KAOS, ÇÖKÜŞ, KAÇIŞ!!!

Güvenlik, huzur, istikrar, demokrasi, adalet, insan hakları ve uygarlık...

Dün bu köşede; AKP tayfasının "dünya bizi kıskanıyor" iddiasının yolsuzluklar, mafya-siyaset çatışmaları, bitmeyen terör tehdidi, doğa katliamları, tarım ve ekonominin darbelenmesi nedeniyle nasıl ters yüz olduğuna dikkat çekerken, modern dünyanın diğer ülkelere bakış açısındaki (sosyal-siyasal-ekonomik) kriterleri de vurgulamak istemiştik... Peki, neydi o kriterleri etkileyen asıl unsurlar;

Önce El-Kaide'nin 11 Eylül 2001'den itibaren Amerika'dan başlayarak; daha sonra IŞİD'le birlikte dinci şiddetin Orta Doğu'da büyümesinin ardından, bombalı katliamların-silahlı saldırıların Avrupa ülkelerine kadar sıçraması modern dünyayı çok ürkmüştü...

Çünkü ABD ile birlikte tüm kıtalar, geri kalmış ülkelerde büyüyen terör ateşinin tüm dünyaya yayılacağından endişe etmişti...

Radikal dinci şiddetin dünyanın birçok ülkesinde terör yaratması Amerika'da, Avrupa'da Müslümanlar'a karşı öfkeyi de büyütmüş, hatta Yeni Zelanda'da olduğu gibi, bir alçak tetikçi camilere saldırarak masumları katletmiş ve Orta Doğu'yu kasıp kavuran mezhep kavgaları, Avrupa'da neredeyse din savaşlarını körüklemeye başlamıştı...

TERÖR, BUHRAN, ENDİŞE!..

Bölücülük-gericilik ve bundan kaynaklanan şiddeti dayatma politikaları nedeniyle 40 yıldır kan ve öfkenin girdabında çırpınan Türkiye; AKP'nin 2002'de iktidara gelmesiyle birlikte, laikliğe yönelik saldırıların yoğunlaşmasıyla da uygar dünyayı korkutmaya başlamıştı...

Neredeyse Orta Doğu'da tek laik devlet olan Türkiye'de, siyasal İslam'ın tarikat ve cemaatleri büyütmesi ve diğer yandan da radikal dinciliği tetiklemesi Anadolu'yu AB'ye entegre etmek için zaten bin dereden su getiren Avrupa'yı iyice ürkütürken, onlarca ülkede faaliyet gösteren Fethullahçılar'ın FETÖ'ya dönüşmesi de bardağı iyice taşırmıştı...

Irak, Suriye, Libya üzerinden Türkiye'yi etkileyen terör ve sığınmacı akınıyla birlikte, her türlü suç örgütünün Anadolu'ya göç etmesi de, Türkiye'de zaten büyük sorun olan tarikat-cemaat örgütlenmesini ve bölücü gerici-terörü palazlandırınca, dünya ülkelerinin Türkiye'ye bakışındaki karamsarlık iyice büyümüştü...

SUSURLUK'TAN BETER!..

Neredeyse dünyanın tüm ülkelerinde sağcı-solcu iktidarlar değişirken, insanlık farklı siyasal seçenekler üzerinden huzur ararken, Türkiye'de bir yandan özelleştirme yağması, diğer yandan yolsuzluklar, liyakatsızlığın bürokrasiyi beceriksizlere teslim etmesi, ekonomi ve tarımın çöküşü, "geçim sıkıntısı-zam-enflasyon-buhran" kıskacında sosyal patlamanın eşiğine gelinmesi de, hiç kuşkusuz terör ve sığınmacı kaosu nedeniyle Türkiye'den iyice ürken dış dünyaya biraz daha geri adım attırdı...

Hele de son günlerde Susurluk'u bile geride bırakan siyaset-mafya çatışmasının, faili meçhul siyasi cinayetlerin üzerindeki sis perdesini kalınlaştırması, uyuşturucuyla ilişkilendirilen siyasetçilerin üzerindeki gölgenin koyulaşması, tecavüz-haraç olayları ile ilgili iddiaların ortalığa saçılması, hiç kuşkusuz Türkiye'ye gelmek isteyen turistten yatırım yapmak isteyen yabancıya kadar her çevreyi biraz daha ürkütürken, AKP iktidarı hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyor...

Baksanıza; AKP, daha bir kaç ay önce "oyumuz yükselmiyor, hata bizde, iktidara hazır değiliz" diyen ana muhalefetin aylarca dile getirdiği "erken seçim" çağrısını, "2023 Haziranı'na kadar seçim yok" yanıtı ile bir kenara atarken, hem Türkiye'deki toplumsal karamsarlık, hem de dış dünyanın ülkemize bakış açısındaki ilgisizlik-duyarsızlık ne yazık ki büyümeye devam ediyor...

Peki Türkiye, mafya-siyaset kavgasının YouTube versiyonlarıyla oyalanırken, acaba ülkenin gidişatını olumsuz etkileyen, daha hangi vahametler yaşanıyor?..

650 MİLYAR DOLAR!..

AKP'liler ve yandaş medyaları istedikleri kadar "dünya bizi kıskanıyor" teranesiyle toplumu uyutmaya devam etsinler, bir yandan tarımda dışa bağımlılığın artması, diğer yandan yüzbinlerce iş yerinin, hatta fabrikanın kapanması, üstelik yabancı sermayenin yatırımdan ve borsadan çekilmesinin ardından dövizde çılgınlığı arttıran çok tehlikeli bir gidişat da kaosun büyüyeceği sinyalini veriyor...

Medyaya dün yansıyan aşağıdaki haber bu açıdan da çok vahim;

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün ABD'nin 20 önemli şirketinin yöneticileri ile internet üzerinden bir toplantı düzenledi. Bu sırada ABD'de gözden kaçan ama Türkiye için büyük önem taşıyan bir karar alındı. Kaliforniya Eyalet Senatosu, uzun yıllardır Türkiye'de bulunan ve toplam büyüklüğü 650 milyar dolar civarında olan Kaliforniya Kamu Çalışanları Emeklilik Sistemi (CalPERS) ve Kaliforniya Devlet Öğretmenleri Emekli Sistemi (CalSTRS) adlı fonların Türkiye'den çekilmesini oy birliğiyle onayladı.

Ermeni diasporası da sürekli bu fonlara yönelik kampanya yürütmüş, Türkiye'deki operasyonların geri çekilmesi konusunda baskı oluşturmuştu."

Evet; bu fonların Türkiye'den çekilmek istemesinin nedeni, yazının başından itibaren vurgulanan sosyal-siyasal-ekonomik alandaki erozyona da işaret ediyor...

Çünkü, "Yabancı kamu fonları, sadece fırsat sunan, kâr artıran ülkelerde yatırım yapmıyor, o ülkenin adaleti, sosyal yapısı, ülkedeki insanların eğitimi, huzuru, toplumun barışı gibi konuları da dikkate alıyor."

Yazının başında özetlenen sosyo-politik kaos ve Ermeniler'in baskısıyla 650 milyar dolarlık fona sahip kuruluşların Türkiye'den çekilmesi kararı yan yana geldiğinde, gelecek kaygısının iyice büyüyeceği anlaşılıyor... Velhasıl, Türkiye'yi çok zor günler bekliyor...

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac