KENDİ KİRASINI BİLE ÖDEYEMEYEN İKTİDAR!..

Üzerinden tam bir ay geçti…

Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat Bey’in Instagram üzerinden “Allah sonumuzu hayretsin” cümlesiyle biten istifasından sözediyorum… Bu istifa 27 saat geçtikten sonra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan bir açıklamayla şöyle duyurulmuştu:

Sayın Berat Albayrak’ın “görevden af” talebi sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilmiştir.

Yani Damat Bey, istifa etmemiş, görevden affedilmişti! O günden bugüne Berat Bey’den “tık” yok, nerede olduğunu pek yakın çevresi dışında bilen de yok! Afiyette olduğunu ummaktan başkaca bir çare de yok!

Neyse, konumuz bu değil zaten; tam da o sıralarda AKP’li Cumhurbaşkanı, çeşitli toplantılarda “Türkiye’nin uçuşa geçtiğini, dünyanın bunu hayranlıkla seyrettiğini” belirterek şöyle diyordu:

Türkiye pik yapıyor, aşağıya doğru değil, yukarıya doğru pik yapıyor!..

İstifanın üzerinden geçen bir ay içinde nerye doğru “pik” yaptığımız olanca çıplaklığı ile ortaya çıktı; faizdeki inanılmaz artırım, yeni Hazine ve Maliye Bakanı sıfatlı muhteremin dış çevrelere, yani borç verecek olanlara şirin gözükebilmek adına yaptığı içler acısı açıklamalar ülkenin nasıl bir krizin içinde debelendiğini gayet net bir şekilde gösterdi!

Eylül ayında Türkiye’nin kredi notunu düşüren ve not görünümünü negatif olarak gösteren uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody’s, dün yaptığı açıklamada yeni alınan önlemlerin pozitif, ancak yetersiz olduğunu belirterek şu uyarıyı yaptı:

Politikalar uzun vadede devam ettirilmedikçe, bu oldukça belirsiz, yapısal değişim muhtemel değil!

Ne demek istiyor diye soracak olursanız, “sopanın ucunu gösteriyor” diyebilirim! Zaten bazı yazarlar IMF’den söz etmeye başladı bile. Kardeş gazetemiz SÖZCÜ’de Ege Cansen, dünkü “IMF’yi tekrar düşünmek” başlıklı yazısında “Hüner IMF’ye gitmemek değil, gitmeyecek hale gelmektir”  dedikten sonra yazısını şu uyarıyla bitirmişti:

Düşük faiz IMF’de bile olsa, git onunla borçlan!..

“Pik” yapan ekonomimizin sonunda geldiği nokta buydu işte!

Felaketler dizi dizi!

Bu kadarla kalsa yine iyi…

Daha ABD Senatosu’nun Türkiye’ye yaptırım kararı almasının yankısı bitmeden Avrupa Birliği(AB) Dışişleri Bakanları Konseyi’nden de Türkiye’ye yaptırım sinyali hem de güçlü biçimde verildi. Doğu Akdeniz bahanesiyle “Türkiye’nin beklentiye karşılık vermediği konusunda” görüş birliğine varıldı!

Ehh, bu durumda bir adım sonrasının ne olacağını bilmek için dışişleri bakanı olmaya gerek yok zannımca! Ancak AKP’li Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı sıfatlı muhterem hâlâ aynı nakaratı tekrarlıyor:

AB ile ilişkileri geliştirmek arzusundayız!

Demek ki “Eyy Avrupa” celallenmeleri de geride bırakıldı! Bunlar önümüzdeki kara bulutları gösteren örnekler. Ben size kara komedi tadında bir başka örnek vereyim. İktidar Partisi AKP’nin Genel Merkezi’nin son üç aydır İstanbul’daki ilçe binalarının kirasını ve çalışanların maaşını ödemediği ortaya çıktı, iyi mi!.

Hazineden 210 milyon liraya yakın yardım alan AKP, genel başkanın “ekonomimiz uçuyor” dediği günlerde de, bugün de kira ve maaşları ödemediği anlaşılıyor bu durumda!

Sol sitesinin haberine göre AKP’li bir yönetici iddiaları doğrulayarak, yaşanan sıkıntı nadeniyle mahalle irtibat bürolarının kapatılmaya başlandığını, Anadolu’dan da şikayetler aldıklarını söyledi!

Asıl traji-komik olan ise bina sahiplerinin ödenmeyen kiralar için partiye noter kanalıyla ihtar çekmeye hazırlandıkları iddiası!

İşte böyle, genel ekonomiden vazgeçtim, kendi ekonomisi bile iflas eşiğinde bir iktidar var karşınızda eyy millet!

Diyanet bütçesini beğenmemiş!

Diyanet İşleri Başkanlığı’na 2021 bütçesinde 2.9 milyar TL öngörüldü!

Birçok bakanlığı sollayan bu bütçe için Diyanet “kısıtlı” tanımlaması yaptı, yani neredeyse 3 milyarlık bütçeyi beğenmedi!..

Diyanet Müşaviri Ömer Aydın,”yıl sonu yaklaşırken her bütçe görüşmesinde Diyanet’e saldıran art niyetlilerden” söz ederek şu iddiada bulundu:

Tamamına yakını personel gideri harcamalarını içeren bütçe!

Gelin bu iddiaya iki haber ile yanıt verelim:

Cumhuriyet web sitesinde “Diyanet yerli ve milliyi unuttu” başlıklı haberinden: Diyanet’in, Elazığ’a 58.7 milyon TL’ye yaptırdığı Harput Külliyesi bahçesinde kullanılacak yüzlerce peyzaj bitki ve ağacı için “ithal şartı” koydurduğu ortaya çıktı! Şartnamede aynen şöyle denildi:

Kullanılan ürün yerli üretim parçaya sahip olmamalıdır!

Diyanet’in neleri ithal istediğinin de listesi var ama yerim dar! Bir örnek vereyim; teknik şartnamede “fotoselli kayar kapı” için mekanizmanın tamamının ithal ve Japon menşeli olması istenmiş!

Yine Cumhuriyet’te “Diyanet’ten peyzaja 2.7 milyon TL” başlıklı haber: Yurttaşlara “Ucuza meyve sebze almak için akşam saatlerini bekleyin” diyerek tasarruf önerisinde bulunan Diyanet, Denizli’de yapımı devam eden 40 milyon maliyetli Yüksek İhtisas Merkezi’nin pandemi sırasında ihalesi yapılan çevre düzenlemesi için 2 milyon 749 milyon liralık sözleşme imzaladı! İnşaatı devam eden merkezde 8 adet süit oda, Türk hamamı ve spor salonları da bulunuyor!

Diyanet’in parası kalmazsa her sefer olduğu gibi ek bütçe çıkarılır, hiç tasalanmasınlar, keyiflerine baksınlar!

https://twitter.com/umit_zileli