GELECEK NESİLLER, BİZE GÜVENMEYİN!

Değerli okuyucularımız, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Geçtiğimiz hafta sonu resmi gazetede yayımlanan Orman Kanunu’nun 16, 17 ve 18.maddelerinin uygulanmasına ilişkin yönetmelikler ile, ormanlık alanlarda birçok işletmenin kurulmasının yolu açıldı. 

Özetleyecek olursak; bundan böyle orman alanlarında petrol ve doğalgaz arama tesisleri ile boru hatları, enerji üretim santralleri kurulabilecek. Bunun yanı sıra eğitim ve spor tesisleri, haberleşme tesisleri, yer altı doğalgaz depolama tesisleri, yollar, liman geri hizmet alanları, demiryolu, havaalanı, otoyollar, tüneller, teleferik tesisleri gibi ulaşım tesisleri yapımına da izin verilecek. Ayrıca yükseköğretim kurumlarının eğitim ve öğretim amaçlı tesisleri, hatta bu yükseköğretim kurumlarının yurtları bile bu düzenlemeden faydalanacak. Bitmedi, yine ormanlık alanlarda balık üretim çiftlikleri, odun kömürü işletilmesinde ağaç kullanılan ocaklara, define aranmasına, arkeolojik kazı ve restorasyon için yapılacak çalışmalara da izin çıkacak. (Arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmalarına sadece Kültür Bakanlığı izin verecek.). Bu tesislerin kontrol ve denetimi için ise “Serbest Yeminli Ormancılık Büroları” kurulacak. 

Aslına bakarsak, daha önce de köprü ve havaalanı çalışmaları sırasında, yasal engelleri aşmak için bu yönetmelikler de düzenlemeler yapılmıştı. Kamu ve toplum yararı için yapılacak düzenlemelerin, bir vatandaş olarak sonuna kadar arkasındayız.  Ancak çevrenin, tabiatın, kültür varlıklarının korunması gibi öncelikli “kamu yararı” nın gözetilmeden sadece sanayileşme ve kalkınma “kamu yararı” olarak yorumlanabilir mi? Peki bu alanların yeni rant alanları olarak talan edilmeyeceğini kim garanti edebilir? 

Bu alanlarda yaşayan ve ekolojik sistemde bir denge oluşturan tüm canlıların ne olacağı kimin umurunda? Buralara yerleşirken bize mi sordunuz diyeceksiniz? Ormanlar, yaşam alanlarının akciğeridir, onlar olmadan yaşam olmaz diyordunuz. Bugüne kadar ormansızlıktan kim ölmüş mü diye düşüneceğiz? Uzmanlara ve çevre mühendislerine göre, ağaç tarımının, yani sonradan ağaçlandırılarak elde edilen ormanların her ne kadar faydası olsa da, asla doğal kendi halinde oluşan ormanların yerini tutmayacağı zaten belirtiliyor. 

Bu düzenlemenin doğal dengeye verebileceği zararları işin uzmanları, çevre mühendisleri fazlasıyla anlatıyorlar. Ben işin daha başka boyutundayım.  Evliya Çelebi, “Seyahatname”sinde, Anadolu topraklarını anlatırken, fillerden, aslanlardan bahseder. Yani üzerinde yaşadığımız topraklar, bir dönem balta girmemiş ormanlarla kaplıymış adeta. Bugün fillerin, aslanların yaşayacağı ormanları bir tarafa bırakın, serçelere bile yaşayacağı alanlar bırakmıyoruz. Demek ki “Gelecek nesillere güzel bir dünya bırakalım” cümlesi hiçbir dönem itibar görmemiş, her nesil, bir öncekine göre daha hoyrat, daha acımasız olmuş her şeye karşı. Kişisel ve toplumsal ihtiraslar, daha fazla kazanma hırsı, gücü ve kudreti elinde tutma arzusu, insanoğlunu kendinden başkalarına karşı,  her daim acımasız ve saygısız kılmış. 

Eğer bugün sanayileşmek ve kalkınmak için, yüce yaradanın bahşettiği her şeyi yok ediyorsak,  kendi yaşam alanlarınızı kendiniz için bile yaşanmaz hale getirecek adımlardan kaçınmıyorsak, artık “Her şey çocuklarımızın geleceği için” safsatasını bir tarafa bırakalım yeni sloganımızı “Her şey para ve rant  için” olarak belirleyelim.  

Bize güvenmeyin gelecek nesiller! Zaten içinizdeki, tepki vermekten başka elinden hiçbir şey gelmeyen azınlığın dışında, siz de bu nesilden farklı olmayacaksınız. 

Sağlıcakla kalın..



https://twitter.com/ErolCanbay2
https://www.facebook.com/erol.canbay.9