BU “DEVEKUŞU” İKTİDAR YIKILMALI!..

Her katliamın ardından yazdıklarımı gözden geçirdim dünkü havalimanı saldırısından sonra…
Büyük bir hüznün, öfkenin, kaygının ürünü olan o yazılarımda hep aynı noktalara vurgu yaptığımı, hep aynı soruları sorduğumu, sonunda da hep aynı temenniyi dile getirdiğimi, yüksek sesle haykırdığımı gördüm:
-Yeter artık, defolun, gidin!..
İşte bir kez daha, son söyleyeceğimi baştan söyleyerek haykırıyorum:
-Bu iktidar yok hükmündedir!.. İki kazı bile gütmekten aciz, tüm varoluş sebebi yalnızca ülkeyi ortaçağ karanlığına hapsetmek, rant bölüşmek olan bu iktidarın tüm sorumluları hemen istifa etmeli ve en ağır şekilde hesap vermelidir!.. Türkiye'nin en büyük, en göz önündeki havaalanını bile korumaktan aciz istihbarat kurumları, güvenlik birimleri bir daha dönmemecesine devletten defedilmelidir!..
Dün akşam göstere göstere makineli tüfeklerle, el bombalarıyla, üstlerine sardıkları patlayıcılarla Atatürk Havalimanı'na gelebilen, ateş açan, el bombası atan, sonra da kendini patlatan IŞİD markalı dinci alçaklara mani olamayan bu muhterem görevliler ve onları o görevlere getiren “kabile yöneticileri” ne yaptılar biliyor musunuz?..
-RTÜK kanalıyla anında yayın yasağı getirdiler, interneti felce uğrattılar!..
Bütün yaptıkları bu; Twitter'a, Facebook'a erişimi engellemek, insanların bilgi edinme hakkına yasak getirmek… Tıpkı devekuşu gibiler:
-Başı içeride, kıçı dışarıda bir kabile yönetimi!..
Sanıyorlar ki, başlarını kuma gömerlerse, insanların öğrenmesini engellerlerse, bu alçakça saldırılar, katliamlar yaşanmamış gibi olacak!..
-Zavallı devekuşu!..

ÇAPSIZ VE VİCDAN YOKSUNU MUHTERİSLER!..

Ülkenin Başbakanı sıfatına haiz muhterem, yanına (H)içişleri Bakanı zatı da alarak, katliamdan bir kaç saat sonra Atatürk Havalimanı'na gitti ve şu tarihi açıklamayı yaptı:
-Havaalanının gerek gidiş gerek geliş istikametinde herhangi bir güvenlik zafiyeti söz konusu değildir!..
Bulunduğu mevkiin hangi anlama geldiğinin bile farkında olmadığı anlaşılan muhterem, baştan aşağı güvenlik, baştan sona istihbarat zafiyeti içinde çırpındıklarını dahi göremiyordu ya da aklı sıra kendi halkından gizlediğini sanıyordu!..
Böylesine bir facia sonrasında birazcık olsun utanıp, bir köşeye çekilmesi, susması gereken saray danışmanlarının, AKP milletvekillerinin açıklamaları ise “özrü kabahatinden büyük” dedirtecek kadar acıklıydı!..
Saray'ın ekonomi başdanışmanı Yiğit Bulut adındaki muhterem olaydan hemen sonra, TRT Haber'de medyaya çatarak, “patlama haberlerini yapmak boyunuzu mu büyütüyor” diye sordu.. Haklıydı tabii, hiç kimse bilmeseydi ne kadar da güzel olacaktı!..
AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar ise, yayın yasağına tepki gösterenlere adeta beddua ederek, hiç utanıp sıkılmadan şu sözleri sarf edebildi:
-Yayın yasağı eleştirisi yapanların bir gün kendileri de benzer bir terör saldırısında can verirler de yayın yasağının ne anlama geldiğini sevenleri daha iyi anlar…
Ama bence açıklamanın “hasını” AKP milletvekili Mehmet Metiner yaptı; katliamdan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu sorumlu tuttu, iyi mi:
-Kılıçdaroğlu'nun siyasetle yaptığını diğer yoldaşları bombayla yaptı. Lanet olsun! Bu alçak eylem tarzı PKK'yı işaret ediyor. Yani Kılıçdaroğlu'nun “hendek arkadaşları” nı!..
Muhterem acul davranmıştı ama yanılmıştı. Kendi Başbakanı eylemi IŞİD'in yaptığını açıkladığında biraz olsun sıkıldı mı acaba?..
Olayla ilgili bir vahim iddiayı da paylaşayım; saldırganların masum insanlara ateş açıp, bomba fırlatırken ve de kendilerini patlatırken “tekbir getirdikleri” tanıklar tarafından çekilen görüntülerde açıkça görülüyordu!.. Apar topar yayın yasağının bir amacı da bu durumu gizlemek miydi acaba?.. Çünkü yayın yasağının hemen ardından “saldırı görüntülerini retweet edenler hakkında da yasal işlem başlatılacağı” bizzat Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından açıklandı…
-Devekuşuna sormuşlar “başını niçin kuma gömüyorsun”,
“Kıçımı kurtarmak için” demiş!..

BİZ AĞLARKEN MECLİS'TEN GEÇEN YASA!..

İktidar ve yandaşları “devekuşu” politikasına sarılırken, sorumluluk sahibi insanlar aynı soru üzerinde kafa patlatıyordu:
-IŞİD niçin saldırdı?. Neden o gün saldırdı?.
Güzel soru!.. Önceki gün, Saray'ın Putin'e yazdığı “özür mektubu” açıklanmış, Rusya tarafının bu mektubu “yeterli gördüğü” ancak başka adımları da beklediği bildirilmişti. Öyle ki; dün saat 12.00'de Putin'in Saray'ı arayacağı da belirtilmişti. Bu görüşme o saatte gerçekleşti, ancak Atatürk Havalimanı saldırısının gölgesinde!.. Konunun uzmanlarına göre mesaj bilinen “efendiden” geliyordu ve son derece açıktı:
-Benim iznim olmadan asla!..
Evet, bu yönetimi her daim parmağında oynatan “üst akıl”, mesajını her defasında olduğu gibi “en kanlı biçimde” iletmişti!
IŞİD'i yaratan, Ortadoğu'yu istediği gibi biçimlemenin aracı olarak tepe tepe kullanan güç, IŞİD'le “fikri yakınlığı” olan, her türden desteği ve yardımı yapan “stratejik piyonuna” “benim izin verdiğim alanın dışına çıkarsan yanarsın” diskurunu çekmişti!..
IŞİD'i kullanabileceğini zanneden, bırakın geleceği, burnunun ucunu bile görmekten aciz olduğu iyice ortaya çıkan devekuşu, başını kuma gömdüğünde kıçını kurtaramayacağını anladı mı peki?..
-Bakın bundan hiç emin değilim!..
Nereden mi biliyorum?. Türkiye ölen insanların ardından ağlarken, o hâlâ Danıştay'ı, Yargıtay'ı sıfırlayacak yasayı “fırsat bu fırsat” diye Meclis'ten geçirmeye uğraşıyordu da ondan!..
-Tanrı tüm devekuşlarına akıl fikir ihsan eylesin diyeceğim ama biliyorum ki boşuna!..


https://twitter.com/umit_zileli