KOCA BİR MİLLET BOĞULUYOR!...

Bir kaç gün önce... BBC Türkçe yayınında başları örtülü, gözleri yaşlı iki kadın uzatılan mikrofonlara konuşuyordu. Söyledikleri, o ana kadar yüzlerce defa dile getirilen bir iddianın, bu kez bizzat madenci eşleri tarafından doğrulanmasından başka bir şey değildi:

-AKP işten atma tehdidiyle oy topladı!..

Bu görüntülerle birlikte yanaşma medya çıldırdı... Önce BBC Türkçe muhabiri Rengin Arslan çarmıha gerildi; akıl almaz suçlamalar art arda dizildi, yalan haber yapmakla suçlandı. Videodaki kadınların başlarına örtü taktırarak ölen madencilerin eşleri olarak lanse etmekle suçlandı... Bu da kesmedi yanaşmaları, aslında o kadınların “Gezi kalkışmasında” fotoğrafları olduğunu bile yazdılar, yazabildiler...

Peki, hangi kaynaktan edinmişlerdi bu müthiş(!) bilgileri dersiniz?.. Twitter’da yuvalanmış AKP trollerinden!.. Hani yazılan haberlere, mesajlara anında ağız dolusu küfür, hakaret ve akla ziyan karşı haberlerle yanıt vermekle görevli tosuncuklardan!..

BBC Türkçe, muhabirinin arkasında durdu, yapılan aşağılık saldırıları kınadı ve haberin ve kadının kimliğinin doğrulandığını duyurdu... Buraya kadar yaşananlar aslında her gün defalarca tanık olduğumuz sıradan yanaşma hezeyanıydı...

-Fıtratlarında bu vardı, ne yapacaksınız?..

Gazeteciyi hedef gösterdi

Tabii, Başbakan faktörünü unutursanız!..

Zaten işaret fişeğini de o atmış, haberde konuşan iki kadının “figüran” olduğunu söylemiş, topu yanaşmalara ortalamıştı. Onlar görevlerini yapıp olayı iyice köpürttükten sonra, başbakan sıfatlı muhterem, önceki gün grup toplantısında aldı sazı eline ve izlerken utanç duyduğum şu sözlerle saldırdı o gazeteciye ve madenci eşlerine:

-Bazı Türk muhabirleri de meslek şereflerini bir kenara bıraktı. İşte son olarak uluslararası medya kuruluşunun muhabiri olan Türk gazetecinin, iki kadını figüran olarak kullandığını, yalan haber yaparak bütün dünyaya servis ettiğini gördük. Aslında bu kadınlar başı açık. İkisinin de başları örtük. Üstü Şişhane, altı kaval, sırıtıyor...

Bu kadar! Başbakan’ın sözlerindeki cümle düşüklüklerini bir tarafa bırakırsak, her zamanki “zarif” konuşmalardan biri işte... İki cümlede bir gazeteciyi hedef göstermek, iki madenci eşini “figüran” sıfatıyla aşağılamak...

-Doğal Başbakan konuşması!..

Madenci eşinin gerçeği

Ancak, Allah’ın sopası yok işte!..

Bütün bu suçlamalar, aşağılamalar, hedef göstermelerden sonra, Seda Sümer’in konuşmasını nereye koyacaklar?.. Onu nasıl suçlayacak, “figüran” mertebesine taşıyacaklar?.. Yanaşma zihniyet bu kadını hangi gerekçeyle mahkum edecek?..

-Seda Sümer kim mi?..

Bir madenci eşi. Üstelik eşini Soma katliamına kurban vermiş bir madenci eşi!.. Önceki gün, Başbakan’ın kürsüden “figüranlar” diye köpürdüğü sıralarda Seda Sümer, Soma Kaymakamlığı’nın önünde haykırıyordu... “Bu bir cinayet” diyordu... “Biz zengin olacağız şimdi, aç kalmayacağız... Türk Milleti, bizim borcumuz ödeniyor bugün, duyun... Devletimiz sağ olsun, benim çocuklarımın karnı doyacak bugün. Benim eşim zaten getiriyordu o makarnayı” diye ağlıyordu. Ve o yiğit kadın, etrafındaki medya mensuplarına “Çekin, çocuklarımı bırakıp geldim çekin, çocuklarımız, eşlerimiz öldüğü için okutulacak. Satılıksanız bunları yayınlamazsınız” diye bağırıyordu...

Bugün baktım Başbakan cenahında tıs yok!.. Seda Sümer zaten hiç yok!.. Nasıl bağlayacaklarını, nasıl suçlayacaklarını araştırıyorlardır herhalde...

Yanıt bekleyen soru

Bir yalan, zorbalık ve ölümüne baskı imparatorluğunda insanlar kavruluyor... Ölenlerin yasını bile tutamıyor... Koca bir millet, haysiyetsizliğin, hırsızlığın, talanın çukurunda nefes alamıyor, boğuluyor... Tarih babanın defterinde “bir virgül” bile olamayacak küçücük efendilerin boyunduruğunda bir ülke can çekişiyor... Gezi direnişinin birinci yıldönümündeyiz. Bu ülkenin aydınlık yurtsever insanlarının, bir soruya ciddi biçimde düşünerek yanıt vermeleri gerekiyor, tam da cumhurbaşkanlığı seçiminin eşiğinde:

-Bu zulüm nereye kadar???




https://twitter.com/umit_zileli