış, nasıl bir zihniyettir, takdir sizin!

Valiliğin şifahi bildirimiyle…

Yukarıdaki yazı Ayasofya’nın cami olarak açılışında yazıldı…

Yaklaşık 300 bin kişinin katıldığı açılışta neler olduğunu anlatmıştım! Daha sonra başka Cumhuriyeti, yerden yere vuran, başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyetin kurucularını lanetleyen konuşmalar da yapıldı aynı camide!

Gelelim günümüze… Bağımsız Türkiye Partisi, 10 Kasım’da Ayasofya Camii’nde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhuna mevlidi şerif okutma kararı aldı ve İstanbul Valiliği’ne başvuruda bulundu:

BTP İstanbul İl Başkanlığı olarak cumhuriyetimizin kurucusu gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimizin ruhları için 10 Kasım 2021 Çarşamba günü yatsı namazı sonrası Ayasofya Camii’nde Mevlid-i Şerif yapmak istiyoruz. Gereğini bilgilerinize arz ederiz.

Sonra ne oldu dersiniz? Valilik başvurunu reddedildiğini şifahi (sözlü) olarak bildirdi, iyi mi! Yani resmi yazı da yok, gerekçe de yok! Neden reddedildi, sakıncası neydi bilmiyoruz! BTP lideri Hüseyin Baş, bunun üzerine bir açıklama yaparak şöyle dedi:

Demek ki Ayasofya ibadete değil siyasete açılmış!

Çok doğru söylemiş… Ayasofya birilerinin mülkiyetinde de bizim mi haberimiz yok? Bu birinci sorum… İkinci sorum ise şu:

Gerekçeli karar nerede? Yoksa Atatürk ve arkadaşlarına Ayasofya’da lanet okumak serbest, mevlit okumak yasak mı?

Valilikten yanıt bekliyoruz!

https://twitter.com/umit_zileli