TÜRKİYE AFRİN'e GİRMESEYDİ!!!
2015 yılının Ağustos ayında, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün PKK'nın eylem bilançosuyla ilgili çok çarpıcı verileri medyaya yansımıştı...
PKK'nın eylemlere başladığı 15 Ağustos 1984'ten 2015'e kadar geçen 31 yıllık süreçte örgüt sivillere yönelik tam 83 bin 500 saldırı gerçekleştirmiş!.. Bu eylemlerde o güne kadar da 6 bin 741 kişi yaşamını yitirmiş, 14 bin 257 kişi ise yaralanmış...
Aynı dönemde güvenlik güçleri, 22 bin 374 teröristi etkisiz hale getirmiş... Operasyonlarda 48 bin 435 uzun namlulu ve ağır silah, yaklaşık 80 bin el bombası, 43 bin tabanca ve 5 milyonun üzerinde de mermi ele geçirilmiş...
Güvenlik güçlerinin terör örgütüne yönelik mücadelesinde bin 466'sı geçici köy korucusu olmak üzere 7 bin 230 şehit verilmiş, 21 bin 128 güvenlik görevlisi de yaralanmış...
2015'e kadar geçen süreci kapsayan terörle mücadele bilançosuna son iki yılı da eklemekte yarar var; 2016-2017 yıllarında öldürülen PKK'lı sayısı ise 4 bini aşmış...
2016'da asker, polis ve koruculardan oluşan 723, 2017'de ise 270 güvenlik görevlisi şehit olmuş...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Nisan 2017'de Irak-İran sınırında, PKK'ya yönelik Güneydoğu tarihinin en büyük operasyonları devam ederken şu açıklamayı yapmıştı;
"Son 8 ayda kırsalda 14 bin 662 operasyon gerçekleştirdik. Toplam bin 127 barınağı imha ettik... 2 bin 896 silah, 915 el yapımı patlayıcı, 253,5 ton patlayıcı maddesi ele geçirdik..."
***
Sınırı aşan "açılım" ve tehdit!..
Evet, ne yazık ki 2015- 2016 yılları terörün kara tarihiydi...
PKK kaynaklı onlarca saldırıda yüzlerce şehit... Yani, "açılım" ihanetinin tetiklediği güvenlik sorunları ve AKP- FETÖ mücadelesi sırasında iyice ayyuka çıkan "istihbarat zafiyeti"nin çok vahim sonuçları...
Güvenlik birimleri yalnızca şehit vermedi "açılım" sırasında, devlet tüm kurumlarıyla yıprandı, eleştirildi, asker ve polis "terör neden önlenemiyor" diye çok da tepki çekti...
Peki; ya perde gerisinde neler oldu?.. Türkiye son 2 yıl içinde canlarını feda ederek çalışan asker, polis ve korucuların çabalarıyla hangi büyük faciaları atlattı?..
Tüm bu soruların yanıtı yurt genelinde ya da PKK'nın ana karargahı Kandil Dağı'na yönelik taarruzlarda değil, güvenlik birimlerinin "Küçük Kandil" dediği ve terör ve uyuşturucunun "kurtarılmış bölge"si diye tanımlanan Diyarbakır'ın "Lice" kırsalında yapılan operasyonlarda gizliydi...
Orada geçtiğimiz iki yıl öylesine büyük operasyonlar yapıldı ki, yalnızca Güneydoğu değil, İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya gibi kentler de çok ama çok büyük facialardan kurtuldu!..
Eğer o bölgede yapılan operasyonlarda patlamaya hazır tonlarca bomba ile patlayıcı yüklü yüzden fazla aracın büyük kentlere sevk edilmesi önlenmesiydi, son iki yılda şehit olanların sayısı belki de 5'e katlanabilirdi!..
7 Ocak 2016'da, PKK'nın bölge sorumlusu M.A.'nın Lice'de yakalanmasının ardından başlatılan "Küçük Kandil"operasyonundan elde edilen sonuçlar da en az terörün vahşeti kadar ürkütücü ve sarsıcıydı;
- 8 Mart 2016: Hani ilçesi Hükümet Konağı yakınlarında, Çanakkale Zaferi'nin Yıldönümü programında patlatılması planlanan, içinde 150 kilo bomba bulunan araç ele geçirildi ve çok büyük bir katliam önlendi...
2 Nisan: Diyarbakır-Bağlar'da 7 polisin şehit olduğu, 15 polis ve 12 sivilin yaralandığı bombalı aracın da Lice'den gönderildiği saptandı. İşte bu saldırı bölgenin iyice kuşatılması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu;
Lice'de; 22 Haziran'da eylem planlanan 1 ton bomba yüklü minibüs ele geçirildi. 25 Haziran'da el yapımı 300 kilo bomba, 26 Haziran'da ise çok sayıda silah ve mühimmatın yanı sıra 120 adet el yapımı patlayıcı bulundu...
Yine Lice'de; 3 Temmuz 2016'da bombalı saldırıda kullanılacağı değerlendirilen 21 araç, 20 ton amonyum nitrat ve 64 el yapımı patlayıcı ele geçirildi...
***
Uyuşturucu, bomba ve ihanet!..
Yalnızca Lice değil, "Küçük Kandil"in uzandığı Bingöl- Diyarbakır kırsalında ele geçirilen patlayıcılar da Türkiye'nin ne kadar büyük facialardan kurtarıldığını gözler önüne serdi... Bilanço gerçekten çok vahimdi;
1-6 Ağustos 2016: 4 adet el yapımı patlayıcı ve 1 adet yabancı plakalı bomba yüklü araç imha edildi.
20 Ağustos'ta Kocaköy'de 450 kilo, 25 Ağustos'ta bir menfezin altına gizlenmiş 700 kilo uzaktan kumandalı el yapımı bomba tespit edildi...
3 Eylül: Hani ve Lice ilçeleri kırsalındaki 130, 21 Eylül'de Bingöl karayoluna yerleştirilmiş 100 ve 22 Eylül'de de Hani'de yola tuzaklanmış 100 kilo el yapımı patlayıcı ele geçirildi.
26 Eylül- 5 Ekim arasında Diyarbakır-Bingöl karayolu arasındaki farklı noktalarda 300 kilo patlayıcı imha edildi ve son 2 yılda en az 100 aracın şehirlerde infilak ettirilmesi engellenmiş oldu!..
Son iki yıldaki operasyonlarda PKK'nın finans kaynağı uyuşturucu bataklığı da büyük ölçüde kurutulurken, Lice ve çevresinde en az "500 milyon TL" değerinde esrar ele geçirildi...
Tüm bu rakamları da sıraladığımız 2 Ağustos 2017 tarihli, "PKK tükendi mi, pusuda mı tutuluyor" başlıklı yazımız ise şu uyarıcı sorularla sona ermişti;
"Irak- İran-Suriye sınırına duvar çekilmesi, mayınların temizlenmesi ya da teknolojik yatırımlar PKK'yı önümüzdeki kısa sürede tamamen etkisiz hale getirebilecek mi?.. Bu ülkede tüm mücadeleye rağmen, terör sorunlarının devam etmesinin asıl gerekçesi bellidir aslında; Irak'ta bağımsız Kürt devleti çabaları iyice büyürken, Suriye'de PYD'nin etkisi ısrarla arttırılırken ve örgüt bu iki ülkeden beslenmeye devam ederken, PKK'nın Türkiye içinde tamamen etkisiz hale gelebileceği düşünülebilir mi?.."
Evet; 15 Ağustos 1984'ten bu yana Türkiye'ye kan kusturan terörün, PKK'nın "Büyük Kürdistan"ın parçaları olarak nitelediği Irak, İran ve Suriye'den de beslendiğini tüm dünya biliyor...
Peki; yukarıda, asıl bataklığa da dikkat çeken ürkütücü tabloya baktıktan sonra, birileri halen "Türk Ordusu neden Afrin'e girdi" diyebiliyor mu?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac