KARANTİNALI KANAL İSTANBUL İHALESİ!..
Görüntü hem trajik, hem gülünçtü…
Trajikti, çünkü bomboş bir salonda, masa başında dört kişi, onlardan biraz uzakta ise bir kişi, dünyanın “incisi” olarak kabul edilen, neresinden baksanız 20 milyon civarında insanın yaşadığı, dev bir kentin, İstanbul’un kaderini çiziyordu…
Ağlatacak denli gülünçtü; çünkü o beş kişi de maskeli ve eldivenliydi; yalnız birinin eldiveni diğerlerinden farklı, sarı renkliydi… Nasıl anlatsam; bulaşık eldivenine benziyordu! İşte bu 5 kişi, karantina altına alınmış o salonda, bir başlarına, İstanbul’da yaşayan yurttaşların ezici çoğunluğunun, bilim insanlarının neredeyse tümünün, mimarların, mühendislerin, deprem uzmanlarının kesinlikle karşı çıktığı Kanal İstanbul projesine ilişkin ilk iki ihaleyi sessiz sedasız sonuçlandırdılar!..
İki ihale, Kanal İstanbul projesinin etki alanında kalan tarihi Odabaşı ve Dursunbey köprülerinin bulunduğu yerden sökülerek başka bir alanda tekrar inşa edilmesini kapsıyordu. Yangından mal kaçırırcasına, karantina altında yapılan ihaleye beş şirket katılmıştı; ancak önümdeki fotoğraftan anladığım kadarıyla bu şirketlerin temsilcileri de ihaleye katılamamıştı!..
İhaleye katılanlardan biri daha baştan elendi… Kalan dört şirketin isimlerini de paylaşayım: Mukarnas Mimarlık 500 bin TL, Hasan Fehmi Şahin 550 bin TL, Safir Jeoteknik 507 bin TL, Altıparmak Mimarlık ise 408 bin TL’lik tekliflerle ihaleye katıldılar. Bu şirketler kimlere aittir ortaya çıkar yarın öbür gün… İhale sonucunun tekliflerin incelenmesinden sonra açıklanacağı bildirildi vee…
–Karantina altında, maskeli beşlinin yaptığı ihale de orada noktalandı!..
“Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür!”
İnsanların “Evde kal” komutuna uymaya çabaladığı, virüs vakası sayısının ve ölümlerin akıl almaz bir hızla katlanarak arttığı bir ortamda, iktidarın böyle bir ihaleyi gerçekleştirmesi büyük tepki çekti doğal olarak; toplumun her kesiminden itirazlar yükseldi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu mesela benim duygularıma tam anlamıyla tercüman oldu ve şöyle dedi:
–İnanılır gibi değil; ama millet can derdindeyken, birilerinin bugün Kanal İstanbul derdinde olması akıl alır gibi değil!
Ulaştırma Bakanlığı, jet hızıyla yanıt verdi İmamoğlu’na:
–Türkiye Cumhuriyeti, salgın hastalık ile mücadele ederken, üretim ve yatırımları da yapabilecek güçtedir!
Üretim kısmı, ayrı bir yazı konusu, “hangi üretim?” sorusu çok önemli zira, ancak Ziraat Odaları’nın günlerdir adeta feryat halini alan uyarılarını hatırlatayım:
–2 milyon fide dikmek için 1 aylık bir süre kaldı; bu zamanı kullanamazsak ülke bu yılın sebze meyvesini unutsun!..
Gelelim yatırım ve güç konusuna… Önce, boy ölçüşmeyi pek sevdiğimiz bazı ülkelerle Türkiye’nin ayırdığı bütçeyi karşılaştıralım:
–ABD’nin virüs salgını için ayırdığı bütçe 2.2 Trilyon dolar… Almanya daha önceki gün Merkel’in ağzından açıkladı, 766 milyar euro, yani 830 milyar dolar… Merkel ayrıca, hiç kimsenin aç ve açıkta, işsiz kalmayacağını, devletin her türlü önlemi aldığını, alacağını da ekledi!.. İngiltere’nin ayırdığı bütçe ise 362 milyar sterlin yani yaklaşık 445 milyar dolar!
Fransa’dan İsveç’e, İtalya’dan Polonya’ya, kısacası irili ufaklı tüm ülkeler, bütçelerinden en az 50 ile 100 milyar dolar arası para ayırdıklarını ilan ettiler! Ayrıca işsizlik, yiyecek, barınma gibi konularda da net güvence verdiler.
Peki ya ülkemiz?
Türkiye, Cumhurbaşkanı’nın ağzından 19 maddelik, toplam 100 milyar TL tutarındaki 19 maddelik paketi 19 Mart’ta açıkladı; ne kadar ediyor? 15.3 milyar dolar! Ne vardı pakette?
–Yaşlılara kolonya-maske, ev alacak olanlara yüzde 10 peşinat indirimi!..
Haa bir de THY’ye yüzde 18’lik KDV oranı yüzde 1’e indirildi; hem evde kalıp hem uçağa nasıl binecektik o da ayrı konu tabii!
Başka? En düşük emekli maaşı bin 500 TL oldu. Başka? Yok! 100 milyarın geri kalanı, yanılmıyorsam yüzde 85’i şirketlere gitti!.. İşçiye, memura, emekçiye, emekliye, yani toplumun büyük çoğunluğuna vazgeçtim nakitten filan, iş güvencesi, fatura güvencesi verildi mi? Hayır! Korona sonrası ekonomi ile ilgili herhangi bir bilgimiz mevcut mu? Hayır!.. Üstelik, yukarıda anlattığım, iki köprünün Kanal İstanbul projesi çerçevesinde başka yere taşınması için 2020 bütçesinden ayrılan para ise 8 milyar TL.
İşte o zaman insan ister istemez “Nedir bu Kanal İstanbul acelesi?” diye düşünmeden edemiyor! Bilmediğimiz anlaşmalar, hiç bilgimiz olmayan “verilmiş sözler mi” var? On milyonlarca yoksul, milyonlarca işsizin bulunduğu bu ülkede bir yurttaş olarak Ulaştırma Bakanı sıfatlı muhterem zata sormak istiyorum: Hangi güçten söz ediyorsunuz?..
–Benim bildiğim güç “devletin yurttaşına sahip çıktığı” oran kadardır!..
https://twitter.com/umit_zileli