SEÇİMLER ve EĞİTİM
Hem cumhurbaşkanlığı hem seçim çalışmasında kendi cumhurbaşkanı adaylarını destekleyenler müfredat ve ders kitaplarındaki Atatürk, millet, cumhuriyet, insanlık onuruna aykırı noktalara karşı şu cümleleri söylemelidir:
1) Şeriatı tüm boyutlarıyla bilen ve savunanların haricinde toplumumuzun % 95’ini kazanabileceğimiz bir durum ortaya çıkmıştır. Çünkü erkeğin çok eşli olmasını, “boş ol” denerek hakim önüne çıkmadan erkeğin karısını boşamasını, dul kalan kız çocuk sahibi kadının, yeni eşiyle zifaf yaşamadıysa kızını yeni eşinin nikahlayabileceğini, dinden çıkanın öldürülebileceğini, hırsızın el-ayaklarının çapraz kesileceğini neredeyse hiçbir insana anlatamazsınız. Şeriatçı bile bunları kabul etmez. Bu kadar kadın onuruna, insanın yaşama hakkına müdahale eden ifadeler sindirilmez. “Ama dinde varmış” diye yanıt verecek olanlara “peki sen normal görüyor musun” diye sorduğumuzda büyük çoğunlukla “hayır” yanıtı alacağız. Kendi safımıza çekemesek de tarafsızlaştıracağız.
2) Suriye’de ABD ve piyonları PKK, ciğer yiyen örgütlere karşı “millet olarak varlığımızı sürdürme”, “huzur ve birlik içinde yaşama” amaçları üzerinden milletimiz ikna edilebilir. Milletimize, kadını ağılayan, insanlık onuruna aykırı, evliliği, avret yerini mezhebe düzenleyen ifadelerin milleti böldüğünü, bölünen milletle düşmanlarımıza karşı yurdumuzu savunamayacağımızı söyleyelim.
3) “Kişisel (münferit)” diye sunulan konuları ders kitaplarına dayandırarak milyonlarca öğrencinin IŞİD yöntemleriyle yetiştirildiğini ve bunun resmi olduğunu anlatabileceğiz. Örneğin “boş ol” sözüyle karısını boşayan adamın, 2 kadınla evlenmek isteyenin, şortlu kadına saldırının hiç de kişisel mesele olmadığını, ders kitaplarındaki ifadelerin buna yol verdiğini daha rahat anlatacağız.
Laik Cumhuriyet’i kararlıkla savunanlara karşısında yer aldığı konumdan uzaklaştıracağız. Bu bakımdan müfredatlar iktidara yürümenin fırsatıdır.
Çeşitli toplumsal kesimlere ve bu kesimin örgütlerine kendi hassasiyetleri üzerinden ikna edebileceğimiz durum ortaya çıktı. Bu kesimlere şöyle yaklaşalım:
Muhafazakarına;
Algıladığınız din bu mu? Kadının aşağılanmasına içiniz elveriyor mu, dinden çıktı diye can ve mal güvenliğine zarar verilebilir mi? diye sorunca % 98’i “hayır” diyecektir.
Ülkücüsüne;
“Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi, Atatürk’ün kazanımları ve ilkeleri kaldırılıyor, Atatürk darbeci gösteriliyor” dediğimizde önemseyecekler. Milleti dinsel, mezhepsel temelde bölüyorlar. Kızların nasıl evleneceğine, avret yerlerinin nereler olduğuna dair mezheplere göre değişen yanıtlar var ders kitaplarında. “Milleti böldürmemek için beraber karşı çıkalım” diyelim.
Laikliği önemseyenlere;
Laiklik ahlaki yozlaşma, Batının inanç problemi, Allah’ı inkar eden akımlar arasında gösteriliyor.
Nelere dikkat edelim?
Yalnız bazı noktalara dikkat edilmelidir. Laiklik, üzerinde tanım birliği yapılamayan bir kavramdır. Kimine göre din düşmanlığı kimine göre dinin özgürce yaşamasının garantisidir. Bu iki uç arasında yüzlerce tanım yapılmaktadır. Bu sebeple “laik eğitim yok ediliyor” demek, hem kafa karışıklığını gidermiyor hem de milletimizi kazanmada ve meseleyi net ortaya koymada yeterli değil. Müfredatlar ve ders kitapları milleti, milli devleti parçalayan, Cumhuriyet’e, Atatürk’e, laikliğe, kadına, insan onuruna düşmandır. Zaten laiklik diğer kavramların da temelidir. Dolayısıyla laiklik, tek başına kavram olmaktan ziyade millet, milli devlet, Cumhuriyet, Atatürk, kadın, insan onuru, vb bağı kurularak, bunarla temel oluşturduğu, laiklik olmazsa bunların da yok olacağı belirtilerek açıklanmalıdır. Eğitim yerli ve milli olmaktan çıkarıldı, gayrimilli hale getirildi.
NOT: Çevrenize müfredat ve ders kitaplarındaki milli devlet, insanlık onuru, kadın ve Atatürk karşıtlığına dair örnekleri “Gayrimilli Eğitim” kitabımdan anlatabilirsiniz.
Tarihçi-Yazar Mustafa Solak
https://twitter.com/karahuseyinler