Eee, hani biz hiç olmadığımız kadar yakındık?
Takvim isimli “gazete kılıklı” yandaş ceride öyle diyordu hani!.. Koccaman manşetle 17 gün önce halkımıza büyük bir sevinçle müjdelemişti; hem de asrın liderimizle ABD Başkanı Trump’ın fiyakalı biçimde el sıkışırken resmini koymuş, araya da Türk-Amerikan bayrağını
Oturtuvermişti!.. Trump’ın sözlerini de kazma sapı büyüklüğünde harflerle duyurmuştu...
Aradan iki haftadan birazcık fazla zaman geçti; Önceki akşam ABD Türkiye’nin tüm vize işlemlerini askıya aldığını duyurdu, iyi mi!..
Şöyle izah edeyim; vizeler askıdan indirilene kadar, diplomat da olsanız, gazeteci de olsanız, yeşil pasaport sahibi de olsanız, hastalıktan geberseniz, ameliyat için gün almış olsanız dahi Amerikan topraklarına gidemeyeceksiniz... Bırakın gitmeyi, vize için başvuru dahi yapamayacaksınız!.. Peki ABD bunun için hangi gerekçeyi gösterdi dersiniz?
-Güvenlik!..
Hem de Twitter’dan ilan etti!.. ABD Büyükelçiliği’nin mesajına bakalım:
-Son zamanlarda yaşanan olaylar, ABD hükümetini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ABD misyonunun tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır!..
Aynı gün gece yarısına doğru Türkiye’nin Washington büyükelçiliği de ABD vatandaşlarının vize başvurularını askıya aldığını açıkladı. Nasıl açıkladı biliyor musunuz? ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin açıklama metninin tıpkısının aynısıyla, hatalarına varıncaya dek hem de!.. Çıkarın metindeki ABD sözcüklerini, koyun yerine Türkiye sözcüklerini, işte o kadar...
-Türkiye devletler arasındaki “Kısasa kısas” ilkesini uygulamıştı!..
Yüksek gerilimin sebebi ne?..
ABD ile Türkiye arasındaki gerilimin nedeni olarak ABD Konsolosluğu çalışanı Metin Topuz’un FETÖ ile irtibatı gerekçesiyle tutuklanması gösteriliyor...
Tutuklanan Topuz’un eşi ve oğlunun sorguya alındığı da iddialar arasında... Peki, iki ülke arasında böylesine büyük bunalım yaratan vize restleşmesinin sebebi yalnızca bu mu acaba?.. Açıkçası zannetmiyorum! Bardağı taşıran, kamuoyuna sunulacak bir gerekçe olabilir, ancak perdenin arkasında bambaşka nedenlerin biriktiği, ABD’nin ve tabii Türk tarafının apayrı gerekçelerle gayet mutsuz olduğu da bir gerçek!..
Eski defterleri açmaya gerek yok; son iki gelişme durumu gayet güzel anlatıyor aslında... Örneğin, Vize krizi yükselerek sürerken, Rusya kendi açısından şahane bir atak yaptı. Kremlin Sözcüsü Dimitriy Peskov, Rusya ve Türkiye’nin S 400 füze savunma sistemlerinin üretim teknolojisinin Türkiye’ye verilmesi konusunda uzman düzeyinde görüşmeler yaptığını açıkladı!
-ABD kudurmasın da ne yapsın yani!..
Üstelik Türkiye Rusya ile anlaşarak İdlib operasyonunda en ağır görevi, karadan harekatı üstlendi! İlk top atışları dün itibarıyla başlatıldı. Türk ordusu, karadan İdlib’e harekata geçen Özgür Suriye Ordusu adıyla maruf muhalifleri destekliyor, kendisinin de girmesinin an meselesi olduğu söyleniyor...
Bu ne demek biliyor musunuz? Altı yıldır Esad’ın yıkılması hayaliyle inanılmaz zararlara uğrayan, bölgedeki inisiyatifini kaybeden Türkiye’nin şimdi “Astana Anlaşması” adı altında Esad için savaşa girmesi demek!..
-Şu dış politika dehasına bakar mısınız!..
Muktedirin hesapları!..
ABD, tabii ki böylesi bir harekat nedeniyle de fena halde öfkeli...
Pekii, Türkiye açısından durum ne?.. Bunu anlatmadan önce Rusya Stratejik Konjonktür Merkezi başkanı, askeri uzman İvan Konolov’un “Vize restleşmesinin” en sıcak saatlerinde söylediklerine bakalım. Konolov önce şu iddialı sözleri sarf etti:
-Öncelikle S 400 gibi bir silaha sahip olan bir ülke, bulunduğu bölgenin güçlü ülkesi olacak. Bölgede en güçlü ülke olmaya çalışan Türkiye için bu önemli. Türkiye uçak krizinden sonra sadece strateji partnerimiz olmadı. Aynı zamanda da İdlip gibi en ağır bölgenin operasyonunu üzerine aldı...
Kısacası yeni “Stratejik Ortak” Rusya oldu!.. Konolov’un bundan sözlerinden sonra dehşetli bir iddiada bulundu:
-Batı Erdoğan’a karşı yine girişimlerde(darbe demek istiyor!) bulunacak. İlk girişim başarısız oldu. Batı yine deneyecek. Erdoğan da bunun farkında. Erdoğan Rusya ile Suriye konusunda, İdlib gibi en zor konuda anlaştı. Eğer Erdoğan’ı devirirlerse, o zaman tüm İdlib bölgesi de patlar!..
İşte “zurnanın zırt dediği yer” tam da burası. Rusların bu açıklamaları, Erdoğan’ın korkularını iyice depreştirecek boyutta!.. İçeride de zor durumda olan Saray’ın, Türkiye’yi savaş durumuna getirerek kendisine ve iktidara karşı yükselen muhalefetin önünü kestiği, “birlik ve beraberlik” türküleri söylemeye zorladığı iddiaları da giderek daha yüksek sesle dillendirilmeye başlandı bile!..
İdlib harekatı da başladığına göre, bu iddiaların doğruluk payını takdirlerinize bırakıyorum!.. Ancak kişisel olarak söylemem gereken iki şey var: birincisi iktidarını kurtarmak için ülkesini savaşa zorlayan lider prototipi Tarih Baba’nın defterinde bol miktarda mevcut... İkincisi ise yalnızca bir dilek:
-Tanrı bu milleti korusun!..
https://twitter.com/umit_zileli