Tayyip Erdoğan, CUMHURİYET BAYRAMI öncesinde yine Cumhuriyete ve Atatürk’e olan nefret söylemlerini tekrarladı. Büyük önderin evrensel değerler ile Türk milletini buluşturmasını hazmedemediği gibi müzik, vals, tango, çaça gibi dansları, zeybek oynamayı, halay çekmeyi hatta göbek atmayı bile Türk toplumuna yasaklatabileceğinin sinyallerini verdi.
Basında yer alan şu haberi önce bir güzel okuyalım.
"Tayyip Erdoğan, geçmişte Cumhuriyet adına milletin tariz ve hatta taciz edildiğini, kılık-kıyafetiyle, diliyle, inancıyla, kültürüyle ve müziğiyle tanımladıkları bir ‘makbul vatandaş’ modelinin dışında yok sayılıp ‘cumhur’ olarak kabul edilmediğini vurgulayarak "Biz, insanımızı istiskal eden bu tür dayatmalara son verdik" dedi."
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1940'lı yılların Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına değinerek, o kutlamaları "Bir yanda fraklı, valsli, şampanyalı Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yapılırken, kapının hemen dışında, ayağına giyecek ayakkabı, sırtına ceket bulamayan, yarı aç-yarı tok hayatını sürdürmeye çalışan bir millet, şaşkınlıkla bu manzarayı seyretmektedir" şeklinde konuştu."
Neresinden bakalım bu garip açıklamaya, neresinden sevgili okuyucular?
Kilosu 4 bin liraya içilen beyaz çaylar,
Bilal ve Burak kardeşlerin milyonlarca dolarlık gemicik filosu,
Emine Hanımın lüks tutkusuyla yurt dışında mağaza kapatıp binlerce Euro tutarındaki harcamaları,
Sıfırlanan milyon Eurolar,
Şehrizar konaklarında lüks evler ve daha neler neler,
Devletin parasıyla Kaç-Ak-Saray'da yaşanan pahalı hayat ve davetler,
400 milyon dolarlık devlet uçağı ile vızır vızır seyahatler,
Örtülü ödenekten seçim kazanmak için harcanan milyon liralar...
İktidar hırsı ile, her şey benim olsun hırsıyla insan körleşip kendi hatalarını görmeyebilir.
"Valsli, şampanyalı, fraklı Cumhuriyet kutlamaları yapılırken, kapının hemen dışında, ayağına giyecek ayakkabı, sırtına ceket bulamayan, yarı aç-yarı tok hayatını sürdürmeye çalışan bir millet, şaşkınlıkla bu manzarayı seyretmektedir" diyen Kaç-Ak-Saray'ın sakinleri acaba şu andaki Türk milletinin nasıl bir sefalet ,yoksulluk içinde olduğunu görmüyorlar mı? Ülkeyi getirdikleri sefaletin farkında değiller mi?
Bilal Oğlan’ın ilkokuldayken top bulamaz, gazoz kapağı ile oynardık dedikleri günleri, iddiaya göre Emine Hanımın çeyiz sattığı günleri, sucuk ticareti ile uğraştıkları veya bayat simitleri fırında tazeleyip millete yedirdikleri günleri bugün yaşadıkları lüksten öte görgüsüzlük fışkıran hayatları içinde unuttular mı dersiniz?
Yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş misali...
Şu sözler sanırım biraz düşündürecektir onları.
"Fakir çalmasını bilemediği için fakirdir."
Kim mi söylemiş?
Düşünün bakalım! Onu iyi tanıyorsunuz...
https://twitter.com/GFeyman