DEMEK ki İSTENİRSE OLABİLİYORMUŞ!..

Yılbaşı gecesi Reina gece kulübünde 39 kişiyi alçakça, barbarca katleden Özbek asıllı Abdülkadir Masharipov yakalandı...
-Sağ yakalandı!..
Elimi vicdanıma koyarak değerlendiriyorum; her şeyden, herkesten önce, teröristin sağ yakalanması için risk alan, bu yönde talimat veren, özel ekip oluşturan İstanbul Emniyet Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan’ı yürekten kutluyorum... Tabii, 16 gün boyunca iz süren, asla renk vermeden teröristin yerini saptayan ve 20 dakikalık bir operasyonla tereyağından kıl çeker gibi bu canavarı ve yardakçılarını sağ ele geçiren terörle mücadele ekiplerini de alkışlıyorum...
Reina katliamı sonrası, Ortaköy Polis Karakolu’na üç adım mesafedeki eğlence yerine uzun namlulu silahla elini kolunu sallayarak gelen, insanları taradıktan sonra kolaylıkla çıkıp giden terörist üzerinden istihbarat ve güvenlik güçlerini ağır şekilde eleştirenlerden biri de bendim ve haklıydım!.. Gazeteciler bile en az üç arama kordonundan geçerken, bu adan nasıl olmuştu da bu kadar rahat hareket edebilmişti, yaşamsal soru buydu...
Ancak 16 günlük bir kovalamacadan sonra bu canavarın üstelik sağ ele geçirilmesi İstanbul polisinin büyük başarısı olarak kayıtlara geçti. Niçin mi?. Yanında yaklaşık 200 bin doları bulunan, çok büyük olasılıkla bir takım yabancı istihbarat, IŞİD ve yerel uzantılarının yardımlarını alan profesyonel bir teröristin, İstanbul’dan ayrılmasını engellemek, arkasındaki güçler tarafından kaçırılmasının önüne set çekmek ve teröristi onların elinden sağ olarak çekip almak gerçekten olanaksıza yakın zordur da ondan!.. Medyaya servis edilen fotoğraflardan birinde teröristin yardımcılarından birinin başına basan polis ayakkabısını ben işte o istihbarat örgütlerine güçlü bir mesaj olarak algıladım...
Tabii şimdi işin en zorlu kısmı başlıyor; bu alçağı konuşturmak, arkasındaki güçleri olabildiğince açığa çıkarmak ve teröre güçlü bir darbe indirmek!..
Rus Büyükelçisine suikast yapan çevik kuvvet polisini ellerinde her türlü imkan varken ölü ele geçiren Ankara polisinin bu operasyonu defalarca izlemelerini, “demek ki olabiliyormuş” sorusunu uzun uzun düşünmelerini diliyorum!..
-İstanbul polisine bir kez daha “elleriniz dert görmesin” diyorum!..

Bir yanaşmanın kan donduran mesajı!..

Reina katliamcısı yakalanınca yandaş medyadan bir zatın  insanın kanını donduran, “bu nasıl insanlık”, “bu nasıl vicdan” dedirtecek mesajı gündeme oturdu...
İktidara yakın A Haber’de program yapan Cemil Barlas isimli kişi, sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı:
-Katil, çocuğu ile yakalanmış. Katili konuşturmak için o çocuk da ne şekilde kullanılması gerekiyorsa kullanılmalı. Ahlaki sakınca yok!..
“Tepe tepe kullanın, ahlaken müsterih olun” dediği çocuk üç yaşında, yani bir bebek henüz!.. Büyük tepki gelince de hesabını korumaya aldı... Bu “adam” için söylenecek sözcükler, yapılacak yorumlar belli zaten. Ama hiç gerek yok... Yine iktidar cenahından bir başka yazarın tepkisi durumu gayet güzel özetliyor; Yeni Şafak yazarı Cemile Bayraktar, şöyle diyor attığı tweette:
-Bırakın en aşağılık seviyeden konuşsunlar, 3 yaşındaki çocuğa devlet de güvenlik güçleri de asla zarar vermez.
Vicdan ve vicdansızlığın somut farkı bu işte... Hiç bir konuda aynı düşünmediğimiz bu hanım yazar bu duruşuyla teşekkürü hak ediyor doğrusu...

“Efe” nasıl yırttı?!.

40 yıl düşünsem aklıma gelmeyecek durum gerçekleşti...
Ergenekon davasının “Efe” kod adlı gizli tanığı, eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt tahliye oldu!.. Nasıl oldu diye soracak olursanız, geçmişte Fethullahçıların isteği üzerine “gizli tanık” olup günahsız insanların tutuklanmasını sağlayan bu zat, bu kez de “FETÖ hakkında önemli bilgiler vereceğini” söyleyip yine gizli tanık oldu da ondan!..
Bu adamın geçmişine baktığınızda, savcılığı sırasında rüşvet karşılığı iş yapmaktan, gizli tanık adı altında insanların yaşamlarını mahvetmeye varan bir çok rezillikte rol aldığını görürsünüz. Bir takım mahfillerin korumasında firar eden, estetik ameliyat geçiren, yurtdışına bile gönderilen bu zat hakkında şu suçlamalarla dava açılmıştı:
-Örgüt adına suç işlemek, yalancı tanıklık ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak...
Bayram Bozkurt ile birlikte yargılanan Serkan Zirek ve Ahmet Koç bu suçlardan 23 yıla kadar hapis cezasına çarptırıldı. Bu muhterem ise soruşturma aşamasında ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmış ve firar etmişti. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası İzmir’de kaçmaya çalışırken iki ayağını birden kıran Bozkurt bir kez daha yakalanmıştı.
Kırdığı cevizler bini aşan bu “çekirge” bir kez daha zıplamayı başardı; Fethullahçı yapılanma hakkında çok şey bildiğini ve gizli tanık olmak istediğini beyan ederek tahliyesini istedi. Savcı, sanığın savunmasının “milli güvenliğe dokunacak nitelikte olduğunu” belirterek içeriğine yasak getirilmesini istedi. Bu istek mahkemece kabul edildi. Pekii, “her devrin tanığı” tahliye isteminde ne gerekçe gösterdi biliyor musunuz?..
-FETÖ yapılanması hakkında çalışma yapmak için hiç olmazsa 1-2 ay tahliyemi talep ediyorum!..
Helal sana bu yollar gizli tanık Efe!..


https://twitter.com/umit_zileli