ABD Başkanı Trump’ın büyük kazığı bizim en büyük Türk büyüklerinde soğuk duş etkisi yarattı!..
Dün yazmıştım; günler önceden Washington’a giden, Cumhurbaşkanı Erdoğan gelmeden önce sözde ortalığı yumuşatıp “ehven hale getirmekle” görevli Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Pazartesi günü Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert Raymond McMaster ile Beyaz Saray’da görüşmüş, PYD/YPG konusundaki kaygılarını anlatmışlar, danışman da bi güzel dinlemişti! Sonra da bu üçlüye hoş bir sürpriz yapmış, Oval Ofis’in kapısı önünde Başkan Trump ile “ayaküstü” yani bir kaç dakika görüşmelerini sağlamıştı...
Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli görevlerinde bulunan bu üçlü pek sevinmiş olacaklar ki, durumu anında güzide medyamıza şöyle aktarmışlardı:
-Oval Ofisin kapısında görüştük; Türkler ve Türkiye hakkındaki olumlu görüşlerini paylaştı bizimle...
Sonra?. Trump Oval Ofis’e geri döndü ve Pentagondan gelen, PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’ye ağır silahlar verilmesini içeren talimatı imzaladı!.. Bu durum Türkiye’de gerçekten şok yarattı!.. Tepkiler çığ gibi büyüdü. Arada “Rakka operasyonu sonrası silahlar geri alınacak” gibisinden sesler yükseldi ama bu “ham hayali” de IŞİD’e karşı koalisyonun sözcüsü Dorrian isimli memur şu açıklamayla darmadağın ediverdi:
-Silahlar geri alınmayacak!..
Küçük düşen ülkenin “büyük unvanlı” adamları hala Amerika’da!..
Düşünün, ABD Başkanı Trump, bizim “üç silahşorlara” ofisinin önünde ayaküstü Türkiye ve Türkleri ne kadar da sevdiğini söyledikten ve gönderdikten sonra masasının başına geçip müttefiki Türkiye’nin “terörist” diye haykırdığı, belgelerle ispatladığı PYD/YPG’yi ağır silahlarla donatacak belgeyi imzalıyor; üstelik Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın resmi ziyaretinden yalnızca bir hafta önce...
-Söyler misiniz, bu istiskal değil de nedir?!.
Bununla kalsa iyi; imzadan sonra tepkiler başlayıp, “Erdoğan ziyareti iptal eder mi” soruları sorulmaya başlanınca ABD Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Richard Haas, sosyal medya hesabında şu açıklamayı yaptı:
-Trump yönetiminin Suriye Kürtlerini silahlandırdığını görmek güzel. Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaretini iptal ederse, otoriter yönetimi ve Suriye’deki yararsız rolü göz önüne alındığında büyük bir kayıp olmaz!..
Şu aşağılamayı, nefret dilini görüyor musunuz...Aynı şahıs, Türkiye’nin Sincar’a yaptığı hava saldırısından sonra da “Türkiye artık ABD’nin ortağı olamaz” demişti!.. Haa unutmadan; eski pentagon yetkilisi, Neo-Con yazar Michael Rubin de sosyal medyadan şöyle bir mesaj attı:
-Erdoğan’ın Türkiye’den ayrılması şu aşamada riskli olabilir mi? Geri dönememe ihtimali olabilir mi?!.
Bütün bu olan bitenden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan “belirleyici olan benim görüşmem” dedi çıktı işin içinden!.. Üç silahşorlar da mecburen onu bekleyecek Washington’da... Acaba konuşacak, yüz yüze bakacak ne kaldı, insan merak ediyor tabii!..
-Bir de Erdoğan şimdilerde “Monşer” diye istiskal ettiği Cumhuriyet diplomatlarını arıyor mudur acaba!..
Yüzsüz yandaşlar korosu!..
ABD’nin bu çirkin tutumu yurtta büyük tepkiye yol açtı...
Muhalefet bile ayağa kalktı; CHP, Cumhurbaşkanı’na ABD ziyaretini bir kez daha gözden geçirmesi çağrısında bulundu. İktidar cephesinden ise yumuşacık itiraz sesleri yükseldi!.. Ama ben en çok yandaş medyanın tutumuna takıldım...
Başta Amiral gemisi Sabah olmak üzere Akşam, Star, Güneş, Takvim, Akit, Yeni Şafak, Diriliş Postası, Milliyet, Vatan gibi “güzide” basınımız Washington’da yaşananları görmezden gelip Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın “Bölgenin geleceğini tehlikeye atıyorsunuz”, “Bu yanlıştan dönülmeli” gibi sözlerini haber yaptılar. Bu gazetelerin okuyucularına acıdım doğrusu; okuduklarını anlamayacak, büyüklerimizin neye tepki gösterdiğini çıkaramayacaklar!.. Eee işin içinde böylesine bir alay ediş, böylesine bir istiskal olunca zavallı yandaş ne yapsın değil mi ya?!.
Aslında kafalarını biraz olsun kaldırıp, bağımsız ve özgür gazetelerin nasıl davrandığına baksalardı belki biraz olsun utanıp farklı bir yol izlerlerdi diyeceğim ama bunun da bir ham hayal olduğunu biliyorum!.. Bakın dün Sözcü gazetesi “PKK’ya ağır silahlar veren ABD’ye sert yanıt verelim” üst başlığının altına hangi manşeti attı:
-İncirlik’i kapatın, ABD’ye gitmeyin!..
Yandaş olmak çok zor zanaat vesselam...
*İSTİSKAL: horlamak, aşağılamak, kovmaktan beter etmek
https://twitter.com/umit_zileli