DELİ GÖMLEĞİ!..
Saray yine konuştu...
Şehit yakınlarını çağırdı, göz yaşartıcı bir söylev çekti. Önce tüm ülkenin göğsünü gururla kabartacak şu sözleri söyledi:
-Temmuz ayından bu yana 300 şehit verdik, bu öyle büyük kazanç ki!..
Şehit yakınları gözyaşlarına boğuldu haliyle... Sonra bu sözlerin ne anlama geldiğini açıkladı:
-Ne kazandık biliyor musunuz, bu toprakların vatanımız olduğunu, dosta düşmana bir kez daha gösterdik. Bu önemliydi. Bu kazanç var ya öyle büyük bir kazanç ki ancak Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile mukayese edebiliriz...
Sonra Çanakkale Zaferi’nin 101. Yılı törenine katıldı, orada da “şehadet bizim için korkulacak değil, ulaşılması gereken makamdır. Bir ülkenin vatan olabilmesi için şehit kanına ihtiyaç vardır” dedi...
Bu konuşmaları duyunca, açtım arşivleri, 7 Haziran sonrası açıklamalara baktım, şu sözcüklere rastladım: “verin 400 milletvekilini kaos dursun.”, “anaların ağlamayacağı bir iktidar gerek..” Gördüğünüz üzere farklılık gerçekten çarpıcı... Bilmiyorum dikkatinizi çekiyor mu, başta Saray olmak üzere yapılan neredeyse her konuşma bir “ölüm güzellemesi!..” Yaklaşık bir asır önce yedi düvele karşı bir halk savaşı” ile vatan kurmuş, Cumhuriyeti ilan etmiş bir ulusa yeniden vatan olmanın erdemi, bunun için şehit kanına ihtiyaç olduğu anlatılıyor!..
-Şehit olmanın fazileti yeniden öğretiliyor!..
Dokunulmazlık oyunu!..
Yaklaşık 10 yıl önce “dokunulmazlık kaldırılsın” denildiğinde, “Asla. Biz bu yargıya güvenmiyoruz” diyenlerin, şimdi “hodri meydan, hadi kaldıralım” demesi gayet sevindirici tabii!..
Çok mutlu olduk da, dokunulmazlıkların kaldırılma şekli biraz netameli!.. Şöyle olacak; son yasama dönemi temel alınacak, yani 1 Kasım seçimleri sonrasının fezlekeleri konu edilecek... Böyle olunca ne olacak? Önce tabloya bir göz atalım:
-Bekleyen 506 fezleke var. Partilere göre dağılımı ise şöyle: HDP’li 41 milletvekili için 134, CHP’li 43 milletvekili için 134, AKP’li 22 milletvekili için 40, MHP’li 6 milletvekili için 14, Bağımsız 1 milletvekili için 4 fezleke...
Şimdi doğal olarak soracaksınız; yolsuzluklarla, özellikle de 7/14 Aralık ayakkabı kutusu, para sayma makinesi, elbise askısı gibi rüşvet argümanlarını da barındıran rüşvet olayları için fezleke var mı?.. Yok!.. Buna benzer, daha öncelere de uzanan skandallarla ilgili fezleke var mı? O da yok!..
Bitmedi; Çözüm süreci denilen, PKK’nın hiç “dokunulmadan” Doğu ve Güneydoğu’yu babasının çiftliği gibi silah ve teröristle donatmasına, hendekler, dehlizler inşa etmesine göz yumanlar hakkında fezleke var mı? Sorarken bile gülüyorum, tabii ki yok!. Dün CHP milletvekili Muharrem İnce Twetter hesabından, “ PKKnın ‘silah stoklama süreci’ olarak kullandığı süreci yürütenlerin dokunulmazlığı var” diyerek belgesini gösterdi... Belgenin başlığı şöyle:
-Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair kanun tasarısı.
Uzun ve gayet açıklayıcı bir başlık! Tasarıda “Bakanlar Kurulu, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkilidir... Bu kanun kapsamında verilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilir” deniliyor. Ama asıl can alıcı madde şöyle:
-Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cazai sorumluluğu doğmaz...
Ne güzel değil mi? Daha iyisi Şam’da kayısı yani!..
Ölüm ülkesinden kaçış!..
Biz, önümüze sunulan “ölümlerden ölüm beğen” oyununu oynarken, “dokunulmazlıklar kaldırılıyor” palavrasıyla gündemin en önemli başlıkları buharlaştırılırken, ülkede neler oluyor derseniz, işte vahim ayrıntılar:
-Almanya, önceki gün hem Ankara’daki Büyükelçiliğini, hem başta İstanbul’daki konsolosluğunu kapattı, okullarını da tatil etti... Yetkililer bu işe çok öfkelendi, İstanbul valiliği “sansasyon” açıklaması yaptı ama Almanlar tınmadı bile...
-ABD Büyükelçiliği, internet sitesinden yeni bir “terör saldırısı” uyarısı daha yaptı; bu kez, “17/21 Mart” tarihlerine dikkat çekti ve “20 Mart Pazar günü Ankara, İzmir, İstanbul ve Adana’da kutlamaların yapılacağının” kuvvetle altını çizdi...
-Dünyanın önemli gazete ve dergileri, muhabirlerini Türkiye’den çekmeye başladı. AKP’li trollerin hedefi olan gazetecilerin yanı sıra, gazete yönetimlerinin kararıyla da ülkeyi terk eden önemli sayıda muhabir bulunuyor...
Bakın, Fenerbahçe, Braga deplasmanında adeta “12. Futbolcu” gibi oynayan Hırvat hakem sayesinde UEFA Kupası’ndan elendi. Futboldur, hakem “satılmıştır” filan der geçerdiniz normalde ama maçın ardından yayılan dedikodu çok vahimdi:
-UEFA, terör tehdidi yüzünden Türkiye’de maç oynamasını istemiyor!..
Yaa, “en büyük Türk büyükleri” kendi halkına “ölümün faziletlerini” anlatırken, dış dünyanın tepkileri böyle işte!..
-Güzelim ülkeyi, üzerine deli gömleği geçirilmiş, yaşanamayacak bir cehenneme çevirenler utanır mı acaba?!.
https://twitter.com/umit_zileli