DOLAR BOZDURMAK FARZ-I AYNDIR EYY VATANDAŞ!..
Saray yine kükredi…
AKP’li Cumhurbaşkanı halka yine çağrı yaptı:
–Bankada, yastık altında, kasasında parası, dövizi bulunan bireylere ve kurumlara da bir çağrı yapmak istiyorum. Herkesi yatırım, istihdam, üretim, ihracat temelleri üzerine inşa ettiğimiz yeni ekonomi politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum. Fiyat ve kur artışlarının yol açtığı dalgalanma bir süre sonra mutlaka duracaktır!
Hiç yabancı gelmedi değil mi? Gelmemeli de; AKP Genel Başkanı Erdoğan 4 yıl önce de aynı çağrıyı yapmış, yastık altındaki birikimlerini çıkaranların ne kadar da çok kazanacaklarını anlatmıştı. Ancak sonuç felaket oldu…
–O birikimler erim erim eridi, ne yazık ki!
4 yıl sonra yine çıktı, büyük bir cesaretle yastık altındaki birikimleri tekrar istedi; gerçekten alkışa, takdire değer!
–Öyleyse 4 yıl önceki yazımdan bir bölümü paylaşmam farz oldu.
Patron öyle buyurmuştu!
Biliyorsunuz su uyur, dolar uyumaz!..
Çünkü dünyanın yarısı uykudayken, diğer yarısı güne başlamıştır bile… O nedenle “ohh akşam oldu ya da tatile girdik, doların yükselişi durdu” gibi bir sevinme türü yoktur!.. Pazar gecesi de aynen böyle oldu; Asya piyasalarının açılışıyla birlikte dolar yine şaha kalktı ve kısacık sürede 7.62 TL’ye sıçrayıverdi!.. Doğal olarak Euro 8 TL’yi, sterlin de 9 TL’yi geride bıraktı!..
Merkez Bankası’nın sahneye çıkması ve 10 maddelik önlem paketini açıklaması, bankaları biraz olsun rahatlatması ile birlikte sabah saatlerinden itibaren dolar 7 liranın altına geriledi. Bu yazının kaleme alındığı sıralarda 6.88 TL civarında oynaşıyordu!.. Euro da 8 TL’nin hemen altında kıpraşıp duruyordu…
Pekii, TL’nin dibin de dibine vurması, memleketin bir hafta içinde neredeyse yarı yarıya fakirleşmesi, kişi başına milli gelirin 6 bin dolar seviyesine gerilemesi, milletin belini kıracak zamların sıraya dizilmesi karşısında büyüklerimiz ne türden önlemler alıyor acaba?..
Valla, “Onların doları varsa bizim de Allah’ımız var..” cümlesi duygusal olarak insanın içini kabartan cinstendi ancak diğer taraftan da bazı münafıklar “Ne yani işimiz Allah’a mı kaldı?” türünden çıkışlar yapınca etkisiz kaldı ne yazık ki!..
Hazine’den, Maliye’den, kısacası ekonominin bilumum kısmından sorumlu bakanımız Berat Albayrak’ın, terini silmekten helak olarak verdiği müthiş “ekonomi dersi” de ilaç olmadı; o konuşurken 6.08 TL olan dolar, konuşma bittiğinde 6.38’di, iyi mi!.. Ancak iş dünyası gerçekten bayıldı konuşmaya, hele 600 milyonluk vergi borcu silinen bir işkadını “işte budur, müthiş bir konuşmaydı, rahatladık” bile dedi…
–Koca patron bilmeyecek de, biz mi bileceğiz yani?..
Krizi yüklenen millete öneri: “Ya sabır çekmek rahatlatır!”
Ancak dolar bir türlü rahatlamadı…
Bunun üzerine Saray ve iktidar cenahı ile yandaş medya “Yastık altındaki döviz, altın ne varsa bozdurun” kampanyasına girişti!.. Mesela büyük ekonomi dehası, dövizin 4 liraya koştuğu günlerde “Hiç merak etmeyin dolarda kalanlar büyük zarar edecek, TL’de kalın” şeklinde akıl veren Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut yine sahneye çıktı ve aynen şu yorumu yaptı:
–Dövizden TL’ye dönenler 1-4 yıl arası kazanç elde edecek!..
Milletin bir gün sonrasını bile göremediği, şirketlerin iflas sırasına girdiği bir dönemde gerçekten müthiş ve de uzun vadeli bir öngörü; ancak o 4 sene nasıl geçecek işte orası meçhul!.. Sabah Başyazarı Mehmet Barlas da gerekenlerin yapılacağını, zaten yapıldığını belirterek vatandaşa aynen şu öneride bulundu:
–Ya sabır, ya selamet demeniz rahatlatıcı olacaktır!..
Çok rahatlatıcı, bir o kadar da bilimsel bir öneri!.. Tabii bunlara ek olarak, 1 dolar yakan işadamları, bin dolar bozdurana Adana’da 3 gün bedava tatil öneren oteller de vardı… Bu zavallı süreçte daha orijinal buluşlara da rastlayacağımız kesin…
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya ise felaketin boyutundan ziyade kime yükleneceğini şu gerçekçi cümleyle açıkladı:
–Böyle durumlarda siyasilerin yüklerini millet alır!..
Atı alan Üsküdar’ı geçti!
İşte, dört yıl önce bunlar yaşanmıştı!
Peki ya sonra? Sonrası felakete doğru koşturulan 4 ağır yıl geçirdi bu millet. Gelinen noktada açlık ve yoksulluğun dibine vurdu…
Karşı çıkanlar hangi cenahtan, hangi meslekten olduğu filan da farketmiyordu; karşı çıkan, eleştiren herkes bu yıllar içinde hep “hain”, “dış güçlerin piyonu”, en hafifinden “düşman kampların adamı” olarak hedef gösterildi…
Ancak, iktidarın “cicim yılları” felaket üstüne kepazeliklerle geçti gitti! Artık “Fetret Devri’nin” sonuna gelindi… Demem o ki, bu çağrı artık işlemez! Çünkü sınırlar aşıldı, kemerlerdeki delikler çoğaldı, güven duygusu diye bir şey kalmadı ortada. Şayet Cumhurbaşkanı’nın bir zamanlar önce pek severek muhalefete karşı kullandığı deyişle anlatmaya çalışayım:
–Atı alan Üsküdar’ı geçti beyler!..
Bir uyarı da Millet İttifakı’na: Anketlere çok bel bağlamayın, milletle yüz yüze mitinglere, yapacaklarınızı anlaşılır şeklide açıklamaya devam… Daha kısa şekliyle anlatmaya çalışayım:
–Gevşemeyelim lütfen!
https://twitter.com/umit_zileli