Zeybek aslında Ege dolaylarında köy ve çiftliklerde yaşayan Türklerin lakabıdır...
Atılganlıkları, cesaretleri, haksızlığa karşı çıkışlarıyla, karakterleriyle tipik Anadolu köylüsünü temsil ederler...
Kökeni taa Osmanlı’ya dek uzanan Zeybeklerin başkanlarına da Efe denir; ağabey, yiğit anlamına gelir. O da yardımcılarına “Kızan” diye seslenir... Kendilerine has elbiseleri, silahları vardır. Osmanlı zamanında epey süre “Eşkıya” olarak adlandırılan Efe ve kızanları Kurtuluş Savaşında çok büyük hizmetler verdiler. Kurtuluş sonrasında ise İstiklal madalyasıyla ödüllendirildiler ve mekanları olarak belledikleri dağları terk edip, kendilerini tasfiye ettiler...
Onlar kendilerini tarihe yazdırıp kenara çekildiler ama ne isimleri ne de “Yiğit oyunu” olarak bilinen zeybek Havası unutuldu; kitaplara, romanlara, filmlere konu oldu...
-Mertlik, cesaret ve boyun eğmeyişin oyunu olarak tarihe kazındı!..
Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, Atçalı Kel Mehmet Efe, Çakırcalı Mehmet Efe gibi kurtuluş tarihimize altın harflerle yazılan efeler, düşmana kök söktüren başarılarının yanı sıra, yiğidin oyunu zeybeği de çok iyi oynarlardı...
Hiç kimsenin önünde baş eğmeyen, diz çökmeyen bu kahramanları sadece bir tek yerde diz çökerken görebilirdiniz:
-Zeybek oynarken!..
Bel büküp gerdan kıranlar!..
Büyük devrimci de Rumeli türküleri kadar zeybek oynamayı da çok severdi...
Halkın arasına karışıp zeybek oynamışlığı çok olmuştu... Öyle ki, sonsuzluğa karışmasına çok az bir süre kala içinden gelmiş, sahneye çıkmış ve hiç unutulamayacak bir zeybek sergilemişti...
Zeybek hep eğilmeyenin, bükülmeyenin, zalime karşı duranın, mazlumun yanında duranın, mertliğin, yiğitliğin sembolü oldu... Siz hiç zalimin, hırsızın, soysuzun, gerici yobazın, ahlak düşkününün, karakter yoksununun, haysiyetsizin zeybek oynadığını gördünüz mü?.. Onların oyunları çok başkadır; bel kıvırıp gerdan bükerler, zenneyi alkışlarlar, köçek kıvırmasına bayılırlar!..
Geçen gün Aydın’da, Büyükşehir Belediye Başkanı “Topuklu Efe” Özlem Çerçioğlu ve Muharrem İnce’nin on binlerin önünde işte bu “yiğit oyununu” efelerle birlikte oynarlarken izledim... İktidar cenahı ve kuyrukçularının da dikkatle izlemesini tavsiye ederim:
-Başka hiçbir yerde o “diz çöküşü” göremezler!..
“Eyyy Kandil” de kaç kişi kaldı acaba?!.
Seçimlere 20 gün kala buzdolabındaki Kandil tenceresi tekrar ateşe sürüldü!..
İktidarın en zirvesinden, yandaş yazarlara varıncaya dek “Kandil destanı” yazılmaya başlandı. Öyle ki, bir tanesi hızını alamamış “operasyonun nasıl yapılacağını” detaylarıyla anlatıyordu köşesinde, mübarek sanki köşe yazarı değil, harita üzerinde strateji anlatan başkomutan rolündeydi!.. Diyelim ki orada hala teröristler fink atıyor; bu yazılanları, “geliyoruz” naralarını izleyip okuyunca zaten terk etmezler mi Kandil’i diye düşünüyor insan!.. Bu muhteremlerin önce şu soruya yanıt vermesi gerekir.
-Kandil Dağı’nda kaç terörist kaldı?..
Arkadaşlar, lider kadrosu dahil teröristler Kandil’den ayrılalı mevsimler geçti!.. Onların yeni adresini Mısır’daki sağır sultan ile duydu:
-Sincar!..
Elebaşları da, yönetici kadro da Sincar’da yuvalanıyor artık... Mümbiç ve PYD konusunda anlaştığınızı iddia ettiğiniz ABD’nin askeri yetkilileri daha üç gün önce PKK’nın elebaşlarıyla buluştu; peki nerede buluştu? Sincar’da tabii!.. Eskiden Kandil’e giderlerdi, şimdi neden gitmiyorlar? Çünkü orada neredeyse kimse kalmadı da ondan!..
Haa bir de Mümbiç anlaşması hayata geçerse, PKK uzantısı PYD’li teröristlerinin gözetiminde yerinden ettikleri, sınırımızın yakınına taşıdıkları Süleyman Şah Türbesi’ni yeniden eski yerine taşıyacaklar. Ancak ABD, “PYD’nin tahliye süresi ile ilgili süre anlaşması yok” diyor!.. Seçime de şunun şurasında 17 gün kaldı; bak şu kör talihe, ne güzel “Türbe Şov” yapılacaktı,
-Yetişir inşallah, Amin!..
https://twitter.com/umit_zileli