Dün yine AKP’li Cumhurbaşkanı’nı izliyorum...
Zaten ne zaman televizyonu, radyoyu açsam, sayın Başkan ile mutlaka karşılaşıyorum; neredeyse sabah, öğlen, akşam bir yerde Türkiye’nin önemli sorunlarıyla ilgili açıklamalar yapıyor... Döviz, enflasyon, faiz, dış güçler, falakaya yatırılacak iç düzenbazlar gibi konular doğal olarak ön saflarda... Siz de açın izleyin; mutlaka bir yerinden yakalarsınız, son derece faydalı...
Cumhurbaşkanı dün de AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu. Doğal olarak çok öfkeliydi; sen o kadar faize karşı ol, bağımsız Merkez Bankası, küüt diye AKP tarihinin en yüksek faiz artışını yapsın, olacak kepazelik değil yani... Öyle böyle değil, tam 6.25 puan artırılan faiz oranı yüzde 24’e yükseldi!.. Böylece Türkiye dünya faiz oranları sıralamasında Arjantin’in ardından ikinci sıraya yükseldi!..
Cumhurbaşkanı önce “döviz suikastı” meselesini anlattı; ABD’nin işareti ile nasıl alçakça bir döviz saldırısına uğradığımızı tek tek açıkladı. Sonrasında bu saldırının niçin yapıldığını da söyledi:
-ABD yönetiminin egemenlik haklarımıza saygısızlık eden tutumlarına karşılık vermedik diye oluyor bunlar. Türkiye bir hukuk devletidir, kabile devleti değil!..
Bravo! İşte budur... da münafıklar yine çıkıp,“madem hukuk devletidir, niçin ‘al papazı ver papazı’ teklifi yaptınız. Türk asıllı Alman muhabir şak diye bırakıldı? Merkel nasıl ‘bastırınca aldık’ mealinde açıklamalar yaptı” diye vıdı vıdı edebilir, hiç kulak asmayın!..
-Hepsi “dış güçlerin oyunu” deyin, bakın ne güzel anlatıyor işte...
Merkez Bankası sömürü manivelası mı?..
Gelelim Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankası değerlendirmelerine...
Önce Merkez Bankası’nın hiç bir zaman enflasyonu tahmin edemediğini anlattı:
-Hiçbir zaman enflasyon Merkez Bankası’nın açıkladığı gibi olmamıştır. 3. çeyrekte revize ediyor. Madem biliyorsun neden revize ediyorsun? Faizi biliyorsun da enflasyonu neden bilemiyorsun?..
Sonra da önceki gün yapılan AKP tarihinin en yüksek faiz artırımına getirdi sözü:
-Merkez Bankası faiz artırımını oldukça yüksek gerçekleştirdi. Bağımsızlığın neticesini göreceğiz. Şahsen sabır safhamdır. Biz sömürü manivelalarına eyvallah edemeyiz!..
Eyvah ki eyvah! Cumhurbaşkanı sabırdan söz ettiğine göre sinir baremi zirveye vurmak üzere demektir. Hele “sömürü manivelası” lafı, Merkez Bankası’nın “bağımsızlığının” düpedüz “bıçağın sırtında” olduğunun göstergesidir tahmininde bulunabilirim!.. En çok da şu sözlerine bayıldım:
- Ben yatırımcıma bakarım. Bir ülkenin kalkınması ÜRETİM, ÜRETİM, ÜRETİMDİR...
17 yıldır iktidarda olan AKP’nin yönetiminde samanı bile ithal eder hale geldiğimiz malum!. Tarım, hayvancılık neredeyse buharlaşmış durumda... Çekici güç diye tanımlanan inşaat sektörü kan ağlıyor... Tekstil sektöründen söz etmeye bile gerek yok.. Otomotiv deseniz ortada... Ülkede kağıt bile üretilemiyor... Ama AKP’li Cumhurbaşkanı üretimin olmazsa olmazlığını hem de üç kez vurguluyor:
-Üç kez “helal olsun” valla!..
“İyi Polis kötü polis yüzde 24 faiz!”
Ara başlık sevgili kardeşim, Sözcü yazarı Murat Muratoğlu’na ait...
Dünkü yazısında “madem bağımsızdı Merkez Bankası, madem bir seferde 625 baz puan artırabiliyordu, neden artırılması gereken zamanda artırmadı da yüzde 7’leri gördük. ‘Vatan satmak yüksek faizle olur’ diyordu başkan... Hadi vatanı satanı bulun şimdi” diye yazan Murat, olanları “film gibi” şeklinde niteleyip şöyle dedi:
-Bu sefer herkes rolüne iyi çalışmış... Başkan çıkıp “Ben faiz istemiyorum ama Merkez Bankası bağımsız, elden bir şey gelmiyor” diyor... Merkez Bankası “Biz bağımsızız, gerektiğinde gerekeni yaparız” mesajı veriyor. Film gibi; iyi polis ile kötü polis didişiyor... Bu senaryoda herkes kazanıyor!..
Bir eklemede ben yapayım; bu kadar yüksek faizin olduğu bir ortamda, hangi yatırımcı, hangi üretimi gerçekleştirebilecek acaba?.. Bu faiz oranlarıyla hangi babayiğit cesaret edebilecek sorusu havada asılı bekliyor!..
Bence Murat’ın önerisine odaklanmak en iyisi:
- Cumhurbaşkanı, aynı Varlık Fonu’nda yaptığı gibi kendisini Merkez Bankası Başkanı olarak atasın, tartışmalar sona ersin!..
https://twitter.com/umit_zileli