KOMEDİLER ÜLKESİNDE FECAATLER!!!
Şu meşhur padişah hikayesi var ya... Hani sürekli halka zam yapan, vezirlerine "gidin bakın milletin tepkisi nasıl" diye soran, "kimsenin sesi çıkmıyor" diye yanıt alınca, bir daha zam yapan o padişah...
Ve bir gün vezirlerinden, "halkın suratı çok asık, herkesin morali bozuk" yanıtını alınca, "bir daha zam yapın" diye talimat veren o padişah var ya, işte bir gün zamlara devam edince ve vezirden "halk oynuyor, herkes göbek atıyor" diye cevap gelince de, "Eyvah... şimdi yandık" diye eteği tutuşan...
Türkiye'de yaşananların bu padişah hikayesine ne kadar benzediğini görmek için herkesin çevresine bakması yeterli... Çünkü her yer komedi, her yer çelişki ve her yer tuhaf bir sessizlikte bu ülkede...
Bir yandan lüks otomobiller için aylarca sıra beklemeyi göze alanlar, diğer yandan fahiş rakamlara ulaşan konutların peynir ekmek gibi satılması...
Ve bir yandan da pazar yerlerinden meyve sebze toplayan on binlerce insanın kahredici görüntüleri, sosyal medyadaki, yoksulluk, açlık sefalet isyanları...
Anadolu'da manzara nasıldır, son dönemde tanık olamadık ama; İstanbul'un göbeğinde, en sıradan yeme içme mekanlarıyla Beyoğlu'ndan Bağdat Caddesi'ne kadar dolaştığınızda, bir kişinin masadan en az 250 liradan kalkabildiği kafelerin-restoranların ağzına kadar dolu olması ülkenin bolluk bereket içinde olduğunu değil, bir yandan gelir dengesizliğini, bir yandan da milletin büyük bölümü açlık, sefalet içinde yaşarken, bir kesimin de ne kadar pervasız ve vurdumduymaz halde adeta göbek atıp oynadığını(!!!) gösteriyor...
Yukarıda yansıttığımız manzara kahredici bir dram mı, çarpıklık mı, çelişki mi, boş vermişlik mi, trajedi mi, yoksa tam anlamıyla "komedi" mi bilinmez ama, son günlerde bu ülkede yaşanan bazı olaylara, ilişkilere, zavallılıklara bakınca, Türkiye için "komediler ülkesi" deyimi bile az kalıyor...
OYNATMAYA AZ mı KALDI?..
Bu ülkede yaşanan bazı olayları hep birlikte okuyalım da; komedi mi, skandal mı yoksa tam anlamıyla rezalet mi siz karar verin;
Isparta'da Saadet Partisi'ne yakın bir dernek, Melek Mosso adlı şarkıcının gül festivalinde vereceği konsere, "Ahlaksızlığı özendiren hiçbir şarkıcı halkımız nezdinde sanatçı olarak kabul görmeyecektir. Bu ve benzeri şarkıcıların Isparta'mızda yeri yoktur" diye tepki gösterince belediye konseri iptal etmiş, onun yerine de 7 kez evlenen Seda Sayan tercih edilmiş...
Beşiktaş kongresinde "kulüp niye borç batağında" diyen bir üye saldırıya uğramış...
Alman kanalı DW, Suriyelilerin Suriye'ye gönderilmesine "demografi değişir" diye karşı çıkmış!..
Zamların milleti maydanoza muhtaç ettiği bir ülkede gıda maddeleriyle ilgili yaşananlar ise komediden beter;
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, "Bizim buğday noksanımız değil, fazlamız var. Et noksanımız yok, fazlamız var. Şeker noksanımız yok, fazlamız var" demiş...
Ancak Hindistan'dan ithal edilen 50 bin ton buğday hastalıklı çıkmış...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise "İlk önce şeker fabrikalarını sattılar. Sonra 'şeker fazlası var' dediler. Sonra şekere yüzde 85 zam yaptılar. Şimdi ise 400 bin ton şeker vergisiz ithal edilecek" diyerek, AKP'nin neden olduğu bir başka komediye dikkat çekmiş...
Bu arada şeker ithalat kararının yayımlandığı gün, limanlara şeker yüklü gemiler çoktan yanaşmış...
SAĞDA-SOLDA SİYASİ SKANDALLAR...
İçinde vurdumduymazlık, başıboşluk, zavallılık, çelişki, rezalet ve skandal olan komedilerin bir yanında ise siyaset var;
Kadıköy ve Maltepe belediyelerinde en az 250 kişinin gözaltına alındığı, 32 kişinin tutuklandığı "rüşvet" rezaletine ses çıkarmayan, Yalova, Bilecik, Menemen ve Ceyhan belediyelerindeki skandalları gözardı eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Van'daki belediye başkanları çalıştayında hem sosyal belediyecilikten söz etmiş, hem de, "Belediyelerimizde suç arayıp da bulamayanlar artık sahte suçlar uydurmanın acizliğine düşmüşler" diyebilmiş!!!
İşte o toplantıda Seyit Torun'u alkışlama gafletine düşen hiç kimse, "biz kendi belediyelerimize bakmazsak, AKP'nin yolsuzluklarıyla nasıl mücadele ederiz" diye soramamış...
AKP'ye gelince... Erdoğan'ın "kalacak" dediği Atatürk Havalimanı'ndaki pistler kaldırılıyormuş...
Kültür Bakanlığı'nca Türkiye'ye davet edilen ancak Atatürk'e "soykırımcı psikopat" dediği ortaya çıkan Ara Malikian'ın 11 Haziran'da Ankara'daki konseri tepkiler üzerine, bir zahmet iptal edilmiş...
Diyanet Vakfı'nda çalışan bir personelin yaklaşık 2 milyon TL'lik bağışı zimmetine geçirdiği ortaya çıkmış...
TBMM'de, Kızılay'la ilgili tartışmalara bakılırsa, derneğe yapılan bağışlarla lüks yalılar kiralanmış...
TRT Yönetim Kurulu'ndan 27 bin lira "huzur hakkı" alan Hilal Kaplan'ın yanısıra 3 kişi, mali hesaplarının denetlendiği TBMM Komisyonu'na, "hastayız" raporu gönderip katılmamış...
Bir başka yandaşlık çelişkisine bakılırsa; CHP'den milletvekili adayı olan ve partiden sürekli iş alan sözde bir anketçi, sanki gizliymiş gibi, "işte AKP'ye yakın anket firmaları" diyerek, büyük bir araştırmacılık (!!!) örneği sergilemiş, kendini iyice komik duruma düşürmüş...
Ve medyaya yansıyan bir başka skandal da, Türkiye'de AKP'nin her alanda yarattığı erozyonun bitmeyeceğini kanıtlamış...
Çünkü ziyaretçilerin kapılarını kemirdiği, duvarlarını parçaladığı Ayasofya'nın tadilat işi Erdoğan'ın arkadaşına verilmiş...
Gelelim yazının başındaki padişah hikayesine...
Türk ekonomisinin nereye gittiğini gösteren aşağıdaki tablo padişah hikayesinin sonunu anlatmaya yetiyor olmalı;
"Hanehalkı, 1.1 trilyon lirayı aşan, milli gelirin yüzde 14.6'sı kadar borç yükünü taşırken, şirketlerin 5.3 trilyon liralık iç ve dış borçlarının milli gelire oranı yüzde 67.7'ye ulaşmış..."
Ne dersiniz dostlar; hem padişah hikayesine bakınca, hem de yukarıda sıralanan skandallara ve çoğu utanç verici komedi örneklerine bakınca, millet halen suskun-tepkisiz ve duyarsız mı, yoksa herkes oynuyor, ya da oynamaya hazır mı?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac