SONA DOĞRU KOŞAR ADIM!..
Bütün parametreler benzer sonucu işaret ediyor...
Türkiye’yi yönetmekten aciz “en büyük Türk büyükleri” baş döndürücü bir hızla kendi sonlarına doğru koşuyor... Birbirinden bağımsız gibi görünen iki olay sonrasında yaşananlar karşısında, azıcık “düşünme yeteneği” olan her yurttaş, büyük olasılıkla aynı yargıda buluştu:
-Bu terazi artık bu ağırlığı taşıyamıyor!..
Bakın, 17/25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun baş aktörlerinden Reza Zarrab, Cumartesi günü ABD’nin Miami kentinde tutuklandı. Zarrab 17 aralık 2013’te de rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılıkla suçlanarak tutuklanmıştı. 70 gün tutuklu kalan Zarrab, 28 Şubat 2014’te tahliye edilmiş, daha sonra davanın savcıları değiştirilmiş ve sonuçta “usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle dosya kapatılmıştı!..
Sonra ne olmuştu peki?. Muhterem, yanaşma ekranlardan birine çıkmış, arkasında Türk bayrağı, Türkiye’nin yıllık gelirinin yüzde 15’ini tek başına karşıladığını anlatmıştı... Ardından tutuklandığında el konulan paraları faiziyle iade edilmiş, sonrasında da “Yılın Hayırsever İşadamı”seçilerek, Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş’un elinden ödülünü almıştı!..
İşte bu muhterem, ne zaman, nasıl ne niçin gittiği “muamma” olan ABD’de FBI tarafından alınıverdi! New York Başsavcısı Preet Bharara’nın emriyle tabi... Başsavcı yaptığı ilk açıklamada 5 yıldır olayın delillerini topladıklarını, iddianamenin hazır olduğunu ve Zarrab’ın 75 yıl hapis istemiyle yargılanacağını söyledi...
Gelelim işin gizemli yönüne; Zarrab, niçin yıllardır hedefinde olduğunu bildiği ABD’ye gitti? Ya da gitti mi, götürüldü mü?. Muhteremin tutuklandığı açıklaması niçin üst düzey bir basın toplantısı ile açıklandı? FBI Bölge Direktör Yardımcısı Diego Rodriguez niçin şu çok manidar açıklamayı yaptı:
-Bugün ilan edilen suçlamalar, bu kişilerin gerçek ortaklarını gizlemeye çalışanlara bir mesaj göndermeli!.
Soru çok; örneğin Reza Zarrab’ı, bir tehlikeli durumda “önüne yatacak kadar seven” dönemin “yıldız” bakanları bu işin herhangi bir bölümünde rol aldı mı?. Daha çok yakın bir zaman önce Londra’da havalimanında büyük miktarda parayla yakalandığı, araya giren pek üst düzey kişilerin rica minneti ile paçayı kurtardığı iddiası ayyuka çıkan “VİP” muhteremin, bu meseleyle ayrıca bir ilgisi bulunuyor mu?.
-Dedim ya, soru soruyu doğuruyor!..
“17/25 Aralık uluslararası operasyona dönüşecek!”
Ancak asıl bombayı eski bir AKP’li patlattı:
-FBI, Zarrab’ı konuşturacak, 17/25 aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu uluslararası operasyona dönüşecek!..
Eski AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran, Zarrab’ın Miami’ye birkaç gün tatil yapıp denize girmek için gitmediğini, o kadar aptal olamayacağını söyleyerek, şu çok önemli bilgileri paylaştı:
-Zarrab’ın boşanma meselesi ve mallarını satması gündemdeydi. Zarrab İstanbul’da diken üstündeydi...
Yılın hayırsever işadamı niçin diken üstündeydi acaba? İşbaşaran’ın buna yanıtı gerçekten dehşet verici:
-Zarrab’ı İstanbul’da ölüm korkusu sarmıştı. Zarrab’ı koruyan güç onu mafyaya teslim etmişti. O güç, izleri silmek için Zarrab’ı ortadan kaldıracaktı. Zarrab’ın yaşaması artık zarar veriyordu. Mafya zaten ensesindeydi!..
Tıpkı en bayağısından aksiyon filmi gibi değil mi?!. Aşk, intikam, entrika, kara para, altın kaçakçılığı, cinayet, CİA ,FBI ne ararsanız gani...Bitmedi; AKP eski milletvekili İstanbul’da büyük para kazananların hepsinin hayatının tehlikede olduğunu, hele Zarrab gibilerin milyar dolarlarla bu kentte barınmasının olanaksız olduğunu iddia ederek, maceranın kalan kısmını şöyle anlattı:
-Zarrab, yolun sonuna geldiğini gördü, değil ABD, Avrupa’ya gidemiyordu. Büyük ihtimalle ABD ile temasa geçti. Miami’ye indiğinde tutuklanacağını bilmemesi imkansız. Belliki arada CIA-FBI ajanları var. Zarrab, konuşmak için gitti zaten. Bütün bildiklerini anlatacak, bağlantıları açıklayacak, kefaletle serbest kalacak ve ABD’den çıkmayacak, istediği de bu zaten!.. Zarrab Türkiye’de tutuklandığında da haber gönderip, “beni çıkarmazsanız konuşurum” dememiş miydi?!.
-Böylece geliyoruz filmin son sahnelerine!..
“Geride kalanlar düşünsün!..”
Muhterem Zarrab efendi konuşunca ne olacak dersiniz?
Onun da yanıtı var; Türkiye’deki bazı siyasilerin ve İran’daki bazı mollaların para trafiği ortaya saçılacak. Türk siyasetçiler Zarrab’ın verdiği net bilgiler sayesinde, kendisinin de suçlandığı konuların tam göbeğine oturacak!..
AKP’li eski vekil, tüm bunları anlattıktan sonra, soluk soluğa süren filmin son sahnelerini de adeta seyrediyormuşuz gibi şöyle bağladı:
-Suçlama çok büyük, ve uluslararası suçlar. Atatürk havalimanı antreposundaki CIA operasyonlarının hepsi ortaya dökülür. Türkiye’de hukuk şapa oturdu. Türkiye’nin kesmediği göbeğini ABD kesti. Bu siyaset ya da siyasetsizlik bir yerde bitecekti. Buraya kadar... Netice itibariyle, Zarrab Türkiye’den kaçtı, ABD’ye sığındı, canını kurtardı. Geride kalanlar düşünsün!..
Haa, bir de Zarrab’ın ABD’ye gitmediği, Dubai’den paketlendiği söyleniyor. Güçlü bir iddia, onu da yakında öğreniriz artık!..
Evet sevgili seyirciler, pardon okurlar, henüz “32 kısım tekmili birden” değil ama bu bile nasıl bir ülke haline döndürüldüğümüzü bize eski bir AKP’li vekilin ağzından pek de güzel açıklıyor!..
Hiç alakasızmış gibi görünen bir soruyla bitireceğim; Belçika dün, tarihinin en büyük terör saldırılarından biriyle karşılaştı. Ardından ilk yaptığı şeylerden biri neydi, biliyor musunuz?. Ankara’daki Büyükelçiliği ile İstanbul’daki başkonsolosluğunu kapattı...
-Neden acaba?!.
https://twitter.com/umit_zileli