ANALİZ

Kime oy vereceğimi bilmiyorum kime vermeyeceğimi biliyorum

Milletin kafası karışık.

Aynı zamanda bir uyanış içinde.

Bu millet uzun yıllardır algı yöntemleri ile yönetildi.

Vatandaşın önemli bir kesiminde cehennemin kapısında olduğu halde sanki cennetteymiş algısı oluşturuldu.

Öyle ki ateşler içinde yandığı halde hala “Burası cennet, biz sınamadan geçiriliyoruz” diyenler bile çıktı.

Milyonlara kişi kandırıldığını, gerçek dışı algıların esiri olduğunu öğrenmek bile istemedi.

Bu çok doğal, kimse kandırıldığını kendine bile itiraf etmek istemez.

Ancak artık hava değişiyor.

İnsanlar uyanmaya başladı.

Düne kadar “Aman beni de dinliyorlardır” paranoyası içinde sesini çıkaramayan vatandaşlar şimdilerde sokak ortasında kameraların önünde “Konuşacağım be, ne yapacaklarsa yapsınlar, bir canımız kalmış” diye bağırabiliyor.

İktidar farkında değil mi bunların?

Elbette farkında.

Onlar da panik içindeler aslında.

Şu anda iktidarı tutan tek faktör, Tayyip Erdoğan’ın inatla hala aynı algı yöntemlerini uygulamaya devam etmesi.

Erdoğan da bunu sanıyorum durumun farkına varamadığı için yapıyor.

Gerçi aklı başında olan AKP’liler tehlikenin ne kadar büyük olduğunu elbette görüyor buna karşı kendi geleceklerini de kurtarmak için tek şansın Erdoğan’ın ayakta kalabilmesi olduğunu da biliyorlar.

Tabii durumdan panikleyip gözünü karartarak iktidarı uyarmak isteyenler de var. Örneğin bunlardan biri, “Merak etmeyin, millet 20 yıldır AK Parti ve Erdoğan’a oy veriyor. Gene verir. Yeter ki çıkıp sorunları ve çözümleri konuşun. Hiçbir ankette CHP’nin oyu bir gıdım artmıyor. Yani AK Parti’den şikayet edenler, blok olarak başka partiye geçmiyor” diye moral vermeye çalışmış.

Haklı olduğu nokta şu; Gerçekten AKP’de çok ciddi bir düşüş varken ana muhalefet partisinde büyük bir yükseliş yok.

Ancak başka bir gelişme var.

Bugüne kadar “Peki kime oy vereceğiz?” şaşkınlığı içinde olan pek çok kişiden artık şu sözü duyuyorum: “Kime oy vereceğimi bilmiyorum henüz ama kime kesinlikle vermeyeceğimi çok iyi biliyorum.”

Biri dedi ki; “Atatürk’e inanan, bıraktığı mirasa sahip çıkan, cumhuriyete saygı duyan birine oy vereceğim.”

Bir başkası; “Milletin ezici çoğunluğunun rahatsızlık duymayacağı tebessümü yüzünde hüznü içinde, bilgili, donanımlı, samimi birine oy vereceğim.”

Örneğin biri “Kazanacağına aklımın erdiği bir kimseye oy vereceğim” derken bir başkası ise “Hiçbir siyasi kesimle ağız dalaşına girmeyen ama kendisine söylenene de adam gibi cevap verebilen birini tercih edeceğim” diye konuşuyor.

Sonuçta şu artık açık biçimde görünüyor; “millet gidişin farkında ve gereğini yapacak.”

Gerisi yalan.

ÇOK GÜLDÜM

Gören de AKP’yi pek kibar sanacak

Kemal Kılıçdaroğlu, bütçe görüşmeleri sırasında Meclis kürsüsünde bir el hareketi yaptı.

“Şak” diye de ses çıktı.

Gerçi yaptığı bir eliyle diğer elinin üzerine vurmaktı ama görüntü malum “nasıl şey ettik” görünüşü gibiydi.

AKP ayağa kalktı.

Erdoğan’ın yardımcısı Fuat Oktay, “Milletin kürsüsünden hareket çekenlere, millet öyle bir hareket çeker ki ömür boyu kendinize gelemezsiniz” diye gürledi.

AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal; “Genel ahlak kurallarına aykırı bir şekilde davrandı. İç tüzük 160’a göre kaba ve yaralayıcı sözler yapmaktan kınanması gerekiyor” diyerek, Kılıçdaroğlu’nun ceza almasını istedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank; sosyal medya hesabından tepki göstererek, “Gazi Meclis’te, 85 milyonun huzurunda bir tek küfürlü el hareketi yapmadığın kalmıştı. Ayıptır!” dedi.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Yaşı 72! En büyük 2. partinin genel başkanı! Kaset kumpasıyla da olsa Atatürk’ün oturduğu koltukta! Yaptığı hareket bu! Kendisi adına utanmaktan biz yorulduk. Diyecek lafımız yok!” ifadesini kullandı.

Bunlara gülmemek elde mi?

Hiç bilmeyen de zanneder ki AKP ve genel başkanı son derece kibardır, hoşgörülüdür, asla kaba tabir kullanmaz, siyaseti hep seviyeli yapar.

AKP’nin yarattığı algı ile muhalefetin iktidara ve Erdoğan’a hatta ailesine sürekli küfür etiğini zannedenler için sadece AKP genel başkanının çeşitli konuşmalarda muhalefet için kullandığı kelimelerden bir kaçını yazayım;

“Siyasi sapık, rezil, utanmaz, arlanmaz, ahlaksız, seviyesiz, terörist, FETÖ’cü, PKK destekçisi, cibilliyetsiz, terbiyesiz, mezhebi geniş, namus ve şeref fukarası, yüz karası, yüzsüz, pişmiş kelle, namert, fitneci, onursuz, adam değil…”

KOMİK

Madem doların yükselişi psikolojik zamların hepsini geri aldırın

Ekonominin kötü gidişi bir yandan, iktidardaki oy kaybı bir yandan koalisyon ortaklarını fena halde panikletiyor.

Panik içinde olunca saçma sapan konuşmalar da artıyor.

Örneğin MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, bütçe görüşmeleri sırasında paramızın yabancı paralar karşısında hızla değer yitirmesini kimsenin aklına gelmeyecek şekilde anlatmış.

 “Sadece dolar kuru ve faiz üzerinden değerlendirmeler yaparak ekonominin battığını iddia etmek yalandır, kara propagandadır” demiş ve devam etmiş:

“Doların yükselmesi tamamen psikolojik algı operasyonları neticesinde oluşmuştur. Bazı odaklar döviz kurundaki ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan suni dalgalanmaları istismar etmektedirler, adeta zil takıp oynamaktadır. Zil takıp oynayanlar, dış güçlerin uzantısı iç güçlerdir. Bu odaklar kur faiz fiyatları genel düzeyindeki dengesizlikler üzerinden manipülasyon üreterek vatandaşlarımızı karamsarlığa umutsuzluğa ve sokakların kör karanlığına çekmeye çalışmaktadır.”

Böyle bir dünyada yaşamak çok güzeldir herhalde, keşke bütün millet bu kadar rahat olabilse, hiç sorun kalmaz.

Ancak bu milletvekiline bir çağrıda bulunmak isterim:

“Madem dolardaki yükseliş psikolojik, o halde iğneden ipliğe yapılan tüm zamlar da psikolojiktir. İktidarsanız, bu psikolojik algıyı bozun hem doların fiyatını hem de yapılan bütün zamları eski haline getiri. Bu sizin için zor olmaz. Her şey bir kişinin emriyle oluyor artık. Söyleyin versin bir emir hepimiz kurtulalım.”

BUNU YAZMAK GEREK

AKP’nin artık hiçbir şeye tahammülü yok, iyice daraldılar

Önceki gece Altın Kelebek ödül töreni yapılmış.

47 yıl önce başlamıştı bu ödüllerin verilmesine.

İlk yıllarında gayet iyiydi, özellikle halk jürisi sonuçlarda çok etkili oluyordu.

Sonra televizyonların çoğalması ile ödüller “belli amaçlarla” verilmeye başlandı.

AKP döneminde, her şeyde olduğu gibi burada da yozlaşmanın dibine kadar inildi.

Artık Altın Kelebek, saray medyasının arasında paylaştırılan ödüllere dönüştürüldü.

Son törende yaşanan bir olay var.

En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Çağlar Ertuğrul, konuşması sırasında bir anda arkasını kontrol etmek için dönerek Altın Portakal’daki Nihal Yalçın ve Tamer Karadağlı arasında yaşanan olaya göndermede bulunmuş.

Teşkilat adlı MİT’in yaptırdığı dizinin başrolünü oynayan Çağlar Ertuğrul, “Birisi mimik yapıyor sandım arkamda” deyince sunucu Cem Davran “Bu o törenlerden değil, bak ne güzel kenarda duruyor” cevabını vermiş.

AKP’liler bu espriye çok öfkelenmişler.

Anında Twitter’da ‘Teşkilat izlemiyoruz’ etiketi yayılmış.

Rezalete bakar mısınız?

AKP’lilerin dengesi iyice bozuluyor artık, bir dizi oyuncusunun esprisinin bile Erdoğan’a zarar vereceğini düşünerek diziyi karalamaktan çekinmiyorlar.

Oysa o dizi MİT’in Erdoğan’ı yüceltmek için çok büyük paralar harcayarak çektirdiği dizi.

Trollerin belli ki pek aklı yok, bunun farkında bile değiller.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Az daha bu fotoğraf tekrar çekiliyordu

Sağdaki ismi tanıyorsunuz.

Soldakini ise ilk bakışta belki tanıyamayabilirsiniz.

O kişi Prens Salman.

Suudi Arabistan’ın veliaht prensi.

Şu tesadüfe bakın; Erdoğan Katar’da, aynı sırada Suudi Prens de 4 günlük bir körfez gezisine çıktı ve Katar’a da gidiyor.

Katar medyasındaki haberlere göre, Erdoğan burada Prens Salman’la karşılaşacaktı ve bir görüşme yapacaklardı.

Hazır Katar’a gitmişken bir Suudi Prens’le görüşüp oradan da biraz para almak mümkün olabilirdi.

Ancak bu görüşme suya düşmüş.

Resmi açıklamaya göre Erdoğan’la Salman’ın programları uyuşmamış.

İşin gerçeğini ise bilmiyoruz.

Artık Suudi Prens mi “Ne görüşeceğim şimdi burada, çok istiyorsa Suudi Arabistan’a gelsin” dedi yoksa Erdoğan, “Bunca laf ettik adama. Muhalefetin diline düşmeyelim, Katar’dan para ile döndükten sonra millet yumuşar Suudi işini de ondan sonra hallederim” mi dedi bilmiyoruz şu anda.

Ancak daha üç gün önce sizlere bu köşede “Birleşik Arap Emirlikleri bitti sırada Suudi Arabistan ve Mısır var” diye yazmıştım.

Amerika Başkanı Biden, “Bölgede sorun istemiyorum, İsrail’le de Birleşik Arap Emirlikleri’yle de Mısır’la da Suudi Arabistan’la da aranızı düzeltin” baskısı yapmıştı.

Eee Amerika söyleyince, tabii bir de para lazım olunca, birine “Siz şerefsizsiniz” ötekine “Sen katilsin” sözleri de yutuluverir bir anda.

https://twitter.com/can_atakli_