KUTUPLAŞTIRILAN ÜLKEMİZDEN EKONOMİK MANZARALAR…
Yeni bir yıl başlarken biraz kes yapıştır yapmalı, biraz geçmişle gelecek arasına köprüler kurarak muhasebeye girişmeli, biraz da bazıları gerçeklerin dese de, hayallerin yaşlanmadığını savunmalı!
Evet, eski yılı devirdik, her şeye rağmen umut besleyerek yeni yıla girdik. Bugün zirve yaptığımız bazı konuları, kadın cinayetlerini, taciz haberlerini, doğa cinayetlerini, diyanetin boşanmalara getirdiği pratik (!) teknolojik çözümü, ömrümüzden ömür çalan trafik sorununu, ömrümüzü kısaltan hayat pahalılığı ve işsizliği, yakıcı sorunlara rağmen yüzde 11 büyümemizi, Avrupa’nın kıskançlıktan çatlamasını anlatmayacağım! Zaten biliyorsunuz…
Ülke büyürken işsizliğin neden arttığını, asgari ücretin neden istenen düzeye gelmediğini, kahveleri dolduran genç işsizler ordusunun neden azalmadığını, sorunlar katlanırken sorumluların Afrika turlarını da dile getirmeyeceğim! Zaten görüyorsunuz…
Dünyadaki her 8 zeytin ağacından birinin Türkiye’de olduğunu, 2002 yılında 50 bin ton siyah zeytin ihracatı yaparken, bugün ithalat noktasına nasıl geldiğimizi, İtalya’nın bizden aldığı zeytinyağını paketleyip kendi adıyla dünya nasıl sattığını da yazmayacağım. Zaten okuyorsunuz…
Ancak sofralarımızın başköşesini işgal eden temel gıda maddelerimizin başını gelenleri (getirilenleri mi demeliydim?) yazmadan geçemeyeceğim. İktidarın altını çizerek ve gözümüze sokarak anlattığı büyümeye sözümüz yok da! Biz niye kuru fasulyeden ayçiçeğine, nohuttan salatalığa, nardan kuru soğana, samandan elmaya, kırmızıbiberden kabağa, havuçtan yulafa, kavundan karpuza, bezelyeden kerevize, patatesten cevize, domatesten samana kadar dışa bağımlı hale geldik?
Çin’den Mısır’a, Peru’dan Arjantin’e, Meksika’dan Hindistan’a, Rusya’dan Gürcistan’a, İtalya’dan Şili’ye, ABD’Den Fransa’ya, İran’dan İspanya’ya, Macaristan’dan Almanya’ya, Hollanda’dan Romanya’ya biz neden kendi ürettiklerimizi artık adı geçen ülkelerden alır olduk? Kendi kendine yeten bir ülke iken neden ithalat cenneti olduk? Madem büyüme yüzde 11, biz niye durmadan küçülüyoruz? Biz büyüdükçe Pazar niye daralıyor? Madem büyüyoruz ithalat neden her kalemde artıyor? Asgari ücret yerinde sayıyor?
“Yeni Türkiye!” diyenlerle geçirdiğimiz her yıla, yürüdüğümüz her yola derin izler ve acılar bırakıldığı kesin de anlaşılmayan nokta şu! Madem sayelerinde “Güçlü ve güvenilir Türkiye” olduk. Kendilerinden kuru soğan aldığımız İran hükümeti neden gerekli olmadığı takdirde yurttaşlarından Türkiye’ye seyahat etmemelerini talep ediyor! Ülkemize gelecek olan yurttaşlarını neden güvenlik konusunda uyarıyor?
Ben sorunun yanıtını sayıları sır olan danışman ordusuna havale ediyor, anlı şanlı ekonomi kurmaylarına bırakıyor, AKP’nin tarım ve hayvancılık bakanına mikrofonu uzatıyor ve aradan çekiliyorum! Kuşkusuz ki kamuoyunu aydınlatacak sözleri vardır ve olmalıdır…