DAVUL ZURNALI "OPERASYON" UTANCI!..

Dünya medyası Türkiye'deki seçim tartışmalarını dikkatle izliyor ama özellikle terörle mücadele konusunda yaşananlar, tartışmalar ve vahim açıklamalar takip ediliyorsa, bilin ki vah memleketin haline!..

Ne ilginçtir ki, Afrin'de yaşananlar tekrar ediliyor devletin teröre müdahalesi konusunda... Yani, son dönemde siyasal propaganda uğruna devletin sırrı, stratejisi vs. hak getire!..

"Afrin'de operasyon çok yakında, geliyoruz, vuracağız, çökerteceğiz" şeklindeki çığırtkan siyaset günlerce sürmüştü bu ülkede... TSK sonunda bölgeye girdi ama PKK'nın ne lider kadrosu vardı ortalıkta ne de uzun yıllardır aranan militanları...

Oysa Erdoğan sık sık Afrin'de beş bin kadar militanın etkisiz hale getirildiğini öne sürerken, PKK ne yazık ki Amanoslar'dan Karadeniz'e, Güneydoğu'dan- son 10 günde 8 askerin şehit edildiği- Kuzey Irak içlerine kadar eylem halinde!..

Son günlerde ise yeni hedef (!) "Kandil" yine gündemde... TSK birlikleri iki ay öncesinden bölgeyi kuşatmışken, AKP'den CHP'ye kadar siyasetin her noktasında "Kandil'e operasyon yapalım mı, yapmayalım mı" tartışması var ki, gerçekten de hayret verici...

32 yıldır binlerce güvenlik görevlisi ile yurttaşı şehit eden terör dalgasının yönetildiği bir "ana karargah" üzerinden salt seçim propagandası için, böylesine düşündürücü ve komik tartışmaların yaşanması acaba gafletten midir, cehaletten mi?..

Peki; Erdoğan'ın önceki akşam bir televizyonun canlı yayınında, "Sincar'ı da Kandil'i de vururuz... Mahmur çok önemli, orayı da vurabiliriz" diyerek üç yeni hedefi, adeta davul zurnayla, cümle alame ifşa edercesine açıklamasına ne demeli?..

Türkiye son günlerde de şehit tabutlarıyla karşılaşırken, terörle mücadele gibi çok yaşamsal bir olay üzerinden propaganda yaparcasına tartışmalar yaratmak gerçekten utanç verici...

Diyeceksiniz ki, "son yıllarda devlet hangi konuda görevini ciddiyetle yaptı ki, binlerce ocağa ateş düşüren terörle mücadelede yapabilsin?.."

O halde kimse milleti kandırmasın; bu kadar aleni "operasyon" tartışmalarından sonra canları pahasına Kandil'e gidenler bulsa bulsa sığınaklarda sönmüş birkaç tane mum bulurlar ki, onları da eminim siyasetin ikiyüzlü çehresine fırlatmak isterler!!!

Konu devlet, huzur ve güvenlik ise biraz ciddiyet olmalı değil mi?..

***

Akdeniz'deki dehşet!..

Televizyonlarda "sağlık" adı altında "ot" ticareti sürerken ve kanser vakaları hızla artarken, doğanın can çekiştiğine ilişkin veriler insanlığın suratına şamar gibi çarpmaya devam ediyor...

Baksanıza; Çin'den sonra dünyada en fazla plastiği Avrupa ülkeleri üretiyormuş... Ne yazık ki Avrupa'da üretilen 27 milyon ton plastiğin sadece üçte biri dönüştürülebiliyormuş...

Peki, "biyoçözünür" olmadığı için yüzlerce yıl yok olmayan plastik atıklar ne yapılıyor acaba?.. Ne yazık ki doğruca denize!!! Üstelik plastik torbanın 20 yıl, plastik bardakların ise 50 yıl boyunca bozulmadan denizde kaldığı bilinmesine rağmen!..

Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın (WWF) hazırladığı bir rapora göre, Akdeniz'deki atıkların yüzde 95'i plastik maddelerden oluşuyormuş...

Akdeniz'de 1 kilometrekarede 5 milimetreden küçük 1 milyon 250 bin plastik parça bulunurken, plastik atıkla beslenmek zorunda bırakılan 134 tür deniz canlısı yaşam savaşı veriyormuş...

WWF'nin hazırladığı ürkütücü rapor Türkiye'nin plastik atık konusunda ne kadar duyarsız olduğunu da gözler önüne sermiş...

Rapora bakarsanız, güzelim Akdeniz'e en fazla plastik atık ne yazık ki Türkiye'den atılıyormuş... Çünkü ülkemizden günde 144 ton atık Akdeniz'e boşaltılıyormuş!..

İspanya (126 ton), İtalya (90 ton), Mısır (77 ton) ve Fransa (66 ton) atığı Akdeniz'e boşaltırken, kıyıları ziyaret eden turistler de kirliliği yüzde 40 oranında artırıyormuş...

Şimdi anladık mı denizler neden kirli, balık neden çıkmıyor, sahiller neden atıkların işgalinde ve kanser niçin yayılıyor?.. Lütfen dikkat!..

***

Erdoğan'ı dinlemeyen TOKİ!..

27 Nisan 2018 günü bu köşede TOKİ'nin yeni bir doğa katliamına girişeceğini duyurmuş ve ilgilileri de duyarlı olmaya çağırmıştık...

Çünkü TOKİ eski Osmanlı evlerinin de bulunduğu, ormanla çevrili Ahmetli Köyü'ne "üçüncü etap" apartmanlar dikmek için harekete geçmişti...

Hem de bu kez içinde çeşitli kuş türleriyle sincapların da barındığı, defne ağaçlarından oluşan ormanlık alana göz dikmişti TOKİ... Bölgenin fotoğrafı nasıl bir güzelliğin katliama uğrayacağını anlatmaya yetiyor zaten...

Belli ki TOKİ başkanı, 23 milyon haneye çam fidesi tohumu gönderen, daha geçen hafta "biz yeşili seviyoruz" diyerek ormana nasıl da önem verdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da dinlemiyor!.. Hayret doğrusu!!!

Çünkü TOKİ'nin araçları dün sabahın erken saatlerinden itibaren "defne" ağaçlarından oluşan ormanda doğa katliamı başlattı... Yüzlerce ağaç greyder darbeleriyle yerle bir edildi, doğal yaşama tutunmaya çalışan yabani hayvanların sesi kısıldı...

TOKİ yetkilileri katledilmeye başlanan ormanlık alanı gördüler mi acaba?.. Tam da TOKİ bloklarının yapılacağı parsellerin yanıbaşında arsaları olan AKP'li belediye meclis üyeleriyle tanışıyorlar mı?..

Peki; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahmetli'deki katliam hazırlığıyla ilgili sorulara yanıt vermeyen TOKİ ve Şile Belediyesi'ne müdahale etmezse, 23 milyon eve gönderdiği çam fidelerinin de boynu bükülmez mi?..

TOKİ ve Şile Belediyesi'ne bir kez daha soralım; "Erdoğan  milyonlarca insana çam fidanı gönderirken bina dikmek için ormanları nasıl katledersiniz?.. Şile'de o kadar kıraç arazi varken greyderle ağaçları kesmek doğaya karşı ihanet değil mi?.. Defne ağaçları, sincaplar ve kuşlara nasıl kıyacaksınız?.. Ve en önemlisi de tam seçim zamanı TOKİ rantından kimler nemalanacak?.."

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac