Lafı hiç eveleyip gevelemeden, son söyleyeceğimi en baştan söyleyerek başlayayım:
-Rusya, 1990'ların başında, "Sovyetler Birliği" olarak süklüm püklüm terk ettiği "Süper güç" koltuğuna, görkemli bir dönüş yaptı...
Bitmedi! Başta ABD medyası, dünyanın etkin gazete ve televizyonları da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in "Dünya liderliği"ni işaret eden, selamlayan yazılar, haberler, yorumlar yayınladı. Eğer benzetme yerindeyse şöyle diyebiliriz:
-Obama tahttan indi, Putin çıktı!..
Peki nasıl oldu da daha 20 yıl önce her şeyini kaybetmiş, parçalanmış, etkisi altındaki tüm ülkeleri hem de topluca yitirmiş bu devasa ülke, böylesine bir dönüşe imza atabildi?.. Sevgili Nilgün Cerrahoğlu, Cumhuriyet'teki köşesinde Cumartesi günü, Çar Büyük Petro'nun (biz deli deriz!) yaptırdığı muhteşem Peterhof sarayının içini çepeçevre kuşatan "Osmanlı donanmasının Çeşme'de yok edilişini" tasvir eden devasa tablolar üzerinden yaptığı zekice yorumda şöyle diyordu:
-Peterhof'da kısa bir gezinti, Rusların "sıcak denizler" için yapmayacakları şey olmadığını hemen ele veriyor...
Sıcak denizler yani Akdeniz... (bazıları White Sea der!)
Pasifik gücü
Putin'in, önce Afganistan, ardından Irak işgali sırasında eli kolu bağlıydı...
Öncelikle 2001 saldırıları ABD'ye dünya çapında destek sağlamıştı. Daha da önemlisi, Rusya'nın henüz, ekonomik atak ve zenginleşme yolunda atacağı kritik adımlar vardı. Putin bir yandan doğal kaynakları harekete geçirmek, "Oligark" adı altında ülkenin boğazına çökmüş Rus tipi mafya ile başa çıkmak, diğer yandan da "ayrılıkçı terörü bastırmak" ve Baltık ülkeleri işbirliğini geliştirmek için kolları sıvadı.
Siyasi alanda ise adını önce "Şanghay Beşlisi" olarak duyuran, Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın üye olduğu bir güvenlik örgütünün kurulmasına ön ayak oldu. Bu oluşum bugün "Şanghay İşbirliği Örgütü" olarak dev işbirliklerine, büyük askeri tatbikatlara imza atıyor. Örgüte Özbekistan da üye oldu. Hindistan, İran, Pakistan, Afganistan ve Moğolistan örgütün gözlemci üyeleri... Sri Lanka ve Belarus ise Diyalog üyeleri... Şöyle de adlandırabiliriz:
-Atlantik gücüne karşı, Pasifik gücü!..
'Bir küçük, eğri virgül'
Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da susmak zorunda kalan Rusya (Putin olarak da okuyabilirsiniz) Suriye'nin "ipinin çekilmesi" senaryosu karşısında patladı...
Gücünün bilincindeki Putin, Akdeniz'e savaş gemilerini gönderdi. Buna Çin'in destek amacıyla gönderdiği savaş gemisi de eklenince, Obama'nın, önüne uzatılan öneriyi kabul etmekten başka çaresi kalmadı. Olayın özeti budur!.. Şimdi, yalnızca üç gün önce adam gibi gazetelerde yer alan şu iki haberi paylaşalım:
-Şimdi de İran, Moskova'dan yardım istedi: Cumhurbaşkanı Ruhani, Kırgızistan'daki güvenlik zirvesinde bir araya geldiği Putin'den, ülkesinin nükleer programıyla ilgili krize çözüm bulması için Rusya'nın "yeni adımlar" atmasını istedi...
-Akdeniz'de Rus varlığı artıyor: Rusya Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Viktor Çirkov, Akdeniz'deki savaş gemisi sayısını kısa süre içinde 10'a çıkarmayı amaçladıklarını duyurdu...
Bu haber, Akdeniz'de yalnızca Suriye'nin Tartus Liman'ında konuşlanabilen Rusya'nın, yeni dönemde hiç de tek limanda kalmaya niyetli olmadığını gayet açık şekilde gösteriyor... Tabii, ABD ve "dostlarının" hışmına uğrayan ülkelerin de sığınmak için bir kapı bulduklarını da!..
Tablo, neredeyse çeyrek asır "tek kutuplu-Tek patronlu" ve de kanlar içinde bir dünyadan, yeni, dengeli ve de Pasifik kanadının yani, Asya'nın yükseldiği bir dünyaya doğru yol aldığımızı anlatıyor bizlere...
Haa, "pekii, kendini dünya lideri zannedenler, ülkesini savaşa sokmak için yırtınanlarla müritleri, bu yeni düzenin neresinde yer alacak" diye sorarsanız büyük şaire, Nazım'a sığınırım:
"Sen bu kavgada/ bir nokta bile değil/ bir küçük, eğri virgül/ bir zavallı vesilesin!..