Şeyh Abdülleylek, Abdüldüldül’ün kulağına eğilip “Al şu hacı yağını sakalına iyice sür. Akik tespihini de elinden düşürme.”Abdüldüldül minnettarlıkla Şeyh’ine bakarak “Allah razı olsun. Biz hazırız Şeyhim.” “Kaç kişiyiz?” “100.” “Abdülkunduz’u ara 5’er kişilik gruplarla Soma’nın mahallerine dalsınlar. Sen de benimle gel.” Abdüldüldül son model, pahallı telefonunu besmeleyle cebinden çıkarır. Abdülkunduz’u arayarak Şeyh’inin emrini iletir. O esnada Şeyhi kolundan çekiştirerek sürüklemektedir. Şaşkınlıkla “Efendimiz?” der. Şeyh parmağıyla ötedeki “Hükümet istifa!” diye haykıran maden işçisini göstererek “Hadi koş Düldül!” diye ünler.
Orhan Kural’ın fetvası
Abdüldüldül işçinin yanına yeldirip “Amanin! N’apıyosun?” diye sorar. İşçi “Yasal protesto hakkımı kullanıyorum.” “Kur’an’da protesto yok! Kafir olma!” “Abimi, amcaoğlumu yitirmişim!” “Tövbe et! 2 bin Bakara, 3 bin hakara, 4 bin makara oku! Bizim Egemen böyle makaraya sararak kurtuldu. Rabbine isyan etme. Cehennemi boylarsın!” “Biz zati yerin 2 bin metre altından geliyoruz! Ne cehenneminden bahsediyorsun?” Şeyh Abdülleylek lafa karışır “Tövbe getir zındık! Sen milli iradenin temsilcisi, 2’inci Peygamber sayılan Uzun Adam hakkında nasıl konuşuyorsun? Kaderine rıza göster. Kader onu Başbakan, seni işçi yaptı. Senin yerin yeraltı, onunki yeryüzünün dorukları!” O anda meydanın diğer ucundan sesler yükselir “İş kazası değil katliam!” Şeyh Leylek ile Müridi Düldül kaygıyla oraya koştururlar: “Ey Müslümanlar! İsyan ederek dinden çıkmayın. Bakın AK Müslümanlardan Orhan Kural Hoca diyor ki ‘Karbon monoksitten ölüm tatlıdır.’ Yani dilberdudağı, hanımgöbeği gibi bir şeyi kastediyor. AK Kural Hoca kesinlikle cennete uçacak. Sırat’ı sorgusuz sualsiz geçecek. Kabirde ona ‘Hangi partiye oy verdin?’ diye sorduklarında “AK Parti” diyecek. Postunu ebediyen kurtaracak. Cennette onu dilber dudaklı, hanım hanımcık göbekli ne huriler bekliyor bir bilseniz!” Acılı, öfkeli işçilerle yakınları Şeyh Leylek’le tilmizi Düldül’e ters ters bakarlar.
Güzel ölüm, güzel otopsi
Leylek’le Düldül “Yani güzel öldüler, demek istiyoruz...” diye korkuyla titrerler. Öfkeli kalabalık üzerlerine yürüyünce tabanları yağlayarak meydana yakın bir sokağa kendilerini soluk soluğa atarlar. Gölgeli, gri sokakta kadınlarla çocuklar feryat figan etmekte, erkekler bir köşede sessizce ağlaşmaktadırlar. İçlerinden biri “Özelleştirme katliamına hayır! Kahrolsun AKP!” sloganını atar. Leylek’le Düldül sessizce yanına sokulup “ Sakin ol. Kadere iman, imanın şartlarındandır. AK Parti elinden geleni yapıyor.” İşçi sinirlenerek “Ne mesela? Yurttaşı yumruklamak mı? Tekmelemek mi?” Leylek atılarak “Fıtratında azıcık öfke var. Ama bu ona lazım. Devlet yönetiyor. Sizi düşünüyor. Ölen yakınlarınızın otopsileri en güzel şekilde yapılacak merak etmeyin...” İşçi isyan eder “Biz can verdikten sonra cesedimize yaptığınız şey umurumuzda mı? Defolun buradan din tacirleri, afyonlama timleri!” Oradan kös kös ayrılırlarken Şeyh Leylek Düldül’e gizlice “Bu işçiler bize kanmıyorlar. Hemen eli sopalı AK timleri ara!” der.
Burada noktalıyoruz ve başaramayacaklar diyoruz! Bu yazıyı askerde şehit verdiğimiz Mehmetçiklerimiz ile madende şehit verdiğimiz Mehmetçiklerimize adıyorum.
https://twitter.com/FILIZCEMSU