CENDERE İÇİNDE SOLUKSUZ KALMIŞ BİR ÜLKE!..

Bir haftadır iki kitabı dönüşümlü okuyorum…

Öncelikle, sevgili kardeşlerim, gazeteciliğin yüz akı iki Barış’ın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın yazdığı “Cendere- Metastaz 2” kitabından söz etmek istiyorum. İlk kitap gündemi sarsmıştı, Cendere ise görünüşe göre şimdiden ortalığı darmadağın etmişe benziyor!

Cendere, Farsça kökenli bir sözcük; Pres anlamına geliyor. Baskı, basınç sözcüklerini de karşılıyor. İkinci anlamı ise “manevi baskı!” Ortaçağ işkence teknikleri arasında Cendere özel bir yere sahip!

Hangisi olursa olsun, Barışların seçtiği sözcük, Türkiye’nin içinde bulunduğu hali, halkın içinde bulunduğu hali, vurgun düzenini, baskı düzenini, ayrımcılığı, zulüm derecesine varan ötekileştirmeyi anlatması açısından mükemmel bir seçim! Nasıl etki yarattığını göstermesi açısından iki de örnek vereyim:

-Eski İçişleri Bakanı, Yurt Partisi lideri, dostluğundan onur duyduğun Sadettin Tantan kitapla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Gücüm olsa bu kitabı köy köy dağıtırım!”

Kirli siyasi kadroların Türkiye’ye egemen olduğunu söyleyen Tantan, bugün CHP ve İYİ Parti’nin Cendere’yi köy köy dağıtması gerektiğini de sözlerine ekledi!..

-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Mustafa Doğan İnal, Cendere kitabında ileri sürülen iddialarla ilgili suç duyurusunda bulundu, kitabın yazarları hakkında da 100 bin TL manevi tazminat davası açtı! Kitabın yazarları ise yazdıklarının arkasında olduklarını, her şeyin belgelerle ve tanıklıklarla desteklendiğini duyurdu!

Anlaşıldığı üzere, kitap piyasaya çıkar çıkmaz, gündeme oturmuş, tartışma yaratmış görünüyor!..

Cendere’nin anlattıkları!

Cendere niçin bu kadar ses getirdi dersiniz?

Çünkü bugüne dek yazılmayanları önümüze koyuyor da ondan! Mesela Pelikan adıyla bilinen grubun yalnızca AKP dışında değil, parti içinde yaptığı operasyonları, kimleri fişlediği, İstanbul yerel seçimlerinde  neler karıştırdıkları bir bir anlatılıyor da ondan!

Örneğin, Ekrem İmamoğlu ve Özlem Çerçioğlu için yapılan “ahlaksız teklifin” arkasında hangi bakanın olduğunu ifşa ediyor da onun için!

Yine mesela, FETÖ borsasında yaşanan kepazelikleri, iğrenç rüşvet ilişkilerini ortaya çıkarıyor da ondan!

Yine örneğin, yargının arka odalarında neler yaşandığını, hangi ses kayıtlarının elden ele dolaştığını ilk kez tüm açıklığıyla anlatıyor da onun için!

Mesela, Nurcuların devlet içinde nasıl ağ kurduğunu, Fethullah Gülen’i kimlerin kullandığını, siyasetin birilerinin elinde nasıl kirletildiğini  olanca çıplaklığı ile ortaya çıkarıyor da onun için!

Örneğin, Kartal İmam Hatip mezunu olmanın getirdiği büyük olanakları, devlette hangi kapıları ardına kadar açtığını bir bir anlatıyor da ondan!

İki Barış, her zaman olduğu gibi yine büyük bir gazetecilik başarısıyla, çürümeyi, bu çürümenin getirdiği başıbozukluğu, toplumun içinde ezildiği cendereyi gayet güzel anlatmış, bu güzel ülkenin nasıl bir “Kabile devleti” haline dönüştürüldüğünü gözler önüne sermiş…

Ellerine, yüreklerine, kalemlerine sağlık!

(Kırmızı Kedi Yayınevi)

Türkiye’in soğuk savaş düzeni!

Gelelim ikinci kitaba…

Ara başlık, değerli akademisyenlerin yazılarıyla oluşan kitabın adı. Alt başlığı da var:

Ordu, Sermaye, ABD, İslamizasyon

Her biri kendi alanında başarılı çalışmalarıyla tanınan Behlül Özkan, Tolga Gürakar, Barış Doster, Barış Zeren, Burak Cop, Deniz Hakyemez, Fatih Yaşlı, İnan Rüma, Mehmet Ali Tuğtan, Okan İrtem, bu kitapta daha çok “Siyasi İslam’ın” bir proje olarak hangi kesimlerin ortak çalışmasıyla nasıl “geliştirildiğini” anlatıyor. Şu anlatım, içeriği gayet net biçimde ortaya koyuyor:

Türkiye’de İslamizasyon sıklıkla iddia edildiği gibi “aşağıdan yukarıya” uzanan kitlesel taleplerle gerçekleşmedi. Tam da bunun aksine ordu, sermaye ve ABD’nin başını çektiği ittifaklar eliyle “yukarıdan aşağıya” örgütlenerek kitlelere solun panzehiri olarak  zerk edildi!..

Türkiye’de İslamcılık, Soğuk Savaş sürecinde merkez tarafından ezilen, mağdur edilen ve baskı gören çevrenin temsilcisi bir siyasal akım değil, 1960’lardan itibaren sınıf siyaseti üzerinden yükselen işçi ve öğrenci hareketlerine karşı merkezin, büyük sermayenin ve ordunun arka çıktığı bir dinamiktir!..

Kitap, bize Soğuk Savaş sürecinde başlayarak bugünlere kadar başımıza hangi çorapların örüldüğünü, milletin nasıl birbirine düşman edildiğini, siyasal İslam’ın nasıl devlete egemen kılındığını tane tane anlatıyor!

Kalemlerine, emeklerine sağlık…

(Tekin Yayınevi)

https://twitter.com/umit_zileli