KORONA GÜNLERİNDE İBAN!..

Kabine toplantısı beş saat sürmüştü…

Toplantının ardından AKP’li Cumhurbaşkanı “Ulusa Sesleniş” konuşması yapacaktı… Toplantı böylesine uzun sürdüğüne göre demek ki önemli açıklamalar yapacaktı… Herkes merakla, heyecanla bekliyordu; acaba sokağa çıkma yasağı mı geliyordu, yoksa dargelirli yurttaşlar için yeni bir paket mi vardı?

Öyle ya, Cumhurbaşkanı’nın hep “Eyy” diye çıkıştığı ülkeler yüz milyarlarca dolarlık paketler açıklamıştı, bizimkilerin “Dünyanın 17’nci büyük ekonomisi” olduğunu gururla ve de defalarca ilan ettiği Türkiye herhalde geride kalacak değildi…

Acaba paketin boyutu ne olacaktı?..

Toplantı bitti, Cumhurbaşkanı halkın önüne çıktı, önce her zamanki gibi ülkemizin ne kadar büyük, önemli bir ülke olduğunu, ekonomimizin gün be gün nasıl da iyiye doğru gittiğini anlattı… Ardından milletten “dua ve sabır” isteğini yineledi… Son olarak da büyük ve asil Türk milletine büyük bir “bağış kampanyası” başlattıklarını anlatarak, para istedi, iyi mi! Kampanyanın adı bile bir başka güzeldi:

Biz Bize Yeteriz Türkiyem!

İBAN numarası vermeyi de ihmal etmedi tabii… Böylece, dünya devletleri halkını korumak için trilyonlara dayanan dev bütçeler açıklarken, halkının hesabına para yatırmak için İBAN isterken, Cumhurbaşkanı’nın İBAN ile bağış kampanyası başlattığı ülke olarak tarihe geçtik! Haa, bağış toplayan Irak, Senegal gibi birkaç ülke var tabii, ama böyle “vergi” benzeri bağış kampanyası zannımca tarihte ilk!

Yine dünyayı kendimize hayran bıraktık vallahi!..

Emir-komuta ile bağış kampanyası!..

Niçin “vergi benzeri bağış” dedim peki?..

Görüntü aynen onu çağrıştırıyor da onun için tabii! Belgeli cinsinden örnek vereyim; mesela Yargıtay Başkanlığı, Cumhurbaşkanı’nın kampanya açıklamasının hemen ardından ayrı bir hesap açarak para toplayacaklarını duyurdu!

Başkan Mehmet Akarca imzalı yazıda, yargıtay başkanları, üyeleri veYargıtay Cumhuriyet Savcıları ile personele bağış limiti bile konuldu! Akarca’nın “ricası” aynen şöyle:

İlgili kampanya gönüllülük esaslı olmak üzere, toplanan miktar süre sonunda kampanya hesabına aktarılacaktır. Sayın Başkanlarımız, Üyelerimiz, Onursal Başkan ve Üyelerimiz, Cumhuriyet Savcılarımız, Tetkik hakimlerimiz için alt sınır 1000 TL’den, personelimiz için 100 TL’den az olmamak üzere ilan edilen hesap numarasına 20 Nisan 2020 tarihine kadar yardımda bulunulması hususu saygıyla duyurulur.

Gönüllülük esaslı, alt sınırı belirlenmiş bağışı da ilk defa duydum vallahi! Saygıyla duyurulan bu kampanyaya katılmayan olur mu dersiniz?

Hiç ihtimal vermediğimi saygıyla duyururum!..

Milli Eğitim il müdürlüklerine, oradan okullara, okul müdürlerinden de öğretmenlere “gönüllülük esasına” göre bağış kampanyasına “saygıyla duyurulan” davetler de belgesiyle yağıyor sosyal medyaya, haber namusuna sahip  gazetelere ve de yazarlara… Yetmediyse bir örnek daha vereyim:

Vakıflar Genel Müdürlüğü, acilen tüm vakıflara bir yazı gönderdi; Genel Müdür Burhan Ersoy vakıflara şöyle seslendi:

Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak söz konusu kampanyaya tüm çalışanlarınız ve paydaşlarınızla destek olunması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Milli Dayanışma Kampanyası’nın personelinize, yeni vakıflar, mülhak vakıfları, esnaf vakıfları ile vakıf dost ve bağışçılarına duyurulmasını ve gerekli desteğin verilmesini önemle rica ederim.

Tabii ki, milli içerikli bir bağış kampanyasına bu millet canla başla katılır, katılmıştır ve katılacaktır, ancak şu “önemle rica ederim”, “saygıyla duyurulur” şeklindeki “zorunlu bağış” hissiyatı veren sözcüklere takılmamak da mümkün değil yani!

Vergiden düşecek garibana binecek iddiası!

Gelelim işin “cingözlük içeren” diğer iki boyutuna…

Öncelikle, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın kampanyayı duyurmasının ardından İçişleri Bakanlığı acilen ve de özellikle CHP’li belediyelerin bağış kampanyalarına yasak getirdi ve hesaplarının bloke edilmesini sağladı…

Halbuki o paralar yerel yönetimler tarafından ihtiyaç sahiplerine en kısa yoldan “ayni” ve “nakdi” yardım olarak ulaşıyordu, ulaşacaktı! Ayrıca belediyelerin afet, felaket durumlarında bağış toplayabileceği zaten yasada vardı; yine ayrıca belediyelerin yardım kampanyası düzenlenmesinde ne sakınca vardı?..

İktidarın, “Bunlar çok başarılı gidiyor, durum fena, engelleyelim” diye düşünüp harekete geçtiğine dair iddialar havada uçuşuyor; böyle bir durumda “siyaset” adı altında böyle çirkin şeyler yapılacağına inanmak istemiyorum!..

İkinci boyut ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açıklandı; biliyorsunuz Cumhurbaşkanı’nın kampanya açıklamasıyla birlikte anlı şanlı birçok isim hemen bol sıfırlı bağışlar yapmaya başladılar. Aralarında iktidara pek yakın ihaleciler, inşaatçılar, Kılıçdaroğlu’nun “5’li Çete” olarak tanımladığı ihale baronları da  isimlerini açıklayarak katıldılar. Vergi şampiyonu listelerinde adlarını büyüteçle arasak da bulamayacağımız pek çok isim bağış listesinde yerini aldı.

İşte Kılıçdaroğlu, bu gibilerini işaret ederek aynen şöyle dedi:

Kurumlar ve şahıslar tarafından yapılacak bağışların tamamı hem de geriye dönük olarak vergiden düşecek. Böylece fatura yine garibana çıkacak!

Peki nereden biliyor Kılıçdaroğlu böyle olacağını? Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesi 10 Eylül 2014 tarihinde değiştirilmiş de oradan biliyor! Değişen o maddede aynen Kılıçdaroğlu’nun iddiası yazıyor nal gibi!..

Yurttaş heyecanlanmasın; bu madde yalnızca şirketleri ve sahiplerini ilgilendiriyor…

Ah yurttaşım, vah yurttaşım; alırken de verirken de kazıklanan yurttaşım!..

https://twitter.com/umit_zileli