BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL'i de SİLDİLER!..
İki gün önce yazdığım “Kemalist ruhu silmek” başlıklı yazımın daha mürekkebi bile kurumadı...
Hatırlayacaksınız; AKP yanlısı Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, Kemalist ideolojinin, Kemalist ruhun milli eğitim müfredatından tamamen silinmesi gerektiğini, bunun takipçisi olacaklarını söylemişti...
Meğer hiç de boş bir konuşma değilmiş!.. Neden derseniz, her şeyin daha önceden bir güzel kotarıldığı, planlamaların halledildiği ve bu konuşmanın, tüm hazırlıkların tamamına erdirilmesinden sonra yapıldığı ortaya çıktı da ondan derim!..
Üstelik, yalnızca cumhuriyet ve değerleri değil; Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu’ndaki muhteremler, bakanlığın orta öğrenim yeni tarih ders programı taslağında Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı, Bilim ve laikliği tamamen sildiler!.. Silinen bu değerlerin yerini ne aldı diye soracak olursanız, hemen sıralayalım:
-Tekkeler, medreseler, kadılar, cehd ve cihad kavramları!..
E, haklılar tabii; 14 yıldır her yolu denediler, her haltı yediler ama bir türlü Atatürk’ü alt edemediler!.. tek çıkış yolu olarak yok saymayı buldular. Rektör yardımcısı muhteremin itiraf ettiği gibi zaten cahil, düşünmeyen bir gençlik istemiyorlar mıydı, akıllarınca hedefe bu yoldan varacaklar...
-Şayet güçleri yeterse!..
Cumhuriyet tarihi pek sıkıcıymış!..
Talim Terbiye Kurulu’ndaki muhterem zevatın hazırladığı bu şahesere yakından bakalım...
Aydınlık gazetesinden Füsun İkikardeş’in haberine göre yeni ders programı taslağında tarih adeta yeniden yazıldı... Bu dersi okuyan bir öğrenci, “İstiklal Savaşı” diye, yedi düvele karşı yapılan ve zaferle sonuçlanan kurtuluş savaşımızı hiç bilmeyecek örneğin!.. Tabii bu durumda, dünyanın tüm mazlum ülkelerine örnek olan, bağımsızlık çağının açılmasına ön ayak olan bu muhteşem başkaldırının başkomutanı Mustafa Kemal’i de tanımayacak!..
Hatta, Büyük Devrimciye öylesine bir kin, öylesine bir nefret duyuyorlar ki, adını “önemli tarihi şahsiyetler” arasına bile koymamışlar... Tutarlı tabii, ne Kurtuluşu, ne kuruluşu, ne devrimleri okumamış olan çocuk soracak, “kim bu adam?” diye!..
Kurulun, tarihsel bilgileri müthiş üyeleri, Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarını “imparatorlukların dağılması” olarak gösterirken, Atatürk’ün ilke ve devrimlerini şu şekilde tanımladı:
-Hıristiyan Batı dünyasının zorlamaları sonucu batılı ıslahatlar!..
Osmanlı devletinin yıkılması ve Türklerin kendi Özyurtlarını savunması ise bu muhteremler tarafından akıl almaz bir şekilde yok sayıldı. Yeni Osmanlı Ordusu(ne demekse!) ve Cumhuriyet döneminde TSK’nın girdiği başlıca muharebeler de şöyle sıralandı:
-1774-1878 arası Rus harpleri, Osmanlı-Mehmet Ali Paşa çatışmaları, 1897 Osmanlı-Yunan Harbi, Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı, Kore Harbi, Kıbrıs Harekatı...
İstiklal(Kurtuluş) Savaşı yok!.. Başkomutan yok! İsmet İnönü, Rauf Bey, Kazım Karabekir yok. Halide Onbaşı zaten yok!. Yani bizim yakın tarih, 1918’de bitiyor. Sonra 1950’leri başında Kore Harbi ile yeniden başlıyor. Neresinden baksan 32 sene yok hükmünde!..
-Bu kadarını “cehalet”, “cüret” sözcükleri anlatmaya yetmiyor; en hafifinden “tarihine ihanet”, “terbiyesizlik” sözcükleri de gerekiyor!..
Bu “tarihimize ihanet” eden tarih dersi taslağının 7. Sayfasında tarih dersinin niçin yeniden düzenlendiği ise hiç utanıp, sıkılmadan şöyle açıklanıyor:
-Tarih öğretim programları ülkemizde klasik, öğretmen merkezli tarih öğretimine zemin hazırlamıştır. Bunun neticesinde bazı öğrenciler tarih derslerini faydasız ve pratik hayata yönelik katkısı olmayan dersler olarak görmüşlerdir.
Türkçesi şöyle: yetersiz anlatan öğretmenler ve tarih kitapları var. Öğrenci de sıkılıyor kardeşim!.. O zaman iyi kitap hazırlat, yeterli öğretmen yetiştir; bunun çözümü Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’ü, devrimleri yok saymak mıdır?..
-Yalanın bile bir ölçüsü, bir haysiyeti vardır!..
Osmanlı pek şahaneymiş!..
Cumhuriyeti, Mustafa Kemal’i yok sayan muhteremler konu Osmanlı’ya, Şeriata gelince nasıl bir coşkuyla, nasıl bir hevesle çiziktirmişler, o kadar olur yani!..
Taslağın geneli Osmanlı ve İslam devleti ilkelerinin övgüsü ve parlatılması ile dolu. Devletin din kuralları ile yönetilmesi ise zaten baş tacı... Osmanlı dönemindeki tekke ve medreseler ise ilim irfan yuvası!..
Cihat sözcüğüne kök olan “çalışıp çabalamak” anlamına gelen “Cehd”, tabii ki Cihat ve Fetih ise en büyük övgülere mahzar oluyor doğal olarak:
-İslam ve Osmanlı düşünce geleneklerinde cehd ve cihad kavramlarının içeriğinin fiziki muharebe ve kıtaldan(savaş) ibaret olmadığı değerlendirilir. Osmanlı hukukunda savaşın meşruiyetini belirleyen darü’l-harp, darü’l-sulh, darü’l İslam kavramlarının dar ve geniş anlamları araştırılır...
Diyanet İşleri Başkanlığı çocuk dergisinde “şehit olmak ne güzel” çizgi hikayesi, TRT ekranında “gider kendimi sınır kapısında patlatırım” diyen küçücük kız çocuğunun görüntüsü düşünüldüğünde Milli Eğitim taslağının genel anlamı da kendiliğinden ortaya çıkıyor doğal olarak!..
Buradan muhalefete, özellikle de ana muhalefet partisi CHP’ye sesleniyorum; bu kafanın çocuklarımızı birer “Mankurt” yani cahil, anlamayan, bilmeyen, kindar bir nesil olarak yetiştirmek, dinciler tarafından “darü’l harp” yani savaşılması gereken din dışı ülke olarak gösterilen Türkiye’nin gelecek nesiller üzerinden tamamen teslim alınmasını sağlamak için huruç harekatına giriştiklerini göremiyor musunuz?.. Tanrı aşkına sizler orada niçin varsınız?..
-Çıkın meydanlara, milyonları peşinize takın.. Yoksa yarın sizin için de çok geç olacak!!!
https://twitter.com/umit_zileli