ZARRAB'ın SERVETİ KORUMADA!..
Reza Zarrab’ın tutuklanmasının ardından uzunca bir süre panikleyen, sessiz kalan iktidar partisi, bir açıldı pir açıldı...
AKP’nin ilk yaptığı, bir gece yarısı operasyonuyla “Kişisel Verilerin paylaşımı” yasa tasarısına bir madde ekleyerek, yabancı ülkelerle bilgi, belge paylaşımını iyice engelleyecek yasayı çıkarmak olmuştu. Yasayı görenler adını da koymuştu hemen:
-Reza Zarrab Yasası!..
Sonradan öğrendik ki, yemeyip, içmeyip habire yasa tasarısı hazırlamakla meşgullermiş; Bu kez de Adalet Bakanlığı’nın, Zarrab’ı kurtarma manevrasında kalan boşlukları kapatmak için harekete geçtiği ortaya çıktı, iyi mi!. Bakanlığın hazırladığı “Uluslararası Adli İşbirliği Yasa Tasarısı’na” göre, yabancı devletlerin adli işbirliği taleplerini “Merkezi Makam” sıfatıyla Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü karara bağlayacak...
Bu ne demek oluyor peki?. Tıpkı üç gün önce gece yarısı çıkan yasadaki “oyun” tekrarlanıyor demek!.. Şöyle ki; biliyorsunuz ABD’nin, Zarrab’ın tüm malvarlığına el koyması bekleniyor. Tasarıya göre Merkezi Makam, “egemenlik hakları, güvenlik, kamu düzeni, devletin diğer temel çıkarları ile talep konusunun askeri, siyasi veya siyasi suçla bağlantılı bir suç olması halinde” adli işbirliği talebini reddedebilecek..”
Nasıl ama, olabilecek her türden “delik” özenle kapatılmış, değil mi?. Yukarıdaki uzun ve de karmaşık cümleyi dün, diğer “kurtarma maddesinde” yaptığımız gibi Türkçeye çevirecek olursak, ortaya, uzmanların da hemen yorumladığı üzere şu sonuç çıkıyor:
-Reza Zarrab’ın malvarlığını koruyacak yasa tasarısı hazırda bekliyormuş!..
Ayrıca, kim bilir daha başka kimlerin servetleri...
Zarrab’ın “gizli” buluşmaları!..
Tabii bu baş döndürücü hızdaki gelişmeler ve verilen “direktifler” sonucu “devekuşu medya” yazarıyla, yazı işleriyle öyle bir “huruç harekatına” başladı ki, o kadar olur yani!.. Bunların eline vermişler bir “darbe” sözcüğü, her biri bir tarafından çekeleyerek öylesine harika yazılar döktürüyorlar ki, basın tarihimizde mutlaka hak ettikleri yeri bulacaktır!..
Bunları mesleğim gereği okuyorum tabii, okumak mecburiyetindeyim... Ancak yanaşma düzenin içinde olmayan gazete ve yazarların verdiği bilgiler ve analizler gelecekte olacaklar açısından değerli ipuçları veriyor. Örneğin, Aydınlık gazetesinin dünkü manşeti şöyleydi:
-FBI ile Tarabya’da görüştü...
Gazetenin haberine göre, Zarrab, 3 ay önce ABD ile temasa geçti. FBI ajanları, Zarrab’dan kimlerle ortak iş yaptığını, rüşvetin boyutlarını, altın ticaretini hangi yolla yaptığını ayrıntılı olarak öğrendi. Bu görüşmelerin sonuncusu, Tarabya’daki, “güvenli ev” de yapıldı. ABD’li ajanlar kurulan temasın ortaya çıkmaması için “birinci derece” gizlilik seviyesi uyguladı...
Sonra ne oldu?. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra Zarrab tutuklanacağını bilerek ABD’ye gitti. FBI, Türk yetkililerin Zarrab’ı durdurmaması için tüm önlemleri aldı. Heyecanlı casusluk filmleri yanında halt etmiş valla... Bu durumda, iddianamenin nasıl bu kadar çabuk hazırlandığı, New York Başsavcısı’nın neden bu denli kendinden emin göründüğü, bilinen cenahta niçin böylesine panik yaşandığı da kendiliğinden ortaya çıkıyor:
-Zarrab göründüğü gibi, daha İstanbul’da bülbül kesilmiş!..
Ensar’a kıyak, protestoya dayak!..
Ensar Vakfı’nı artık hepiniz biliyorsunuz...
Aile Bakanı Hanım’ın “bir kere oldu diye, hizmetleriyle gurur duyduğumuz bir vakıf karalanamaz” dediği bu vakfı korumak, kollamak uğruna yapılanları gördükçe insanın yüreği sıkışıyor. Bakın önceki gün, Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencileri, Ensar Vakfı’nın Karaman’daki yurdunda 10 erkek öğrenciye tecavüz edilmesini protesto etmek istedi...
Sen misin protesto etmeye kalkışan; Çevik Kuvvet ekipleri büyük bir şiddetle saldırdı; sanki karşılarındaki düşman güçleriydi... Gencecik kızlar erkekler kafalarına basılarak, boğazları sıkılarak, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı...
Diğer tarafta Ensar Vakfı ile ilgili neler yapılıyor derseniz; zaten Meclis’te ne yapıldığını, AKP’lilerin “pek gurur duydukları” vakfı korumak için nasıl cansiperane uğraş verdiklerini gördünüz. Ben size yeni ortaya çıkan bir “ballı börek” kıyağından söz edeceğim... Kurucuları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın da bulunduğu vakfa, Üsküdar Belediyesi tarafından, 2000 yılında öğrencisi olmadığı için kapanan Nersesyan Yermonyan Ermeni Okulu binasının yurt olarak kullanılmak üzere kiralandığı belirlendi...
AKP’li Üsküdar Belediyesi, binayı 2015 Ekim ayında kiraladı. Kiralanan tarihte henüz “Karaman Tecavüzü” medyaya yansımamıştı ama, Çorum’da ve Rize’de bu vakfın şube başkanlığını yapan kişilerin küçük kız ve erkek çocuklara tecavüz ettiği, birinin hüküm giydiği, diğerinin Ocak ayında tutuklandığı haber olmuştu!.. Demek ki neymiş?
-Hizmetinden gurur duyulan vakfa kıyak yapmaya devammış!!!
https://twitter.com/umit_zileli