SINIR SAVAŞINDAKİ KANLI KUŞKU!..

Türkiye sınırındaki Tel Abyad’ın kısa süre içinde IŞİD’den PKK’nın eline geçmesi, Suriye’de çıkartılan iç savaş ve gerici-bölücü işgalin asıl gerekçesini de “kısacık” sürede deşifre etti... Hem de çok kuşkulu biçimde!!! 

Evet; anlaşılıyor ki, Suriye’deki sinsi plan sanıldığından da büyük boyutlu ve bir o kadar da tehlikeli... Yani bölgede, tüm dünyanın belki de farkında olmadığı (!) bir kuşatma ve kumpas var ki, ileride Ortadoğu’da büyük savaşlar çıkartacak kadar ciddi sorunlar içeriyor... 

O halde Kobani’den sonra Tel Abyad’ın da “bir anda” Arap kentinden Kürt kantonuna dönüşüvermesini çok iyi irdelemek lazım...  

Çünkü derin planın boyutları ve sonuçları doğru analiz edilirse, ABD’nin bölgedeki su ve petrol kaynakları üzerinde egemenlik kurma çabaları bir kez daha deşifre olacak... 

Aynı zamanda; 2050’de dünyadaki su kaynaklarının tükeneceğini öngören ABD, BOP üzerinden yalnızca Mezopotamya’yı kapsayan Dicle-Fırat havzasına sahip olmayacak, Irak-İran-Suriye hattındaki yeraltı varlıklarını da taşeronlar üzerinden yönetmeye başlayacak... 

Madem konu “taşeronluk” meselesine geldi, işte burada özellikle durmak ve düşünmek lazım... Çünkü bölgede, ABD çıkarları uğruna kullanılan taşeronların görevi figüranlıktan da öteye vahim görevler kapsıyor...  

MÜCADELENİN ANLAMI NEREDE?.. 

Irak tam da ABD’nin istediği biçimde bölündü... Bu ülkede kısa sürede ayağa kalkan ve hem siyasi hem de sosyo-ekonomik açıdan kazançlı hale gelen tek etnik yapı Kürtler... 

Özellikle Türkmenlerin üvey evlat haline getirildiği Kuzey Irak, artık ABD’nin “Büyük Kürdistan” projesinin merkezi konumunda... 

İkinci kurban Suriye’ye gelince... Türkiye-Suriye sınırında, bir Kürt devleti kurma çabaları Afrin ve Halep kırsalında PKK-YPG’nin “kanton” ilan etme çabalarıyla başlasa da asıl mücadele alanı Kobani’ydi... 

Çünkü Cizre nasıl “Rojava” denilen Kürt bölgesinin bir ucundaysa, bölgedeki Kürt koridorunun diğer uçtaki bir sınırı da aslında Kobani... 

O yüzden sınırdaki kanton mücadelesinin asıl cephesi de tabii ki Kobani’ydi... Yani, IŞİD’in savaştan aylar önce ele geçirerek, şeriat kanunları uygulamaya başladığı ve çoğunluğu Kürtlerden oluşan Kobani... 

Tüm dünya kamuoyu biliyor ki, Kobani öyle basit biçimde de el değiştirmedi ve boşaltılmadı...  

PKK, El Nusra, Esad karşıtı aşiretler, El Kaide saflarına geçen Türk Hizbullahçılar, Türkiye’den giden Selefi gruplar, Gladyo hücreleri ve dünyanın birçok bölgesinden gelerek PKK-YPG saflarına katılan milislerle paralı askerlerin tek hedefi IŞİD militanlarıydı...  

Hani El Kaide türevi olmasına rağmen ondan daha tehlikeli gerici politikaları dayatan, kafa keserek korku saçan şeriatçı IŞİD var ya, işte o Selefi zihniyet!.. 

ABD OLMASAYDI NE OLURDU?.. 

Unutmayınız ki, IŞİD ile karşıtlarının aylar süren kanlı mücadelesi yalnızca bölgede kanı su gibi akıtmadı, Kobani’yi de neredeyse yerle bir etti... 

Çünkü aylar süren IŞİD-PKK savaşında, deyim yerindeyse Kobani’de taş üzerinde taş kalmadı... İnternette duran fotoğraflara bakıldığında da Kobani’nin tamamen harap olmuş bir hayalet kasabaya dönüştüğü net biçimde görülüyor... 

Sözün özü şudur; uzun süreli şiddetli çatışmalara etkili biçimde direnen IŞİD militanları ancak ABD’nin hava destekli saldırılarıyla bertaraf edilebildi... 

Kobani’de IŞİD ile PKK arasındaki savaşta binlerce militan öldü... PKK da dinci örgüt de çok büyük kayıplar verdi... Bu kayıpların dehşet verici fotoğrafları da internette korku saçmaya devam ediyor... 

Çünkü IŞİD de PKK da, karşılıklı katliamların vahşeti gösteren görüntülerini ısrarla paylaşarak psikolojik üstünlük elde etmeye de çalıştılar... Bu da sanal alemin işgale katkısı!.. 

Hiç kuşkunuz olmasın; eğer Türkiye’nin desteği ve ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin hava saldırıları olmasaydı, PKK uzantıları IŞİD karşısında korkunç bir yenilgi yaşayacaklardı... Ve unutmayın ki, Kobani savaşını IŞİD kazansaydı bölgedeki mücadele de daha kanlı hale gelecekti... 

IŞİD’İN ASIL GÖREVİ NE?.. 

Tüm bunları niçin mi sıraladık?.. Vahşice eylemler yapan IŞİD’in sınırdan bir nebze olsun uzaklaştırılması tabii ki iyi oldu... Üstelik çatışmalara kayıtsız kalan Esad rejimi de bölgedeki düşmanlarının birbirini vurmasından sevinç duyuyor olmalı?.. 

Ancak son günlerde Ortadoğu ve Türk medyasının kimi uzantıları aracılığıyla, üzerinde zafer havası estirilen Tel Abyad gösterisinin perde gerisindeki senaryo da tamamen kuşkularla dolu!.. 

Söyler misiniz; Kürt kasabası Kobani için dişe diş direnen, binlerce kayıp veren IŞİD nasıl olur da tamamı Araplardan oluşan Tel Abyad’ı hiç direnmeden PKK-YPG ve müttefiklerine teslim etti acaba?..  

Sakın ola IŞİD’in Irak ve Suriye’deki cephelerde yorulması gerekçe gösterilmesin... Irak’ın halen neredeyse üçte birini denetim altında tutabilen, Suriye’nin Şam ve Halep kırsalında sokaklarda kafa kesen IŞİD’in, Cizre-Tel Abyad hattında Kürt devleti kurmak isteyenlere cephe teslim etmesi kuşkulu değil mi?.. 

Bu kuşkular yalnızca ABD’nin Türkiye sınırında bir Kürt devleti kurma planının son aşamaya geldiğini göstermiyor, “Irak-Şam İslam Devleti” bahanesindeki IŞİD’in aslında piyon olduğu kuşkusunu da öne çıkartıyor... 

Yani, sınırdaki Kürt devleti için, IŞİD’e korku ve kaos yaratarak bölgeyi insansızlaştırma görevi verildiği bir kez daha anlaşılıyor... 

Önümüzdeki dönemde Kürt kantonlarından bir devlet modeli yaratılırsa, işte şeriat rüyasındaki on binlerce insanın IŞİD bünyesinde hangi amaçlar ve tuzaklar uğruna kullanıldığı da sorgulanacak... 

IŞİD’in Tel Abyad’daki son hareket tarzı, kulakları patlatırcasına “kuşku” sinyali veriyor ama gafiller, “Kafa kesenlerden kurtulduk” sarhoşluğuyla bir başka tehlikeyi IŞİD’miyor!!!


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac