CHP AYAĞA KALKIYOR!..
Önceki gün yazdığım “Savaş ve referandum” yazısının daha mürekkebi kurumadı...
O yazıda, etrafı ateş ve kan denizine dönmüş, savaşın tam göbeğine itilmeye çalışılan Türkiye’de, tüm bu olanların sorumlusu iktidarın ne yaptığını sormuş ve yanıtlamıştım:
-Saray, büyük bir hızla “Başkanlık ve referandum” için ülke çapında sahaya inmeye hazırlanıyor!.. Çünkü iktidarının geleceğinin ancak ve ancak buna bağlı olduğu fikrine her geçen an biraz daha bağlanıyor...
Üstelik Saray’ın bu stratejisi, devletin tüm olanakları seferber edilerek, kurumları tepe tepe kullanılarak yaşama geçirilecekti, tıpkı geçmişte defalarca yapıldığı gibi!.. Saray’ın, adına “Anayasa Mutabakat Komisyonu” denilen, Meclis’teki tüm partilerin katıldığı yeni anayasa çalışmalarından en ufak bir umudunun olmadığını, ancak bu komisyonun kendisi için çok büyük önem arz ettiğini de yazmıştım. Niçin bu denli önemliydi peki?
-Çünkü muhalefet, “Başkanlık sistemi” için yırtınan iktidar cenahına meşruiyet sağlıyordu da ondan!..
Türkiye’nin dünyanın en büyük barosunun başkanı, “suç işleniyor, muhalefet de buna iştirak ediyor” diye haykırıyor ancak muhalefet adeta gözleri bağlanmışçasına omuz vermeyi sürdürüyordu!.. Bu politikayı anlayamadığımı belirttikten sonra son noktayı koymuştum:
-Buna siyasette harakiri yapmak deniyor!..
Ama öyle olmadı!. Aslına bakarsanız en başından o masaya oturmaması gereken ana muhalefet partisi CHP, AKP’nin istediği tek şeyin anayasa filan değil “Başkanlık” olduğunu belirterek masadan kalktı...
-Daha da açıkçası “konu mankeni” görevinden istifa etti!..
Bu kadarına da pes!..
Öncelikle CHP’yi kutlamak gerek...
Bir tarafta yeni anayasa adı altında nafile toplantılar yapan bir komisyon, diğer yanda “başkanlık” için, devletin tüm olanaklarını kullanarak propaganda yapan bir cumhurbaşkanı fena halde komik kaçacaktı.. CHP bunu gördü ve masadan kalktı, komisyon Meclis Başkanı tarafından dağıtıldı...
CHP, hemen ardından, zaten yüzde 70’i yıllar içinde değiştirilmiş olan anayasa ile ilgili gayet haklı bir açıklama da yaptı; Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “geçen dönem 60 madde üzerinde anlaşmaya varılmıştı. Üzerine yargı ile hükümleri de ekleyerek çıkaralım” dedi...
AKP sözcüsü Ömer Çelik ise yaptığı açıklama ile beni bir güldürdü ki, sormayın gitsin, Tanrı’da onu güldürsün inşallah... Yaptığı uzun açıklamadan söz etmeyeceğim; beni kahkahaya boğan son bölümü paylaşacağım... Çelik, artık çiğnenmekten bitap düşmüş sözcüklerle CHP’ye yüklendiği açıklamasının sonunda aynen şöyle dedi:
“...O zaman kimseye tartışma alanı bırakmıyorsunuz ki. Sistemin ne olacağına, neyin nasıl yönetileceğine siz karar veriyorsunuz. Bu kötü bir siyasi alışkanlık.”
Pes vallahi!. Sözcükler çok doğru da, adres yanlış... Sanki 14 yıldır bu ülkeyi CHP yönetiyor da muhalefet partisi AKP’nin sözcüsü durumdan yakınıyor gibi garabet bir durum ortaya çıkıyor!..
Arkadaş, yıllar yılı torba yasalarla aklına gelen her konuyu, gece yarıları şapkadan tavşan çıkarır gibi çıkaran kimdi?.. Bir ihale kanununu artık sayısını şaşırdım, 50 küsur kez değiştiren kimdi?.. Anayasayı delik deşik eden, yargı kararlarını uygulamayan kimdi?. Sayıştay’ı devre dışı bırakan, denetimlerini engelleyen, Danıştay kararlarını “hiç” hükmüne indirgeyen kimdi?.. Sendin, sen!..
Şimdi de yeni anayasa öyle mi?!. Emin olun, “gelin bu anayasa kalsın, yalnızca Başkanlık için değişiklik yapalım” teklifi getirin, bakın nasıl gözü kapalı atlıyorlar üstüne...
-Bari aklımızla alay etmeyin!..
Şimdi CHP’nin yapması gereken, Saray’ın propagandasına olanca gücüyle karşılık vermek, “anayasa bahane, tek adam şahane”durumunu halka tek tek anlatmak olmalı.
-İşte o zaman kaybettiği irtifayı misliyle kazanabilir!..
Bir halk direniyor!..
Hem de bin 700 metre yüksekte, bir metre karın içinde, gaz bombalarının, biber gazlarının, polis, jandarma copunun altında!..
Ne oluyor peki?. “Milletin a... koyacağım” sözleriyle tarihin kara kaplı defterine geçen işadamının aldığı, ancak mahkemeye düşen imtiyazını kullanarak, ülkenin bir cennet köşesinde bakır madeni açma girişimine Artvin halkı çoluk çocuk, genç yaşlı demeden karşı koyuyor... Ardına güvenlik güçlerini alıp, iş makinalarıyla Cerattepe’ye karşı “huruç harekatı” yapmak isteyen bu muhtereme halk tüm gücüyle karşı koyuyor. Peki, halkın bu eylemine karşı ülkenin içişleri bakanı sıfatlı muhteremi emrindeki güçlere hangi emri veriyor? CHP milletvekili açıkladı:
-Vurun geçin!..
Zalimliğe bakar mısınız?. Arkadaşlar anlamıyor musunuz, o yörenin halkı, o madeni istemiyor, İSTEMİYOR!.. Bunu anlamak, gaz bombası atmaktan, biber gazı sıkmaktan daha mı zor?.. Hadi halkı kırdın, geçirdin... O işadamı sıfatlı muhterem de o güzelim cennet köşesini bir bakır madenine feda etti diyelim... Hangi yüzle, hangi vicdanla o madeni çalıştıracak. O yöre nasıl huzur bulacak, hiç düşündün mü?.. Hopa’daki Metin öğretmen de o dumandan, o biber tadında gazdan ölmüştü, hatırlamıyor musun?.
Diyeceksiniz ki, kime neyi anlatıyorsun; anlasa zaten olaylar bu noktaya gelir miydi?. Haklısınız! O zaman tarihteki o ünlü sözü yineleyeyim, belki onu anlarlar:
-Halkın vicdanıyla oynayan er ya da geç bedelini öder!..
https://twitter.com/umit_zileli