AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, tarım ve hayvancılık yapılan ovalarımızı koruma altına almak için “Sit alanı” ilan ettiklerini belirterek, okuduğumda alkışlayıp “heyoo” çektiğim şu sözleri söyledi:
-Her tarım alanına kalkıp biz beton yığınları dikersek bu vatana, millete ihanet ederiz!..
Gerçekten özlü bir konuşma... Cibuti, Kongo, Papua Yeni Gine ve Belize’den ithal ettiğimiz karma hükümetin tarım sahalarına diktiği hem de dikey binalar, yerli tohumu yasaklaması, en verimli topraklardaki çiftçileri tarumar etmesi ancak böylesine bir keskin çıkışla anlatılabilirdi!...
Neresinden baksanız 17 senedir, 2002’den bu yana milletin ensesinde boza pişiren, halkın neredeyse dörtte üçünü yoksulluk sınırının altına iten bu ithal hükümete karşı nihayet bir yerli ve milli muhalif ses duymak beni ziyadesiyle mutlu etti!..
Bununla da yetinmedi Tayyip Bey, tarım sektöründeki spekülatörleri, sınırlarımıza kadar dayanan teröristler gibi bir milli güvenlik sorunu olarak gördüklerini de ilan etti...
-Bravo! Kendisini kutluyor, başarılarının devamını diliyorum!..
Ziraat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı tarım raporu da AKP Genel Başkanı’nın işaret ettiği faciayı rakamlarla gözümüze soktu...
-Gelin yaşadığımız felakete bir göz atalım...
Samanı bile ithal eden “yerli milli” Türkiye!..
Bakın 2002’den bu yana neler oldu:
-Mesela tarım alanları yüzde 12.7 azaldı!..
-Belçika büyüklüğündeki 3 milyon 400 bin hektar tarım alanı ekilmekten vazgeçildi!..
-Mera alanları 16.5 milyon hektardan10 milyon hektara kadar düştü!..
-Türkiye tarımla ilgili her alanda ithalata bağımlı hale geldi!..
-2002 yılından bu yana 42 milyon ton buğday ithal edildi. 13 milyar dolar ödendi!..
-Çiftçi bankalara inanılmaz borçlandı, borcun 3.2 milyon TL’si icra takibinde!..
-Bir çok üründe azalma var!..
-Et ve canlı hayvan ithalatı da yapıldı, yapılıyor, ancak fiyatlar yine zirvede!..
-Artık arpa ve saman bile ithal ediliyor!..
Nasıl, tam bir kepazelik değil mi?.. Mesela “Anadolu Tarımının 150 Yıllık Öyküsü” kitabının yazarı Yrd. Doç. Dr. Nevzat Evrim Önal, halk sağlığının da büyük tehdit altında olduğunu belirterek “Türkiye’de şu anda şarbon salgını yaşanıyor” diyor!..
Allah’tan AKP Genel Başkanı bu yaşananlara “yerli ve milli” bir duruş sergileyerek çarpıcı bir şekilde karşı çıkıp muhalefet etti de aydınlandık vallahi!.. Üstelik çiftçiye 3 milyar 716 milyon TL destekleme ödemesi yapılacağını da açıkladı, daha ne yapsın?..
Efendim? Bu ülkeyi 17 senedir AKP yönetiyor, yukarıda yazdığım “kepazeliklerin” tamamı bu iktidarın tarım politikası sonucu mu yaşandı...
-Bozgunculuk yapmayın, kendi iktidarına bile muhalefet eden bir lider ile övüneceğiniz yerde, ihanet yoluna sapmayın... Yerli ve milli olun, işte o kadar!..
Kadının adı yok!..
Sevgili Duygu Asena’nın çok satan kitabını adıydı yukarıdaki başlık...
Sinemaya da uyarlandı... 21. Yüzyılın 19. yılında, Dünya Emekçi Kadınlar Gününde, Türk kadınının acıklı halini özetlemek için birebir!.. Öncelikle kadınlarımızın en çok çektiği üç büyük sorunu paylaşayım:
-Şiddet, eğitimsizlik, işsizlik!..
Eminim “geriye ne kaldı?” diye düşündünüz!.. Dövülen, öldürülen, tacize uğrayan, bile bile cehalete hapsedilen, eve kapatılan, çalıştırılmayan kadınlardan söz ediyorum, eyy ahali, niçin bu kadar gerilediğimizi anlatmaya çalışıyorum!..
DİSK’e başlı Genel İş Sendikası Araştırma Dairesi tarafından hazırlanan “Kadın Emeği Raporu” kadınların iş hayatından nasıl dışlandığını, giderek nasıl daha da işsiz kaldığını çarpıcı verilerle anlatıyor!..
En çarpıcı olanıyla başlayalım; Türkiye’de her 10 kadından yalnızca üçü çalışıyor!.. Oran olarak vereyim: 29.1... Erkeklerde bu oran yüzde 65.1...
Haftada 45 saatten fazla çalışan kadın sayısını da merak edebilirsiniz; yaklaşık 3 milyon!.. Ama bu sizi yanıltmasın; kayıt dışı olarak haftalık 45 saatten fazla çalıştırılan kadınları da eklersek rakam çok daha yukarı çıkıyor!..
Haa, unutmadan ekleyeyim 2018’de işsizlik ödeneği için kaşvuru yapan kadın çalışan oranı da bir önceki yıla göre yüzde 57 arttı!.. Toplumun yarısından fazlasını oluşturan kadınların içinde yaşadığı durum bu sevgili seyirciler...
-Gerçekten de bu ülkede artık kadının adı bile yok!..
TAZİYE: Neresinden baksanız 30 yılı aşkın süredir tanıdığım, aynı gazetede çalıştığım gazeteci sevgili Ertuğrul Akbay yaşamını kaybetti... Başta oğlu Burak Akbay olmak üzere tüm sevenlerine, yakınlarına başsağlığı diliyorum Ruhu şad olsun.
https://twitter.com/umit_zileli