BAŞA SARAN KANLI MAKARA!..

Herkes görüyor, alemi cihan da iyice farkında. Dünyanın jandarmalığına soyunanlar “karıştır- vur-parçala” siyasetinin uygulanmasında artık çok şaşkınlar!.. Hem de ne şaşkınlık?..
Çünkü o jandarma özentileri; “komplo, kışkırtıcılık ve rant” uğruna oluşturdukları kanlı emperyal çemberin içinde yaralı bir kurt gibi sarsılan manzaraların bir yenisini daha tarihe nakşedemediler!.. Yüzlerine gözlerine bulaştırdılar çünkü...
Baksanıza; artık ABD, Avrupa ve onların “bir koyup üç alma” şaşkınlığındaki yakın taşeronlarının kanlı kumpaslarında devletler yıkılmıyor!.. Sarsılsalar da, erozyon ve ölümlerle ezilseler de kimileri vatanı savunma- ulusu koruma konusunda ayaktalar ve halen direniyorlar...
İşte böylesi bir ortamda, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin direnişi de, Irak-İran savaşından bu yana hedefte olan Arap halklarını kendine mi getirdi acaba?..
Dünyanın başka coğrafyalarından, okyanus ötelerinden uzanan kanlı namluların altında itile kakıla horlanan; hatta Irak ve Libya’da olduğu gibi liderleri “linç” edilen Ortadoğu devletleri BOP’un üçüncü kumpasında özlerine mi döndüler?..
Bu soruların yanıtı kuşkusuz “evet”tir... Baksanıza; işte en yakın komşumuz Suriye yıllardır vurulsa, ezilse, horlansa, çembere alınsa da Irak ve Libya gibi kolay lokma olmadı, olmuyor, bölüşülemiyor!..
Yani orada, aynı zamanda Saddam ve Kaddafi’yi satan askeri ve siyasi iç hainlerle kiralık işbirlikçiler emperyalizmin dayattığı hedeflerine ulaşamıyor...

Karambolden vurulmak!..

2011’den bu yana dikkatle izliyoruz Suriye’yi... Her kentinde, her cephede neler yaşandığını ÖSO, IŞİD, PYD gibi onlarca muhalif kılığındaki bölücüyle, Rusya, İran, Lübnan ve en önemlisi de dört bir yanı kuşatılmış Suriye rejiminin 5 yılı aşan kanlı kumpasta nasıl çırpındığını anlamaya çalışıyoruz...
Hele Türkiye Cumhuriyeti’ni skandal bir dış politikayla yönetmeye çalışırken, Büyük Atatürk’ün “yurtta sulh cihanda sulh” hedefini de yerle bir edenler, durup dururken Suriye’ye kanlı bir maşa uzatınca, kültürlerimizin adeta birlikte halay çektiği Halep ve Şam’da yaşanacaklara iyice odaklanmak gerekti...
Çünkü biliyorduk ki, Suriye vurulur, yıkılırsa sıra önce İran’a sonra da Türkiye’ye gelecek... Heyhat ki Türkiye zaten sıra kendisine gelmeden Suriye üzerinden vuruldu da, Rusya kriziyle bile aylardır toparlanamıyor!!!

Kanlı ‘bahar’ın dikeni!..

Evet; aslında konumuz direkt olarak “Şam’da Cuma namazı” düşüyle emperyalizmin taşeronluğuna soyunanların çok yakında tıpkı İsrail ve Rusya’ya olduğu gibi Şam’a da el uzatacağı öngörüsü değil...
Asıl konu şu soruların içinde savrulmaktadır; Suriye’de şehirler neden yıkıldı, 600 bin insan neden öldü, en az 5 milyon Suriyeli vatanlarını neden terk etti?.. Bombalar niçin patladı, işgal neden dayatıldı, iç savaşa neden zorlandı Suriye?..
Nedeni belli; “BOP” adlı kirli tuzakla Ortadoğu’yu şekillendirerek çakma devletçiklerle o bölgede var olup Mezopotamya ve çevresinin petrol başta olmak üzere yeraltı zenginliklerini yağmalamak istediler...
Ancak Mısır ve kimi Arap ülkelerinde çuvallayan “Arap Baharı” zırvalığı iyice kanlı bahara dönüşünce, Suriye’nin Irak ya da Libya olamayacağı da net olarak görüldü... Hem de büyük kayıplar pahasına!..
ABD ve uzak-yakın müttefikleri son dönemde işte bu yüzden bastırdıkça bastırdı, vurdukça vurdu ama Suriye 5 yıllık kanlı kuşatmaya rağmen halen ayakta... Hem de IŞİD adlı taşeronlarla yerli işbirlikçi Şam hainlerinin direttiği kaosa rağmen...

Halep’te son darbe!..

Ve de Suriye üzerinden en önemli konu işte bu hırpalanmış tablo içinde kendi kendini artık parlatıyor... Çünkü Suriye’de kanlı makara hızla geriye sarıyor... Başa dönüyor her şey...
Ortadoğu’da dengeler ne tuhaftır ki hızla değişiyor... Irak’ta, Musul ve çevresindeki kuşatmayla büyük darbe alan IŞİD de, Suriye’yi parçalama taşeronluğunda içine düştüğü ateş çemberinde hızla tükeniyor...
Yalnızca “kurtuluş savaşı” veren Suriye ordusu ile halkı değil, IŞİD’in önlenememesi halinde sıranın kendilerine de geleceğinden kaygı duyan İran, Lübnan, Rusya, PKK-PYD de, ABD ve Avrupa’nın namlu kendilerine dönene kadar göz yumdukları Selefi terör örgütünü yok etmek için her cephede taarruzlar yapıyor...
Bir dönem “Esad gitsin” diye IŞİD’e adeta göz yuman Türkiye’yi de, son dönemdeki intihar saldırılarının kaygısı nedeniyle artık bu taarruzun iç cephesinde sayabilirsiniz...
Suriye Ordusu ve müttefikleri, IŞİD’in satır ve palaları altında inleyen Halep’i tamamen kuşatırken, dinci örgütün tek lojistik hattı olan “Kastello” geçidi de ele geçirilmiş...
Velhasıl önümüzdeki günlerde büyüyecek olan sokak savaşının ardından Halep’in geri alınmasına kesin gözüyle bakılıyor...
İşte bu önemli askeri harekat, Suriye’nin en az yüzde 85’ini yeniden Esad rejiminin denetimine verir ki, “BOP”un Şam planı büyük oranda çökerken, AKP diplomasinin yüzü hangi renge girer merak ediyoruz...
Hiç kuşkunuz olmasın; yurt içindeki yüzlerce terör hücresiyle Suriye’den sonra kuşatma sırasının tamamen Türkiye’ye geleceğini açıkça duyuran IŞİD Halep’te de çökünce, meşhur AKP’liler Esad’a “şükran” namazı bile kılabilirler...
İşte süreç böylesine tersine dönmeye başlarken de, Suriye’yi 5 yıldır tüketmeye çalışan kanlı makaranın devinimini çok dikkatle izleyiniz... Çünkü çok şaşıracaksınız!..


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac