EN BÜYÜK TÜRK BÜYÜKLERİ ADINA UTANMAK!..

Sizi bilmem ama benim utanma duygum epey gelişmiş zannımca…

Bırakın beni, başkaları adına utanç duyduğum, hicabımdan ağlamaklı olduğum durumları çok yaşarım mesela… Dahası da var; film izlerken bile utanç verici bir sahne olsa, ürperir, gözlerimi kapatır,  o sahneyi oynayan kişi için bile utanırım…

Böyle hassas olmanın, sürekli utanç dolu bir gündeme sahip, yalanın, dolanın, patavatsızlığın devamlı zirve yaptığı cennet vatanımda ne denli rahatsız edici bir durum olduğunu sanırım anlayabilirsiniz…

Mesela, çay diyarı Rize’yi sel felaketi sonrası ziyaret eden AKP’li Cumhurbaşkanı’nın kendisini dinleyenlere çay paketi atması çok üzmüş, utandırmıştı beni; “bu kadar da olmaz” demiştim…

Olurmuş meğer; büyük bir konvoyla, büyük bir yangın felaketi yaşayan, 37 mahallesi kül olan en az 5 kişinin yaşamını yitirdiği Marmaris’e giden Cumhurbaşkanı burada da felaketi yaşayan halka çay paketi yağdırdı, içim acıdı!

Türk Hava Kurumu üzerinden yapılan “Uçak var mı, yok mu?” tartışmasını izlerken ise yüzüm kızardı; THK’nın eski başkanı emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “2002’de kurumun 19 uçağı vardı” dediğinde yüreğimin kanadığını hissettim… Orman Genel Müdürlüğü’nün daha 20 gün önce 105 milyon liraya üç uçak kiraladığını öğrendiğimde ardından da bin 998 saat uçuş garantisi verildiği ortaya çıktığında öfkemden, Cumhurbaşkanlığına ait 13 uçaktan, Katar’dan “hediye edilmiş” olanı satılsa tam 77 yangın uçağı alınacağını Can Ataklı yazdığında da utancımdan ağlayacak hale geldim…

THK’nın başındaki eski AKP’li bakan kayyumun ülke cayır cayır yanarken düğüne gittiğini marifetmiş gibi, üstelik TV ekranından itiraf etmesine ise “yuh” çektim!

Bu yangınlar tesadüf mü?

Hangi utancımı anlatayım bilemiyorum ey okuyucu…

Manavgat’ta yitip giden canlara mı yanayım, Orman Bakanı sıfatlı zatın “envanterimizde uçak yok” açıklamasına mı dertleneyim, Dışişleri Bakanı sıfatlı muhteremin “milletimiz cömerttir, destek verir” sözlerine mi “Tanrı sizi bildiği gibi yapsın” diyeyim bilemedim, dostlar…

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, çaresizlikten kıvranarak bu ülkeyi yönettiğini sananlara şöyle yalvarıyordu:

Yanıyoruz, ormanda canlar yanıyor, Antalya’yı, Manavgatı kurtarın!

O bu şekilde haykırırken, soytarının biri ortaya çıkmış, insan aklıyla alay edercesine, “işiniz Allah’a kaldı” minvalinde utanıp sıkılmadan şu yalanı söylüyordu:

Hadisi şerifte yangın gördüğünüz zaman tekbir getirin. Zira tekbir geçekten onu söndürür buyuruyor!

Daha anlatacak, hayıflanacak çok şey var ancak kanımı donduran, “yok artık” dedirten çok tuhaf, bir o kadar da vahim bir tesadüfle bitireyim; 28 Haziran’da Turizmi Teşvik Kanunu’nda yapılan değişiklikle kıyılar ve ormanlardaki yapılaşma izni Turizm Bakanlığı’na bırakılmıştı… Bu değişiklikten yalnızca 10 gün sonra, özellikle sahil bölgelerinde art arda çıkan yangınlar üzerine “bu olanlar tesadüf mü” iddiaları birbirini izledi!

Şimdi tüm bu kepazelikleri vicdanınızda tartın sonrasında da Demirel’in şu ünlü vecizesini anımsayın lütfen:

Bunlara iki kaz bile teslim edilmez!..

Taliban’ın inancı ve Türkiye!..

AKP’li Cumhurbaşkanı, ABD Başkanı Biden’la NATO toplantısında görüştü……

Yanında, Malezya’ya büyükelçi yaptığı Merve Kavakçı’nın ABD vatandaşı kızı vardı tercüman olarak… O görüşmeden çıka çıka Kabil Havaalanı’nın Türk askeri tarafından korunması kararı çıktı!

Ne konuşuldu, ne alınıp, verildi bilmiyoruz… ABD başta olmak üzere, Almanya, İngiltere askerlerini Afganistan’dan çekerken Türkiye’nin hangi akla hizmet böylesine bir görevi üstlendiği tartışılırken, Cumhurbaşkanı bunun nedenini şu müthiş değerlendirmesiyle açıkladı: Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum!

Şahane değil mi! İnsanları diri diri yakan, boğazlayan, kadınlara en ufak insani muamele göstermeyen Ortaçağ kalıntısı şeriatçı kafa ile Türk milletinin inancı ters değilmiş. Büyük tepki çekti bu sözler doğal olarak. Eski Milli Savunma Bakanı Hikmet Sami Türk ise şu çok önemli soruyu sordu:

Türkiye’de şeriat devleti mi isteniyor?

Soru güzel de biraz geç sorulmuş gibi!.. Bence soru şöyle olmalıydı:

Şeriat tamam da hangi rengi hedefleniyor?!.

Türk, böyle bir şey düşünülüyorsa ne olacağını da söyledi:

Türk milleti, Atatürk’ün emaneti olan Cumhuriyet’e ve Anayasa’daki niteliklere sahip çıkmasını bilecektir!

Ekleme de benden:

Birlik olmayı başardığı takdirde evet, o zaman karşısında kimse duramaz!

https://twitter.com/umit_zileli