YABANCIYA CENNET, TÜRK İÇİN CEHENNEM!..

Son söyleyeceğimi baştan söyleyerek başlayayım:

Türkiye, bu ülkenin sahipleri yani Türk milleti için tam anlamıyla bir cehenneme dönüşmüş vaziyette!

Hiç abartmadan söylüyorum; neredeyse yarısı asgari ücret diye verilen 4 bin 253 TL, diğer yarısının önemli bölümü asgari ücretin biraz üzerinde ücretlere talim eden, en kabadayısı 6-7 bin lira bandında debelenen bir milletten söz ediyorum! 13 küsur milyon emekli yurttaş için ise söylenecek hiçbir şey yok; bu iktidar ne yaptı, ne etti yaşamlarının büyük bölümünü bu ülkeye hizmet ederek geçiren bu insanları “yaşayan ölüler” haline çevirmeyi becerdi, 2 bin 500 TL ile açlık sınırının bile çok gerisine hapsetti!

Peki bu ne demek? 80 milyonluk ülkenin çok büyük bölümü yoksulluk sınırının altında yaşıyor demek! Önemli bölümünün açlıkla cebelleşiyor olması demek! Kendi ülkesinde adeta açık hava hapishanesinde yaşıyorcasına bir yaşam sürdürmek demek!

Mesela, İstanbul’da on binlerce çocuğun, kadının, yaşlının denizi bir kerecik olsun görmeden yaşaması demek! Örneğin metropollerde yaşamaya çalışan ücretli milyonların bir kez olsun bir restorana, bir sinemaya, bir tatlıcıya bile gidememesi demek! Bu ülkede yalnızca 1 milyon civarında insan yaşıyor, diğerleri yalnızca seyrediyor demek!

Diğer tarafta, yabancıların parası kuşa dönmüş Türkiye’ye koşa koşa gelmesi, paşalar beyler gibi ağırlanması demek! Geçmişte “tatlı var mı komşu?”“naylon çorap var mı komşu?” diye soran Bulgarların Edirne’yi alışveriş için istila etmesi demek. Arap, Rus, Ukraynalı, aklınıza kim gelirse, milyonlarca insanımızın hayal bile edemeyeceği, yanına dahi yaklaşamayacağı villalara, lüks apartman dairelerine konmaları demek!

İktidarın, yurtdışında konut pazarlayacak emlakçıları desteklemesi demek! Yine aynı sayın iktidarın “Kur Korumalı mevduat” ile parası olanı daha zengin etmesi, bedelini de hazineye yani bu zavallı millete ödetmesi demek!

-Ölmüşüz, ağlayanımız yok demek!

Antalya’da yaşamak için ille de yabancı olmak mı lazım!

Sıra böylesine hazin bir girişi niçin yaptığıma geldi…

Dün Antalya’daydım… Bir televizyon programına katılmak için gelmiştim. Öncelikle, sayısını bilmediğim kadar çok geldiğim bu kenti çok severim. Temmuz, Ağustos dışında dünya güzeli bir kent, o iki ayda ise felaket sıcağıyla baygınlık geçirten bir kenttir! Ancak bu kez, gördüklerim, duyduklarım nedeniyle bayılıyordum neredeyse; adeta şoke oldum.

Antalya, bir memur, bir işçi, bir emekli için yaşanacak yerler listesinden silinmişti! Şöyle anlatayım; ortalama ev kirası 10 bin liradan başlıyordu! O da kenarda köşede olanlardı. 15-20 ve yukarıya doğru uzayıp giden bir kira listesi düşünün!

Büro-İş Sendikası Genel Başkanı Alay Hamzaçebi, bu durumu şöyle özetliyordu:

Antalya, memurlar için sürgün yeri oldu!

Ortalama 6 bin 500 TL maaşı olan bir memur hiçbir şey yemese içmese dahi bu kiraları ödemesi mümkün değildi tabii! Hamzaçebi, en önemli etkenler arasında yabancıya konut satışını gösteriyor. Çok haklı; ne tarafa dönseniz maşallah Rus, Ukraynalıdan geçilmiyordu! Ehh, buraya gelebilenlerin önemli bir kısmını da “paralı” olanlar oluşturduğuna göre Türklere yer kalmaması da doğaldı zannımca!

Bu kentte yaşamak mümkün değil artık, peki ya tatil? O hiç mümkün görünmüyor! Milletin cebine giren para, buralarda iktidar mensuplarının bir zamanlar bir başka konuda yaptığı bir tanım da olsa durumu pek güzel anlatıyor:

Çerez parası!

Antalya’ya ancak garson, otel görevlisi, turizm çalışanı ya da mevsimlik işçi olarak gelinebilir bundan böyle! Sevgili Haluk Şahin’in kulakları çınlasın, o meşhur kitabının başlığı ne hale düştüğümüzü gayet güzel anlatıyor:

Türk olmak kolay değil!

Tatil artık bu millete haram!

Sadece Antalya değil tabii…

Akdeniz, Ege, Kuzey Ege aklınıza neresi geliyorsa Türk olana imkansız hale gelmiş görünüyor!

Şayet, babadan kalma bir eviniz yoksa, ya da iyi kazanç getiren bir işiniz yoksa, sizi birkaç günlüğüne misafir etmeye gönüllü eşiniz dostunuz da yoksa bu memleketin evladı olarak “YOK” hükmündesiniz sayın seyirciler!

Artık, televizyondan seyredip, ardından soğuk bir duş alma devri başladı. Tabii su parasına da dikkat etmek kaydıyla! Haa, unutmadan; Antalya’ya yerleşmiş Rus, Ukraynalı arkadaşlar Antalya’yı memleketlerindeki arkadaşlarına anlatırken şöyle diyorlarmış:

Kuzeyinde Türkiye’nin bulunduğu kent!

Bakalım diğer tatil beldelerine ne gibi inciler yakıştıracaklar!

Pardon, seçim mi yaklaşıyor dediniz? Bakın çok sevdiğim bir özdeyişi paylaşayım:

Her millet, layık olduğu şekilde yönetilir!

Ona da siz karar vereceksiniz…

https://twitter.com/umit_zileli