BU BİR VEDA DEĞİL... (1946-.....)

Hayatımın amacı, dostum, can yoldaşım biricik annem…

Yaşanmışlıkların ardından yalnızca bakakalırsınız.. O anlar artık geride kalmıştır. Ama öyle anlar vardır ki, o anları hafızanızda dondurup saklamak istersiniz. Annemle yaşadığım her anı dondurdum ben.!

Öyle çok anlar var ki, bir kitabın sayfalarını çevirircesine ve her bir sayfayı çevirdiğimde ise pişmanlıklar olmadan aynı kareler içinde olmak istediğim. Sevdiğiniz bir filmi defalarca izlemekten duyacağınız mutluluk gibi...

Sevgili annem 1995 yılının Anneler Günü’nde Hürriyet Gazetesi tarafından ‘Başkalarına Benzemeyen Anneler‘ başlığıyla yılın annesi seçildi ve bizler çocukları olarak annemizle her zaman ki gibi çok gururlandık. Bu arada restoranımızı açalı henüz beş yıl olmuş, işimiz oturmuş ve İstanbul’un sayılı restoranlarından biri olmuştuk.. Nihayet annemin hayatı boyunca çektiği kaygılar hafiflemiş ve artık ‘Oh‘ diyeceği bir anda o üzücü haberi almıştık. Öksürük ve sırt ağrısı şikayeti ile doktora gittiğimizde, henüz kapıdan girer girmez doktora ‘Evet, biliyorum doktor bey ben kanserim. Ne kadar ömrüm var?' diyerek zaten kendi teşhisini kendi koymuştu… Doktor ise yüzü allak, bullak olmuş bir halde muayenesini tamamlayıp, hiçbir şeyiniz yok diyerek bizleri uğurladı. Tam çıkıyordum ki doktorun arkamdan seslenmesiyle geri döndüm. Annemle yüzleşemeyen doktor kötü haberi bana vermeyi tercih etmişti.!

‘Anneniz kanser‘ dedi. Az önce kapıdan oynayarak çıkan ben, bir anda şoka girmiş beynimden aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Bu benim hayatımda aldığım en kötü haberdi. Az önce doktordan iyi olduğunu duyan ben anneme bunu nasıl söyleyeceğimi düşünerek, gözlerimde yaşlarla annemin beklediği restorana girdim. Annemin sırtı dönüktü ve beni görmüyordu. Bana seslendiğini ve ‘Gel, üzülme biliyorum, Kanserim‘ dediğini işittim. O an kontrolümü nasıl kaybedip hıçkırıklara boğulduğumu bu gün gibi hatırlıyorum...

Birkaç doktora daha göründükten sonra annemin hastalığı kesinleşti. Bu haber ben, kardeşlerim ve dostlarımız için büyük yıkım oldu.

Doktorların ikisi iki ay ömrünün kaldığını söylediler. Bunu öğrenmemizle annem bütün aileyi bir araya toplayıp bizlerle konuştu. O konuşmayı hayatım boyunca unutamam. Söylediği sözler çok güçlü, hayata bağlı ve dirençli çocuklarını çok seven ve dostlarıyla birlikte olmayı isteyen bir insanın ağzından çıkabilecek sözlerdi. ’Evet, biliyorum kanserim‘ Şimdi burada, ailece ilk ve son kes beraberce ağlayacağız. Ama bu ilk ve son olacak… Bu hastalığı sevgimizle aşacağız dedi ve bu konuşma ilk ve son kes yapıldı. Evet hikayenin tamamını yazmayacağım ama şunu bilin ki, o ipeksi siyah su gibi omuzlarında dökülen siyah saçlarını kestirirken bile gözünden tek damla yaş akmadı... Birçok kanser hastasının taktığı peruğu takmayı reddetti. Her akşam makyajını yaptı ve dimdik ayakta o ağır kemoterapileri görmesine rağmen restoranın başında olup hayatına kaldığı yerden devam etti ve yaşamından asla ödün vermedi. Ve böylece iki ay zaman verilen annem hayata sevgi ile tutunmuş ve 14 yıl yaşamayı başarmıştı. Bu arada üç ayrı kanser, bir kalp krizi, ve alınan göğsüne rağmen. Annemin yerinde başka bir kimse olsa belki hayatından vazgeçmişti. Ama annem hayatını her zaman istediği gibi yaşadı ve iyi ki de öyle yaptı.

Annemin hakkında daha çok şey yazıp anlatabilirdim sizlere… Evet, hayatı sizlerinde çok fazla sorgulamadan yaşama sarılıp her anın doyasıya tadını çıkararak yaşamanızı tavsiye ederim. Bırakın sorgulamalar geride kalsın usulca girin zamanın bir yerinden. Ben de varım diyebiliyorsanız, işte o zaman vakit henüz sizin içinde erken demek...

Canım annem ile her zaman aramızda özel bir bağ olmuştur ve bu bağ hayata hazırlanmamda bana büyük güç vermiştir. Tüm dostlarım annem ile olan düşkünlüğümü, aşkımı, bağımı çok iyi bilirler. Başka bir duygu nasıl anlatılır bilemem. Tek bildiğim, Anneme olan derin sevgim… Aşkım, can yoldaşım, canım annem..

Ailenizle, dostlarınız ve sevdiklerinizle olduğunuz sürece… Onlar hala hayattayken… Kendilerini ne kadar çok sevdiğinizi anlatın.  Dokunun, sevginizi paylaşın. Kimi zaman hayatın akışında sevdiklerimizi çok erken kaybederiz. Veda etmek için çok erkendir. Bu nedenle asıl olan, hayattayken sevdiklerimizle sevgimizi paylaşmaktır…  Ama Veda’dan sonra da yaşatılacakları muhakkaktır...

Canım annem, hayatımın amacı, dostum, arkadaşım.. Ardından bakakaldım, anladım neden bu erken VEDA.. Şimdi biliyorum.. Dinlenmeye İhtiyacı Vardı Ruhun Bedenin.. Varlığın her zaman benimle olacak. Senden her zaman güç almaya devam edeceğim. Annem sen olduğun için şükrediyorum, varlığının her zaman yanımda olduğunu biliyorum.

Emeğin için sonsuz teşekkürler. Işıklar içinde uyu PRENSESİM..

Tüm Annelerin Anneler Gününü Kutluyorum...


https://twitter.com/ceydaknay
https://www.facebook.com/ceymin