ÇELİŞKİLER
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şaşırtmaları sürüyor. Dün benimsediğinin bugün tam karşıtını savunuyor. Şöyle ki; 2018 – 2019 eğitim öğretim yılının açılış töreninde yaptığı konuşmada “Eğitimde tarihi bir hamle yapacağız. Günün ihtiyaçlarına, gelişen teknolojiye göre, milletimizin beklentilerine cevap veren bir sistemi uygulayacağız” demiş. Dona kaldık. Koskoca Maarif Vekâleti kesintisiz, upuzun 16 senede ne yapıyordu? Neler öğretiyordu körpe çocuklarımıza, gençlerimize?
Eğitimin amacı soran, sorgulayan, tartışan, aklın egemenliğinde, laik bir anlayış zemininde ülke ve dünya gerçeklerini anlamaya çalışmak değil miydi? Peki, iktidar olarak siz ne yaptınız o 16 yılda?
Dünya gerçekleri yerine, ahiret mitolojileri anlattınız genç, cıvıl cıvıl beyinlere. Ellerindeki minicik akıllı telefonlarla dünyanın öbür ucundaki futbol maçını görüntülü olarak izleyen o afacan çocuklarımıza, o zeki gençlerimize hayali hikâyeler anlattınız yıllar boyunca.
16 yılda 8 adet milli eğitim bakanı görev yaptı. Bir milli eğitim bakanı eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan 3 – 5 milletvekilinin teklifiyle yüce meclisten yasa çıkardı 4+4+4 diye…
O Maarif Şuraları, o Talim Terbiye Kurulları, uzmanlar, bilimsel kuruluşlar, üniversiteler, eğitim fakülteleri, öğretmen sendikaları yok sayıldı. Çünkü “Türk toplumunu süratle Müslüman bir yapıya kavuşturmak” amaçtı, idealdi. “Dindar ve kindar nesiller yetiştirmek” şaşmaz, değişmez, değiştirilemez bir hedefti.
Yine bu upuzun 16 yılda yüzakımız olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderleri, Cumhuriyet’in kurumları, Cumhuriyet’in kazanımları en çirkin sözcüklerle yerden yere vuruldu, aşağılandı, itibarsızlaştırıldı. Atıldı, satıldı, kapatıldı.
Şimdi Recep Tayyip Erdoğan, “Bilim insanlarımızın yurda dönüş seferberliğini başlatıyoruz” diyor. Peki, onur duyduğumuz o insanlar niye gidiyorlar yurt dışına? Niçin gelmiyorlar oralardan? Hiç bu sorular soruldu veya nedenleri araştırıldı mı? ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi’nin öğretim elemanları ve öğrencileri hakkında söylenilenler belleğimizdedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarından alıntıladığımız bu kısa iki cümle eskilerin deyimiyle bize tecahül-ü arifane ironisini hatırlattı. Erdoğan, bir muhalefet partisi lideri gibi konuştu. 16 yıldan beri kayıtsız, şartsız, tek başına, kesintisiz iktidar olduğunu unuttu.
Yazıya başlarken, Recep Tayyip Erdoğan’a hediye edilen uçağın hikâyesi de vardı notlarım arasında. O hikâye dünya çapındaki yankıları ile diplomasi tarihindeki yerini aldı bile. O nedenle yazmıyorum. Bu ve benzeri olaylar toplumda emsal teşkil edecek ve güncelliğini daima sürdürecektir.
Unutulmazlar, unutturulamazlar, geçiştirilemezler.