TÜRKİYE RİYAKARLAŞIYOR!
Dünya’nın en etkili araştırma şirketlerinden ABD merkezli PEW’in 40 ülkede yaptığı (Ahlak Üzerine Küresel Bakış) anketinde Türkiye muhafazakar ülkeler arasında yer alıyor.
Araştırma sonuçlarına göre;
1.Türkiye’nin yüzde 52’si kürtajı, yüzde 21’i doğum kontrolünü ahlaksızca buluyor,
2.Halkın yüzde 94’ü evlilik dışı ilişkiyi kabul edilemez bulurken, boşanmayı ahlaken kabul etmeyenlerin oranı yüzde 27,
3.Alkolü ahlaki olarak kabul etmeyenler ise yüzde 69,
4.Evlilik öncesi cinsel ilişkiyi ahlaksız olarak görenlerin oranı yüzde 91,
5.Kumar yüzde 80’e göre ahlak dışı,
6.Eşcinselliği ahlaksızlık olarak görenlerin oranı ise yüzde 78...
Evet, araştırma sonuçları bunları söylüyor. Peki, biz tüm bu araştırma sonuçlarını bir kenara bırakıp işe başka taraftan bakalım. Halkın görüşleri bu yönde olsa dahi, Devletin ve bireyin davranışları bununla uyumlu görünmüyor.
En büyük kumarı Devlet aslında kendi eliyle oynatıyor. Sayısal loto, at yarışı, milli piyango, toto, loto vb. ve bundan vergi alıyor. Başı kapalısından açığına, muhafazakardan aydınına kadar toplumun her kesimi kumar oynuyor. Gişelerin önleri dolup taşıyor. Alkol ahlaki olarak kabul edilmezken, yine Devlet en büyük vergiyi alkolden alıyor. Yeni türeyen göstermelik muhafazakarlar dışarıda göz önünde içmek yerine, evlerinde içiyor.
Evlilik öncesi cinsel ilişki ahlaksızca görülürken din adamları çıkıp küçük yaştaki kız çocuklarıyla evliliğin caiz olduğunu söyleyip çocuklarla cinsel ilişkinin bir şekilde yolunu açıyor. Devlet ise zinayı yasak olmaktan çıkarıyor.
Eşcinselliği yüzde 78 ahlaksızca bulurken, eşcinsellerin gittiği mekanlar kelli felli, yaşını başını almış, takım elbiseli, kucağına 18’inde delikanlı oturtan adamlarla doluyor.
Devlet bir yandan kürtajı yasaklamaya çalışırken kadınlar sokaklara dökülüp kendi bedenlerine sahip çıkıyor.
Tecavüze uğrayıp gebe kalan kadınlar ise feryat ediyor. Devlet tecavüze uğrayarak gebe kalan kadınları görmezden geliyor ve hatta neredeyse tecavüzün kadının rızasıyla gerçekleştiğini savunabiliyor.
Diğer yandan araştırma sonuçları bunları gösterirken, halkın yüzde 44’e yakını 17 Aralık sürecini görmezden geliyor. Yolsuzluk, rüşvet, talan, hırsızlık, umurları olmuyor. Millet, "aman ülkede istikrar bozulmasın, çalıyorlar ama bana da kömürümü, makarnamı veriyorlar" diyor. Ben de uysal koyun olurum kapalı kapılar ardında yaşarım diyor.
Peki, bu halk ne istiyor. Yukarıda sıralanan şeylerin tümü yasak olsun, ama her şey gizli olarak evlerde, kuytularda gözlerden uzak yaşansın ve o zaman mubah sayılsın… Devletin ve halkın söyledikleri ve yaptıkları birbirini tutmuyor.
Toplum bunca bastırılmışlık ile dışarıda özel hayatını yaşamaya korkar oldu. Araştırma sonuçları bunu gösteriyor. Aslında Türkiye ne kadar riyakar bir toplum olduğunu ispat ediyor. Türkiye artık kapalı kapılar ardında… Camiler riyakarlarla dolup taşıyor.
Türkiye bilimden, Atatürk’ün ışığında vazgeçmeyi tercih ediyor. Okumuyor, öğrenmiyor ve üretmiyor. Sanata ve sanatçısına saygı duymuyor. Dizilere boğulmuş kitleler çoğalıyor. Açık toplum olmayı beceremiyor. Türkiye dönüşüyor, Türkiye ne kadar riyakar bir Ülke olduğunu ispat ediyor..
Evet, araştırma sonuçları bunları söylüyor. Peki, biz tüm bu araştırma sonuçlarını bir kenara bırakıp işe başka taraftan bakalım. Halkın görüşleri bu yönde olsa dahi, Devletin ve bireyin davranışları bununla uyumlu görünmüyor.
En büyük kumarı Devlet aslında kendi eliyle oynatıyor. Sayısal loto, at yarışı, milli piyango, toto, loto vb. ve bundan vergi alıyor. Başı kapalısından açığına, muhafazakardan aydınına kadar toplumun her kesimi kumar oynuyor. Gişelerin önleri dolup taşıyor. Alkol ahlaki olarak kabul edilmezken, yine Devlet en büyük vergiyi alkolden alıyor. Yeni türeyen göstermelik muhafazakarlar dışarıda göz önünde içmek yerine, evlerinde içiyor.
Evlilik öncesi cinsel ilişki ahlaksızca görülürken din adamları çıkıp küçük yaştaki kız çocuklarıyla evliliğin caiz olduğunu söyleyip çocuklarla cinsel ilişkinin bir şekilde yolunu açıyor. Devlet ise zinayı yasak olmaktan çıkarıyor.
Eşcinselliği yüzde 78 ahlaksızca bulurken, eşcinsellerin gittiği mekanlar kelli felli, yaşını başını almış, takım elbiseli, kucağına 18’inde delikanlı oturtan adamlarla doluyor.
Devlet bir yandan kürtajı yasaklamaya çalışırken kadınlar sokaklara dökülüp kendi bedenlerine sahip çıkıyor.
Tecavüze uğrayıp gebe kalan kadınlar ise feryat ediyor. Devlet tecavüze uğrayarak gebe kalan kadınları görmezden geliyor ve hatta neredeyse tecavüzün kadının rızasıyla gerçekleştiğini savunabiliyor.
Diğer yandan araştırma sonuçları bunları gösterirken, halkın yüzde 44’e yakını 17 Aralık sürecini görmezden geliyor. Yolsuzluk, rüşvet, talan, hırsızlık, umurları olmuyor. Millet, "aman ülkede istikrar bozulmasın, çalıyorlar ama bana da kömürümü, makarnamı veriyorlar" diyor. Ben de uysal koyun olurum kapalı kapılar ardında yaşarım diyor.
Peki, bu halk ne istiyor. Yukarıda sıralanan şeylerin tümü yasak olsun, ama her şey gizli olarak evlerde, kuytularda gözlerden uzak yaşansın ve o zaman mubah sayılsın… Devletin ve halkın söyledikleri ve yaptıkları birbirini tutmuyor.
Toplum bunca bastırılmışlık ile dışarıda özel hayatını yaşamaya korkar oldu. Araştırma sonuçları bunu gösteriyor. Aslında Türkiye ne kadar riyakar bir toplum olduğunu ispat ediyor. Türkiye artık kapalı kapılar ardında… Camiler riyakarlarla dolup taşıyor.
Türkiye bilimden, Atatürk’ün ışığında vazgeçmeyi tercih ediyor. Okumuyor, öğrenmiyor ve üretmiyor. Sanata ve sanatçısına saygı duymuyor. Dizilere boğulmuş kitleler çoğalıyor. Açık toplum olmayı beceremiyor. Türkiye dönüşüyor, Türkiye ne kadar riyakar bir Ülke olduğunu ispat ediyor..
Devlet, Millet elele, riyakarlığa devam ediyor.
https://twitter.com/ceydaknay
https://www.facebook.com/ceymin