ACAİP YAZILAR

Toplumun zeka yaşı 11’se budur olacak olan

Yine sosyal medya hesaplarımdan birine çok hoş bir yazı düştü geçen hafta.

Yazını sahibinin Galatasaray Lisesi’nde okumuş, Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun Ahmet Mergen olduğunu öğrendim.

Yaptığı teknik analizlerle tanınan çok başarılı bir borsacıymış, bu yazısı ise toplumsal bir analiz.

Birkaç sosyal medya hesabında da yayınlanmış, sonuna kadar okutan sürükleyici bir çalışma.

Ben de sizlerle paylaşmak istedim bu tatil gününde;

Çarşamba günü ofiste oturuyordum.

O sırada yan komşum kapıda belirdi. Çaya kahveye davet ettim.

Filtre kahvelerimizi yaptık sohbete başladık.

İş, güç, günlük hayat, covit, siyaset, derken vatanı kurtardık beraberce…

Komşum Jinekolog Doktor, emekli ama hâlâ çalışanlardan.

17 tane kitabı var.

Ayrıca aile hekimi ve işyeri hekimliği sertifikaları var. Motivasyon, insan ve toplum mühendisliği konusunda da inceleme ve çalışmaları varmış.

Bunları biraz sonra anlatacaklarıma temel teşkil etsin diye söyledim.

Çok keyifli bu sohbette doktor komşum bakın neler söyledi;

“Sizin bu anlattıklarınız beni de çok derinden etkiliyordu. Öğrencilik yıllarımdan beri aktif ve aktivist bir duruşum vardı. Ama ne zaman ki insan ve toplum psikolojisi ve mühendisliğine merak saldım, fikrim ve duruşum o günden sonra değişti. Toplumu ve olayları dolayısıyla sizin çok kızdığınız şeylerin aslında bu içinde bulunduğumuz insan katmanları için çok doğal ve doğru sonuçlar verdiğini izliyorum” dedi ve arkasından sordu.

“Türk toplumunun ortalama zeka yaşı kaç, biliyor musunuz?”

Bilmiyorum tabii…

“11” dedi. “Evet doğusundan batısına kuzeyinden güneyine 83 milyon insanımızın zeka yaş ortalaması 11” dedikten sonra şunları sıraladı;

– Konsantrasyon süresi ise 17 dakika.

– Algı kapasitesi 4 kelimelik cümleler.

– Her 20 dakikada bir zihnini dağıtmazsan ikinci 17 dakikaya konsantre olması mümkün değil.

– Mecburi eğitimde okunan kitaplardan sonra okunan kitap sayısı aile başına yarım kitap.

– Yani, aynen, ben de kelimelerinin bir fikri, görüşü, temenniyi anlattığı tek toplum biziz.

– Çünkü kendini ifade edebilme yetisi yok insanımızın…

Bu edinilmiş bilgi ışığında bir durum tespiti yapayım.

Hedef kitle olarak D segmentini seçersen ve ona göre söylemler oluşturursan ezici bir çoğunlukla art arda seçimi kazanıyorsun.

CeHaPe’nin oyunu arttıramamasının sebebi de D segmentini kucaklayamamış olması oluyor bu durumda.

Demek ki C segmentindeki oy potansiyeli yüzde 20-25 aralığında. Ne D’ye ne de B’ye çalışmıyorsan sürekli patinaj hali devam edecek demektir.

Şimdi bu bilgileri bilmeyenler için TV’de haberleri veya dizileri izlerken kızmak ya da ruh sağlığı için izlememek çok çok doğal.

İktidarın insan ve toplum mühendisliği alanında çalışan müthiş bir ekibi varmış.

Bu çalışmalar ve daha niceleri onların ellerinde bir bilgi bankası olarak muhafaza ediliyormuş.

O gün topluma nasıl bir mesaj verilecek, kim verecek tespit ediliyor konuşma metni hazırlanıyor ve topluma zerk ediliyormuş.

Toplum üzerindeki etkisi ölçülüyor sonucuna göre 2. doz hazırlanıyormuş.

Zeka yaşı 11 civarında olanlar alkışlıyor.

Zeka yaşı 11 in üstünde olanlar “Bu adam bizim aklımızla dalga mı geçiyor?” diye birbirlerine soruyormuş.

Metin içerisinde 8-10 kelimelik cümleler hiç yok.

Çünkü algı zayıflığı sebebiyle kafa karışıyormuş ama 3-4 kelimelik cümleler etkili ve anlaşılır durumdaymış.

Hele bir konuşma metni içerisinde aynı cümle 4 defa tekrarlanırsa “vurgun etkisi” yapıyormuş.

– Benim Başörtülü bacım

– Ekonomi, şahlandı, şahlanacak

– Aşı geldi gelecek

– Bay Kemal hain

– IMF’ye borcumuz kaldı mı? Kalmadı.

Çünkü zeka yaşı 11 olan bir halk yönetiliyor, bütün planlama da ona göre yapılıyor, sonuçta ortaya başarı çıkıyor, 19 senelik tek başına iktidar çıkıyor.

Çarşamba ve perşembe günleri haberleri bu bilgiler ışığında özellikle izledim.

Cuk oturdu.

Zaten bildiğim, farkında olduğum bazı durumları bilimin ışığı ile besleyince durum daha bir lezzetli oldu.

Bütün bu anlattıklarımı belki de zaten biliyordunuz.

“Uyan da balığa çıkalım” diyeniniz de olmuştur.

Ne yapalım öğrenmenin yaşı yok.

Kısmet bugüneymiş…

Bİ SORALIM BAKALIM

Kadınlar ne ister?

Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman generale “Hayatını bağışlarım ama bir şartım var” der ve ekler; ”Kadınlar hayatta en çok ne ister? Budur bilmek istediğim… Bu sorunun yanıtını getir kurtar kelleni.”

General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kafdağı’ndaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir.

Günlerce gecelerce at koşturur, cadıyı bulur ve sorar “Kadınlar hayatta en çok ne ister?”

Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulur cinsten değil…

“Evlen benimle!.. O zaman öğrenirsin ancak istediğini.”

Bu ölümcül teklifi kabul eder general ve doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşit’e “Cevap şu; kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!”

Harun Reşit generalin hayatını bağışlar, ancak general cadıya da evlenmek için söz vermiştir.

Neyse evlenirler. İlk gece general bir bakar ki , o korkunç cadı dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada.

Konuşur cadı “Benim kaderim böyle…. Günün sadece yarısı güzel olabilirim, diğer yarısı çirkinim.”

Sonra da can alıcı soruyu sorar “Ne dersin? Geceleri seninleyken mi güzel olayım, yoksa sen gündüzleri dışarıdayken mi?”

General düşünür ve “Sen bilirsin kararı kendin ver” der.

İşte o an korkunç cadı sonsuza dek güzel bir kadın olarak kalır.

Peki, bu öyküden çıkarılacak 3 ders nedir?

  1. Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.
  2. Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.
  3. İster güzel olsun, ister çirkin olsun her kadın aslında bir cadıdır:)

Hayatınız seçtiğiniz kadındır.

Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,

Bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz,

Zeki bir kadına rastlarsanız zekânız gelişir.

Hayat kat kattır. Babil”in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür. Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır…

Hayatınız seçtiğiniz kadındır

ÇOK GÜLDÜM

Mayıs’ın son pazarı için 3 fıkramız var

Yılın ortasına geldi artık. Bugün mayısın son pazarı. Yıldırım Tuna bu pazar için 3 fıkra göndermiş;

Milli park macerası

Eşimle Milli Parkta kamp kurduk, gece güneş batınca kamp ateşinin yanında yemeğimizi yerken kızgın bakışlı bir ayı masamıza 5-6 metre yaklaşıp durdu.. Adeta nefesimiz kesildi, eşim “Bak sen hâlâ yememişsin.. Ona yaptığım yahniyi uzatayım mı?..” dedi titreyerek,
“Sakın..!” dedim “Zaten deli gibi bakıyor.. Hayvanı daha da sinirlendirmeyelim..!”

110. yaşın sırrı

Adam 110. doğum gününü kutluyor, yerel TV muhabiri bu olayı duymuş ve haber yapmak istemiş, mikrofonu adama uzatıp “Bu yaşa kadar yaşamanızın sırrı nedir?..” diye sormuş..
“Çok kolay..” diye cevap vermiş adam, “Hayatta kimse ile tartışmayacaksınız.. İşin tek sırrı bu..!”
muhabir “Yahu hiç olur mu öyle şey..” diye atılmış, “Başka bir şeyler daha olmalı.. Diyet gibi, meditasyon gibi.. Sadece tartışmalardan uzak durmak insanı 110 yaşına kadar yaşatmaz..!”
“Biliyor musunuz?..” 
demiş adam nazikçe,  “Belki de siz haklısınız..!”

Kamuflaj

Çavuş, mangasını bir hizada toplamış, bağırarak herkesin o günkü hatasını bulup şiddetle yüzüne vuruyor, performansları hakkında tek tek uyarıyor, fırçalıyor, hepsi de esas duruşta dimdik onu dinliyorlar, çavuşun sesi yükseldiği anlar hepsinin aynı anda gözleri kısılıyor..
Sonunda en arkadaki erin yanına gelmiş, çok yüksek sesle “Nerdeydin asker..!” demiş, “Bu sabah kamuflaj eğitiminde seni göremedim..!”
Er dimdik, “Sağolun  komutanım..!” diye cevap vermiş, “Teşekkür ederim..!”

Cumartesi ve pazar günleri, Flash TV’de hafta içi ana haberlerde yaptığım yorum ve analizlerden seçmeler var. İzlemeyi ihmal etmeyin. Başka hiçbir yerde duyamayacağınız yorumlarla bir haftayı tümüyle özümseyin..

https://www.youtube.com/channel/UCT2Bh5Xd5NLMnO69_QW2UKg

https://twitter.com/can_atakli_