KEŞKE

Aslında şöyle bir geçmişe ve bu günümüze bakınca kendimize keşkelerle dolu nasıl bir dünya kurduğumuzu görmek mümkündür. Hayatımda hiç keşkem olmadı diyenlerin bile bir miktar masum keşkeleri olmuştur.

Yaşadığımız hayat bizleri elbette pek çok zorluklarla sınar. Hata yaparız, düşeriz, kalkarız pişmanlık duyarız, hayallerimizden vazgeçeriz ve ardından bir tek o kelimeye “keşke” ye sığınırız.

“Keşke“ artık sizi esir almış yaşamınızın bir parçasıdır”.

Hayatında keşkelere yer vermeyen, farkında olmadan yer verse de, hayallerinin peşinden koşmaktan vazgeçmeyen kararlı, azimli, cesur, güçlü karaktere sahip insanlarda vardır elbette. Lakin keşkeler insan doğasının gerçekleridir. Yaşamakta olduğumuz hayat, size her zaman olmasını istediğiniz koşulları sunmaz. İnsanoğlu doyumsuz bir varlıktır. Sahip olduklarıyla yetinmeyi bilmez. Hep daha fazlası olsun, hepsi benim olsun ister. Arabası vardır, başka bir araba görür keşke bu benim olsa der. Becerilerle donatılmış insan görür, keşke bende böyle olsam der. Âşık olur keşke o da bana aşık olsa der. Beğenmediği kötü huyları vardır, keşke kurtulabilsem der, İş kurar zarar eder, ya da ortak olur kazık yer keşke yapmasaydım der.

Ah keşke!

Vah keşkem!

Ömrünüz boyunca inci gibi dizi, dizi dizilmiş keşkelerin sonu gelmez.

Keşke dememek için ne yaptınız?

Dünya dev bir tiyatro ve insanlar o tiyatronun kadrolu oyuncuları olduğu sürece keşkeler öyle ya da böyle hep hayatımızda olacaktır. Fiziksel ve duygusal savaş verdiğimiz yaşamlarımızdan, galibiyetle çıkmak için keşkelerle hayatı kendimize zindan etmek yerine, minimuma indirip, iyi ki diyebildiklerimizle ve iyiliklerle yolumuza güçlü bir şekilde devam etmeliyiz. Unutulmamalı ki hepimiz yaşadığımız hayatın misafir savaşçılarıyız. İnsan olmanın onur ve erdemiyle iyiliklerimizi bulaştıralım. İyi kilerimizi arttırarak hayatlarımızı güzelleştirelim.

Hayal kırıklıklarının, pişmanlıkların, çaresizliklerin, hataların yaşamlarımızın birer keşkeler toplamı olduğunu unutmayalım. Hayatı zayıf, çelimsiz, sönük bir kelime olan keşkeye hapsederek ıskalamayalım.

Bu hayat senin, çaldırma!

Al onu!

Keşkelerle doldurduğumuz küçücük ömürlerimizi iyi kilerle değiştirmeye ne dersiniz?

Keşkesiz bir yaşamın kapılarını birlikte aralayalım mı?

O zaman kendimize yüksek sesle şunları söylemekle başlayalım;

Sus,

Düşün,

Keşkene bak.

Keşkelerin hataların olsun. Hatalarından ders çıkar. İyi ki yapmak için yaşa. Yaşam terazinde iyikilerin ağır gelsin. Kendi hayatının, güneşi sensin. Yaşamını aydınlığa sen kavuştur. Bırak keşkeler hayatında birer tecrübe olarak, ardında gölgen gibi kalsın. Önüne bak ve aydınlattığın yolda kendi aydınlığınla emin adımlarla yürü. Keşkesiz yollar senin iyikilerin ve iyiliklerinle dolsun.

Halk şairi Yunus Emre ne güzel söyler;

“Eğer ilerde bir gün keşke demek istemiyorsan, üç şeyi doğru seç: Eşini, işini, arkadaşını.”

Yaşarken doğru kararlar almak ve seçimlerimiz çok önemlidir. Seçimlerimiz geleceğimizi aydınlatan güneştir. Hayatımızı inşa ederken, dikkat edeceğimiz en önemli husustur. Zihnimizi şeytanın o en çok sevdiği kelime keşkelerden uzak tutmalı, elimizde onca fırsat varken, küçücük bir keşkeye mağlup olmamalıyız. Hayatın provası yoktur. Aynı yoldan tekrar yürümeyeceğimizi bilinmeli, yaşarken kıymetini bilmediğimiz bizi biz yapan değerler bir çırpıda bir kenara atılmamalıdır. Daha iyisi olsun diye bizi keşke çukuruna atacak kararlardan uzak durmalı, pişmanlıklara yenik düşülmemelidir.

Güvenli bir gelecek için keşkesiz iyilikler ve iyi kilerle şifalanmış pırıl pırıl bir hayat yolculuğu diliyorum.

Sevgiyle…