İŞTE MİLLETİN GÜCÜ BUDUR!..
Şu dünyada en korkulacak öfke, milletin öfkesidir…
Karşısında ne hükümetler, ne sultanlar, ne diktatörler ne tiranlar durabilir; tarih bunun binlerce onbinlerce örneği ile doludur…
Yurttaş olduğunun bilincinde, emeğinin değerinin farkında, birlik olmanın ayırdında olan milletler, eninde sonunda hakkını hukukunu korumasını bilir, bilmiştir, bilecektir…
Omuz omuza, her türlü adaletsizliğe, baskıya, emeğinin sömürülmesine karşı çıkan toplumlar, hak ettikleri yaşama, çocuklarının geleceğine sahip çıkmasını da beceren toplumlardır…
Geleceği yakalayabilen halklar, “seni sevmeyen ölsün” türünden, algılarla, emeğin hakkına yapılan “jestlerle” bayramdan bayrama ulufe dağıtır gibi dağıtılan, aslında tümü de bu milletin vergilerinden karşılanan yardımlarla yaşamaya çabalayan değil, anasının ak sütü gibi helal emeğini kimseye yedirmeyen, hakkını sonuna dek dişiyle tırnağı ile koruyan halklardır…
Pekii, ben bu girizgahı niçin yaptım? Önüme dün akşamüstü saatlerinde şahane bir örnek düştü de onun için!..
TBMM’den 5 Aralık’ta torbanın içine atılan bir madde geçmişti… 7 Aralık’ta onaylanmış yürürlüğe girmişti… Çalışmalar yıldırım hızıyla başlatıldı(yoksa önceden hazırlık mı yapılmıştı?) Toplumun epey geniş bir kesimine bir değil, iki değil, bir yığın tebligat gönderilmeye başlandı… Dün de yazmıştım; nerede, nasıl, kimler tarafından hazırlandığı bilinmeyen “değerlendirmelerle” halka salınan bir “Deli Dumrul vergisi” idi söz konusu olan:
-Değerli Konut Vergisi!..
Deniz gören ya da değerli araziler üzerinde yer alan ve değeri 5 milyon TL’nin üzerinde olan tüm konutlar binde 3 ile binde 10 arasında vergiye tabii tutuluyordu. Üstelik bir kereye mahsus da değil, her sene… Ve istenen vergiler değerine göre yüzbinlerce liradan milyonlara uzanıyordu!..
-Tepkiler çığ gibi patladı!..
Hükümet geri adım attı!..
Yandaş medyanın ısrarla “bu zenginlere vergi” algı metodu bir işe yaramamıştı!
Yaramamıştı çünkü o konutlar o insanların ezici çoğunluğuna babadan, dededen miras kalmıştı ve çoğunlukla orta sınıftan, memur maaşıyla geçinen insanlardı. Ayrıca zaten emlak vergisi de ödüyorlardı; bu yeni vergi on binlerce, yüzbinlerce insanın icraya düşmesine, evini barkını en ucuz tarafından “yamyamlara” kaptırmalarına neden olacaktı!
Yasanın çıkışından 3 hafta kadar sonra tepkiler öylesine yoğunlaştı ki, hükümet geri adım attı; Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “1 yıllık erteleme olabilir” dedi!
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın talimatıyla yasalaşan “Değerli Konut Vergisi”, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “yasanın bazı vatandaşlara haksızlık olduğu” gerekçesiyle ve yeniden düzenleme yapılması talimatıyla geri çekilmişti!. Tıpkı şu utanç verici “Termik santral bacaları” oyununda olduğu gibi!..
Eklenecek yeni kriterler nelermiş bir bakalım:
-Tek konutu olanlar vergi ödemeyecek… 5 milyon değerinde ev miras kalan kişinin aylık geliri bir memur maaşı kadarsa ve başka bir geliri yoksa bu vergiden muaf olacak… Değerli konutlara sahip kişiler gelirine göre vergi ödeyecek… Yasa muhalefet partilerinin de görüşü alınarak yeniden hazırlanacak…
Yukarıdaki girişi birkaç sözcükle tekrarlayayım:
-Birlikten kuvvet doğar; milletin gücünün önünde hiçbir güç duramaz!..
Deveye sormuşlar…
Şimdi sırada iktidar ve yandaşları dışında tüm kesimler tarafından “yıkım projesi” olarak nitelendirilen Kanal İstanbul Projesi var…
Önce şu 1565 sayfalık meşhur ÇED Raporu’na bir göz atalım… Mimar, mühendis filan değilim ancak böylesine devasa projeler gündeme geldiğinde ilk önceliğin ÇED Raporu olduğunu bilebilecek kadar aklım başımda!..
Burada ise tüm aşamalar geçilmiş, yer saptanmış, pek güzel çizgi filmi bile yapılmış, Saray, “ihale yakında” diye buyurmuş, bakan bey “yakında kazma vurulacak” diye neredeyse tarih vermiş, ÇED Raporu görücüye çıkarılıyor, yerseniz!..
Üstüne üstlük bir büyük devlet kurumun, Devlet Su İşleri(DSİ) ve İstanbul Havalimanı(İGA) verdikleri raporlarda bu projeye karşı çıkmış ancak her ikisi de sümenaltı edilmiş, iyi mi! E, tabii, pişmiş aşa soğuk su katmak olur mu hiç!.. Pekii bu 1565 sayfalık tuğla gibi ÇED Raporu’nu kim hazırlamış?..
-Ankara merkezli Çınar Mühendislik Müşavirlik A.Ş.
Önce şunu belirteyim; bu firmanın, bugüne dek kamu kurumlarından toplam 24 milyon liralık 42 ihale aldığı ortaya çıktı… Bitmedi; Çınar Mühendislik’in de sahibi olan Selahattin Hacıömeroğlu’nun, Biga Enerji Elektrik Üretim A.Ş’nin de Yönetim Kurulu Başkanı olduğu, ve kendi enerji santrali de dahil olmak üzere Yarımadada planlanan birçok santralin ÇED dosyasını da Çınar Mühendislik şirketinin hazırladığı öğrenildi; ne güzel değil mi, al gülüm, ver gülüm!..
Yine bitmedi; Selahattin Hacıömeroğlu BOTAŞ’taki yolsuzluk iddiaları üzerine açılan davada da tutuklu olarak yargılandıktan sonra serbest bırakıldı…
-Deveye sormuşlar “boynun neden eğri?”, “Nerem doğru ki” demiş!..
Bu özdeyiş, Kanal İstanbul Projesi’ne “cuk” oturuyor vallahi! Ama biliyorum ki hakkında büyük rant iddiaları dışında “ABD Projesi” iddiaları da ayyuka çıkan, “Boğazlardaki Türk egemenliğini bitirir” tehlikesi asker, diplomat herkes tarafından ifade edilen bu proje de bu milletin öfkesine yenik düşecektir…
-Halkın gücü işte budur!
https://twitter.com/umit_zileli