YENİ “GENÇLİĞE HİTABE”ye UYGUN YENİ TÜRKİYE!..

Tayyip Bey ne istediğini, ne hedeflediğini aslında tüm açıklığıyla söyledi:
-Dindar gençlik!..
Tepkiler gelince, “tek tip insan yetiştirilmek isteniyor” eleştirileri yükselince Başbakan, söylediği hedefi kendince düzeltti. Yeni hali şöyle oldu:
-Modern ve dindar gençlik!..
Bunu ya da benzeri sözleri ilk söyleyişi de değildi.. Refah Partisi’nin İstanbul il başkanı olduğu sıralarda, belediye başkanlığı döneminde  son derece keskin, tartışma yaratan açıklamalar yapmıştı. Ben birini hiç unutmadım mesela; demokrasiyi amaçladıkları yolda bir tramvaya benzetmiş, zamanı geldiğinde ineceklerini söylemişti...
-Bugünlerde, tramvaydan inme zamanı geldi demek ki!..
Tayyip Bey’in toplumu bir kez daha dalgalandıran bu sözleri söylediği sürece bakarsak neyin hedeflendiğini çok daha iyi kavrayabiliriz sanıyorum...
Öncelikle milli bayramlar bi punduna getirilip yasaklanmaya hatta tamamen kaldırılmaya başlandı. Cumhuriyet Bayramı, askerimize saldırı yapıldığı, yasta olduğumuz gerekçesiyle, 19 Mayıs Bayramı havaların soğuk olduğu bahanesiyle kutlanmadı. Bundan böyle yapılması da şüpheli!.. Eh 19 Mayıs’a soğuk diyen kafanın 23 Nisan’a nasıl bir kulp takacağı da belli oldu haliyle!..
Ardından “andımız” oturtuldu hedefe.. Daha o tartışma sürerken de Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”si.. Öyle ki; AKP’nin sözcüsü Hüseyin Çelik, ortada bu türden en ufak bir tartışma yokken, kimsenin aklının ucundan bile geçmezken bir televizyon programında,  Gençliğe Hitabe ve andımız için “tabii ki kaldırılabilir, ayet mi bunlar” dedi, diyebildi!..
Milli eğitimin ve Diyanet İşleri’nin art arda attıkları adımlar, aldıkları kararlar, amaçlanan hedefi tüm açıklığıyla gösteriyor.
-Gençliğin beyninden Cumhuriyeti ve Atatürk’ü silmek!..

“Kininin öcünün davacısı bir gençlik!”

İşte bu kadar basit!..
Tayyip Bey’in AKP Gençlik Kolları’nın etkinliğine telekonferans yoluyla bağlanarak yaptığı konuşmada Necip Fazıl Kısakürek’ten alıntı yaparak okuduğu dize neydi?.
-Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik.
Gerçi Tayyip Bey, okurken “öcünün” sözcüğü yerine “kalbinin” sözcüğünü koydu ama aslı “öç”tür, Necip Fazıl kendi sesiyle okuduğu bu şiirde “öcünün davacısı bir gençlik” demiştir.. Böylece anlamış bulunuyoruz ki Tayyip Bey’in istediği “dindar gençlik” böyle bir gençliktir:
-Kininin, öcünün davacısı olacak bir gençlik!.
Kime karşı kin, kime karşı öç, orasını daha iyi kavrayabilmek için şiirin tamamına bir gözatmanız kafi, orada gayet açıkça anlatıyor şair!.. Necip Fazıl’ın bu şiirinin adı ne onu biliyor musunuz peki?..
-Gençliğe hitabe!..
Zaten, şiirin tanıtımı da, “Müslüman Gençliğe Hitabe” olarak yapılıyor!.. Bu durumda, Mustafa Kemal’in “Gençliğe Hitabe”sinin niçin kaldırılmaya çalışıldığı da  gayet açıkça belli oluyor:
-Hedef 2023.. Hitabe’nin yenisi de cepte.. Geriye ne kaldı?!.. 
Aslında yazımı noktalamıştım ancak gazetede bir eğitimcinin, Erzurum Dumlupınar İlköğretim Okulu Müdürü Mustafa Aydın’ın sözlerini okuyunca gençliği yetiştiren bir eğitimcinin “sefaleti” karşısında şok geçirdim. Adam açıkça şöyle diyor:
-Suçluların kanı alınsın gen haritası çıkarılsın. Çocuk doğduktan sonra analiz yapılsın. Vatana, millete, bu ülkeye zararlıysa yürümeden yok edilsin..
Eğitimci değil, Gestapo komutanı mübarek!. Şiddet eğiliminin yalnızca gen değil, aile, çevre, yetişme ve eğitim sorunu olduğunu bilemeyecek denli cahil!.. Bir NAZİ’den farkı yok.
-İstenen tür ve ebatta çocukları bunlar mı yetiştirecek?!..

İçimizdeki ateşi nasıl söndüreceksiniz?!

Bu soruları beş yıl önce endişeyle sorarken, bugün artık görüyoruz!..
“İstenen tür ve ebatta çocuklar”, “kindar, öcünün davacısı epey genç” istenen kıvamda yetiştirildi!..
-Onlar şimdi sosyal medyada silahlarıyla poz verip “hayırcıları bekliyoruz” çığlıkları atıyorlar!..
-Onlar şimdilerde “dünürün” emrinde, onun talimatlarıyla “paralel orduda” yerlerini alıyor, silahlanıyor, insansız hava aracı “Drone” kullanmayı öğreniyorlar!..
-Onlar şimdi yapılan çağrı üzerine “Ak Milisler” örgütlenmesinde  “Vatan, Bayrak, Erdoğan için” silahlanıyorlar!..
-Onlar artık başsavcı vekili kılığında, milli eğitim şube müdürü kılığında “iç savaş” tehditleri savuruyor, vali, kaymakam, rektör, siyasi parti sorumlusu kılığında “Evet” kampanyaları düzenliyorlar!..
Hedef belli, amaç belli; Necip Fazıl’ın “Gençliğe Hitabesi” ni, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gençliğe Hitabesi” nin yerine geçirmek; 90 yıllık “Cumhuriyet parantezini” kapatmak, Osmanlı’yı yeniden ihya etmek!..
Üstelik ellerinin altında devletin tüm gücü ve olanakları mevcut; medyanın büyük bölümü emre amade... Para desen gani...
-Peki niçin bu kadar rahatsız, bu denli panikteler?..
Olmuyor da ondan! Bu kadar baskı, bu kadar yasak işe yaramıyor da ondan! Gazetecileri işten attırıyor, akademisyenleri ihraç ediyor, “Hayır” propagandası yapanları gözaltına alıyor, içeri tıkıyorlar yine olmuyor da ondan!.. Bu ülkenin sağdan sola, her partiden yiğit, aydınlık, yurtsever insanları özgürlük için, adalet için, bağımsız ve başı dik bir Türkiye için canını dişine takmış savaşıyor da ondan!..
-Bu ülke bizim, karanlığa terk etmeyeceğiz, ölümüne kararlıyız diye haykırıyorlar da ondan!..
Yanaşma medyanızda, televizyonlarınızda görünmüyor olabilir, söylemek isteyenleri derdest de edebilirsiniz... Tehdit, baskı, şiddet zaten olağanlaştı...
-Peki içimizdeki ateşi, o büyük ışığı nasıl söndüreceksiniz?!..


https://twitter.com/umit_zileli