HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Avrupa bizi kıskanıyor mu bilmem ama ben Norveç’i çok kıskandım
Başta AKP genel başkanı olmak üzere iktidar sözcüleri giderek daha da batağa gömülen ekonomi ve dış politika konusunda kendilerinde hiçbir hata görmüyorlar.
Onlar her şeyi çok iyi yaptılar ama ah şu pandemi yok mu, yaktı hepimizi.
Zaten dünya bir ekonomik kriz içinde, Amerika bile enflasyonun pençesinde.
Avrupa ülkelerinde kuyruklar var, bizdeki benzin onlara göre sudan ucuz.
Dünyada büyüyen tek ülkeyiz, güya gelişmiş sayılan Avrupa bizi çok kıskanıyor.
Milletin bir bölümü inanıyor bunlara.
Ne diyeyim, bazen insanlar kendilerini avutmak için bahanelere sığınır, belki de iktidar bunu sağlıyordur.
Valla Avrupa bizi kıskanıyor mudur, bilmem, ama Norveç’i çok kıskandım.
“Nereden çıktı Norveç?” diyeceksiniz.
Değerli dostum siyasetçi- iş insanı Kemal Abdullahoğlu geçenlerde işleri gereği birkaç günlüğüne Norveç’e gitmiş.
Hafta içinde bir kahve içimi için buluştuğumuzda heyecanla izlenimlerini anlattı.
“Biliyor musun Norveç’te su bedava” dedi ve ekledi “Üstelik musluklardan akan su bizim damacana ile iyi su niyetine satılan sulardan çok daha iyi.”
Asgari ücretin 3 bin Euro bizim aramızla neredeyse 50 bin lira olduğu bu kuzey ülkesinde kişi başına düşen milli gelir 90 bin dolar.
Onu bizim paraya çevirmeyeyim, moraller bozulmasın, isteyen kendi çarpsın rakamları.
Abdullahoğlu “Norveç’in bütün geliri petrol, doğal gaz ve deniz ürünlerinden sağlanıyor” dedikten sonra anlattı;
“İşsizlik yüzde 1, enflasyon yüzde 3 bu ülkede. Yüzde 3 olması bile halkı bayağı kızdırmış, bu nedenle hararetli tartışmalar yapılıyor, hem de günlerce, bizi düşündüm de, Norveç’te bir ayda tartışılanlar bizde bir günde yaşanıyor, hemen yeni tartışmaya geçiyoruz.”
Kemal Abdullahoğlu’ndan öğrendiğime göre Norveç’te tarım da çok ileri.
Öncelikle son teknoloji kullanılıyormuş.
Ama bana göre daha önemlisi şu; Norveç’te üretilen bir ürün asla ithal edilmiyormuş. Yani “Aynı ürünü dışarıdan almak daha ucuza geliyor” mantığı bu ülkede hiç geçmiyormuş.
Tarım ürünlerinde ithalat ancak ya bu ülkede hiç yoksa ya da kendi üretimleri tüketimi karşılayamayacak hale gelirse yapılabiliyormuş.
Abdullahoğlu “Bunların dışında çok güvenli ve sakin bir ülke. İnsanlar korkmadan, özgürce istedikleri gibi yaşıyor, kimse kimsenin hayatına karışmıyor, devlet ise kimseyi rahatsız etmiyor, parmak sallamıyor” dedi.
Benim en hoşuma giden sözlerinden biri de şu oldu sevgili dostumun “Orada kaldığım sürece elbette televizyonlara baktım, ama ülkeyi yönetenleri televizyonlarda konuşurken hiç görmedim. Zaten ancak önemli bir konu olduğunda çıkıp konuşuyor ülke yöneticileri, öyle her gün birbirine laf eden, birbirine bağıran, hakaret eden siyasetçiler yok” sözleri oldu.
Kıskandım doğal olarak ama sonra da şunu düşünüm; “İyi de öyle bir ülkenin de tadı olmaz ki.”
Yok, şaka şaka, keşke biz de o düzeye çıkabilsek.
Acaba kaç fırın ekmek yememiz gerekiyordur?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Hayatımızdan SİLİNECEK KİŞİLERİN Listesi
Bilmiyorum başka yerde yayınlandı mı, bana da sosyal medya hesaplarımın birinden geldi.
Sizlerle de paylaşmak istedim;
1- Sen aramayı, yazmayı bıraktığın an bakarsın ki o aramıyor, yazmıyor, bütün ilişkiyi sen devam ettiriyorsun.
SİL GİTSİN
2-Bir insandan bir şey öğrenemiyorsan, o insan gereksizdir.
SİL GİTSİN
3-Başkalarının sırlarını sana anlatan, senin sırlarını da başkasına anlatır.
SİL GİTSİN
4-Tartışmayı bilmeyen, dinlemeyen, kendi fikrini dayatan insanla konuşacak bir şeyin yok.
SİL GİTSİN
5-”Yoğunum” kelimesini ağzına sakız etmiş, sürekli zamansızlıktan dem vuranı…
SİL GİTSİN
Unutma!. Zaman hiçbir zaman bulunmaz, ayrılır.
6-“Ben buyum” deyip sıyrılan insanla asla anlaşılamaz.
SİL GİTSİN
7-Saatlerce kendi derdini anlatıp durur, bencillikten burnunun ucunu görmez.
SİL GİTSİN
8-Ne yaparsan yap gülmez. Bazıları mutsuzluktan beslenir.
SİL GİTSİN
9-Senden alır, alır, alır… Vermeye gelince beklentisiz sevgiden dem vurur.
SİL GİTSİN
Değer veriyorsan değer görmelisin, aksi aptallıktır.
10- Kendi yapamadığı için senin başarılarını küçümser. Hatta dürüstlük adı altında kıskançlığını kusar.
Sıkma canını, onun derdi kendi acizliğiyle.
SİL GİTSİN
11- Hayallerini dinlemeyenleri, acını ve mutluluğunu paylaşmayanları.
SİL GİTSİN
Hayat milletin tribini çekmek için çok kısa..!!,
BAŞIMDAN GEÇENLER
Haberleri de izleyin ama gülmeyi de unutmayın
Yeni moda “şekerim artık haberleri hiç izlemiyorum” demek.
Kimi görsem hep bunu söylüyor.
Nedenmiş?
Çünkü artık bıkmışlar, hiçbir şey değişmiyormuş, her gün kötü haber almaktan sıkılmışlar, karamsarlıkları artıyormuş.
İyi de haberleri hiç izlemeyip, güya karamsarlıktan kurtulduğunu zannedenler yarın acı gerçekle karşılaşırlarsa bunda kendi sorumlulukları olduğunu da görmeyecekler mi?
Daha kötü günler yaşamak ve üzülmek istemiyorsak duyarlı olmak, her şeyle ilgilenmek, gerektiğinde tepki koymak zorundayız.
Gerçeklerden kopmak yerine ara sıra es vermek, gülmeyi, eğlenmeyi, keyif almayı da ihmal etmemek gerek.
İşte bana da “es” verdiren bir yerli filmden söz etmek istiyorum.
Ülkenin ekonomik olarak ağır, kasvetli günler geçirdiği şu dönemde, halkı gülümsetip, belki de ilaç gibi gelecek bir film girdi vizyona.
Gonca Vuslateri’inin harika oyunculuğuna şapka çıkarılacak “Allah Yazdıysa Bozsun” filmi komik olduğu kadar aynı zamanda romantik bir film de ayrıca.
Gülme garantisi veren filmin yapımcılığını Lara1 yapım kurucusu Ferit Turan yönetmenliğini ise Barış Yöş üstlenmiş.
Etkileyici fon müzikleri, çekimlerin yapıldığı yerlerin müthiş atmosferi de izleyiciyi etkileyecekler arasında. Biraz kahkaha atmak istiyorsanız, biraz gündemden uzaklaşmak istiyorsanız alın çocuğunuzu gidin bu filmi izleyin derim.
ÇOK GÜLDÜM
Kasabın sabrı
Sosis fabrikası sahibi, biraz durgun zekalı oğluna fabrikasını tanıtma ve mesleğini öğretme kararı almış,
“Bak oğlum, bu entegre bir tesis.. Makinenin bu bölümüne bir canlı hayvanı sokuyorsun, karşı ucundan imal edilmiş sosis elde ediliyor.. Anladın mı?..”
“Hayır baba?.. Tam da şey edemedim..!”
“Bak bir kez daha tekrar ediyorum.. Makinenin bu haznesine bir inek ya da öküz elinde artık canlı hayvan olarak ne varsa sokuyorsun, tam karşıdan gidip paketlenmiş sosisi alıyorsun..”
“Tam şey ediyordum, şey oldu..”
“Oğlum.. Bak bir kez daha anlatıyorum..”( Oğlan babasının sözünü kesip sızlanarak ) “Off Baba.. Buradan sosisi koyup karşılığında öküzü aldığın bir makine yok mu baba?..”
“Yok yavrum.. “ diye cevap vermiş baba dişlerini sıkarak “O yüksek teknoloji bir tek annende var evladım..!”
KOMİK
Yoksa orası burası mı?
Ümit Özdağ, Süleyman Soylu’ya “Sen don lastiği satarken ben akademide ders veriyorum” demişti. “Don lastiği de nereden çıktı?” diye kendi kendime sormuş ve bulamamıştım. Sonra bu fotoğrafı gördüm. Yoksa Özdağ’ın “don lastiği satıldığını” söylediği yer burası mı?
ÇOK GÜLDÜM
Maaş kartım
Bizim hanım maaşımın yatırıldığı banka kartımı haber vermeden cebimden almış, çarşıya gitmiş, ATM’ye sokmuş, üstelik telefonla arayıp bana bir de pin numarasını sormaz mı?..
“7496 “ dedim..
“Iıh.. Olmuyor..”
“7469 ?..”
“ Olmadı hayatım..”
“Peki.. 4769 ?.. Onu dene..! ”
“Aa, kartı yuttu, geri vermiyor..!”
“Oh, Tanrım nihayet.. “ dedim, “Çook şükür, hadi eyvallah..!”
Hafta sonları YouTube kanalımda Flash TV Ana Haberleri’nde yaptığım yorum ve analizlerden bir demet sunuyorum. Cumartesi yayınlanan ilk bölümle birlikte bugünkü bölümü izlerseniz bir haftanın röntgenini çekmiş gibi olacaksınız. Beklerim.
https://twitter.com/can_atakli_