BİZ BU FİLMİ DAHA ÖNCE de GÖRMÜŞTÜK!..

Ergenekon, Balyoz sürecinin en çirkin, en bayağı, en kalleş günleriydi…

Adına “gazete” denilen mevkuteler, “gazeteci-yazar” sıfatlı tetikçiler, FETÖ’cü polisler ve soysuz cemaat savcılarıyla el ele yurtsever aydın avına çıkmışlardı… Senaryo şöyle işliyordu:

Polisler düzmece belgeleri tetikçilere sızdırıyor, onlar habere çeviriyor, yandaş “gazeteler” manşete çekiyor, savcılar da soruşturma açıp, sabaha karşı ev baskınlarıyla yurtseverleri toplatıyor, sorguluyor, tutuklanma istemiyle FETÖ’nün hakimlerine sevk ediyor, onlar da gözlerini bile kırpmadan tutukluyorlardı!..

Öyle ki; bu durum artık kanıksanmış, davet edilerek gidenlerin bile tutuklanması vakayı adiyeden sayılmaya başlanmıştı! Mesela Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ bu şekilde davet edilip tutuklanmıştı…

Yine mesela, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan da sorgu için davet edilmişti, ancak gitmemiş, tutuklanmaktan kurtulmuştu! Daha sonra tek maddelik bir yasayla böyle bir durum bir daha yaşanmasını önlemişti zamanın Başbakanı Erdoğan…

O süreç işte bu kadar karanlık, bu denli adalet ve hukuktan uzaktı!..

Yargıyı, emniyeti, medyanın önemli bölümünü ele geçirmiş olan çete o kadar fütursuz davranıyordu ki, zaman zaman “güler misin, ağlar mısın” türünden acayip kara komediler de yaşanıyordu doğal olarak… Genel olarak evlerine baskın yapılanlar yandaş televizyonlar tarafından anında duyuruluyor, daha en baştan “infaz edilmek” için her türden iftira ile suçlamalar yapılıyordu..

Bir defasında da yandaş televizyonlardan biri Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun evinin de polis tarafından arandığını duyurmuş, ortalık karışmıştı… Yakın dostları telefona sarılmış, Kanadoğlu’ndan şu yanıtı almışlardı:

Evimde oturuyorum, polis filan gelmedi!

Anlaşılan tetikçiler ve TV fazla aceleci davranmış, böylece o baskın da suya düşmüştü!

Sabah gazetesinin müthiş gazeteciliği

Aradan uzun yıllar geçti…

20 Nisan günü, havuz medyasının “Amiral Gemisi”, Sabah gazetesinin internet sitesinde “son dakika” başlığı altında “Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu” açıklandı. Ehh, Sabah açıklar da diğer yandaşlar durur mu; “Abilerinin” hemen ardından CNN Türk, Milliyet ve Star gazeteleri de aynı verileri “son dakika” olarak paylaştılar… Ne diyordu tabloda?

Toplam test sayısı 672 bin 377, toplam vaka sayısı 89 bin 996, toplam vefat sayısı 2 bin 148, toplam iyileşen hasta sayısı 13 bin 656, bugünkü test sayısı 42 bin 900, bugünkü vaka sayısı 3 bin 90, bugünkü vefat sayısı 131, bugünkü iyileşen sayısı bin 680

Sabah, bu durumda büyük bir gazetecilik başarısı göstererek, günün virüs tablosunu açıklayan ilk gazete oluyordu, ne güzel! Ancak ufak bir pürüz vardı:

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca henüz günlük tabloyu açıklamamıştı!..

Üstelik açıklamasına da epey zaman vardı; durum açığa çıkınca Sabah “bu muhteşem başarıyı içeren” günlük virüs tablosunu alel acele siliverdi!.. Kuyruğuna takılıp yayımlayan diğerleri de tabii!..

Duvara fena toslamışlardı anlayacağınız?

Pelikan marifeti mi?

Ancaak, bu muhteremlerin nereden aparttıkları belli olmayan sahte tabloyu silmesinden yarım saat sonra Bakan Koca gerçek tabloyu açıklayınca verilerin de farklı olduğu ortaya çıktı, iyi mi? Karşılaştırmalı anlatmaya çalışayım:

Toplam test sayısı 672 bin 377 değil, 673 bin 980, toplam vaka sayısı 89 bin 996 değil 90 bin 980, toplam vefat sayısı 2 bin 148 değil 2 bin 140, toplam iyileşen hasta sayısı 13 bin 656 değil, 13 bin 430, bugünkü test sayısı 42 bin 900 değil, 39 bin 703, bugünkü vaka sayısı 3 bin 90 değil, 4 bin 674, bugünkü vefat sayısı 131 değil 123, bugünkü iyileşen sayısı da bin 680 değil bin 454 idi!..

Diğer bir deyişle bakanın açıkladığı tablo ile, Sabahın açıkladığı tablo arasında vahim farklılıklar söz konusuydu!.. Acaba yanlışlıkla bir gün öncenin, 19 Nisan’ın verilerini mi koydular desek, o da değil, apaçık farklı bir tabloydu Sabahın ki!..

Bu durumda ne olmuş oluyordu peki? Elin ağzı torba değil ki büzesin, son yıllarda her taşın altından ayrı bir marifeti çıkan o meşhur gruba çevrildi gözler:

Pelikan!

Boğaza nazır yalıda mı yapılıyordu acaba bu tablolar? Sorulan soru buydu işte! Tam da eş zamanlı olarak Amerikan New York Times, Türkiyedeki ölüm verilerini incelediğini açıklayarak şu yorumu yaptı:

Türkiye’de gerçek Koronavirüs sayıları açıklanmıyor olabilir!

Gazete ölü sayısının çok daha fazla olduğu ihtimalinin ortaya çıktığını da iddia etti…

Ehh, bu tür “beynini kuştan ödünç almış ismiyle müsemmem” kaos artıklarının Allah ayaklarına dolaştırdı da denilebilir. Bence bir gerçek daha var:

Bunlar var oldukça bu ülkenin de burnunun b.ktan kurtulamayacağı aşikar!..

https://twitter.com/umit_zileli