BİR GARİPLİK VAR!..
Ülkede olan biteni anlamaya çalışıyorum...
Bizim göremediğimiz, bilemediğimiz “tuhaf ve de organize işler” dönüyormuş hissine kapılıyorum. Daha ileri gideyim; sanki birileri aklımızla, zekamızla alay ediyor, hepimizi “salak” yerine koyuyormuş düşüncesinden alamıyorum kendimi!..
Bakın, dün yaşananları alt alta sıraladığım ve sorular sorduğumda eminim siz de benzer duygulara kapılacaksınız...Birbirinden bağımsız gibi görünen ama düşününce fena halde çakışma olasılığı bulunan bir yığın olay, açıklama art arda geldi...
Ankara katliamını, üstünden, 4 güne yakın süre geçtikten sonra Kürdistan Özgürlük şahinleri(TAK) ismindeki “derin PKK” olarak bilinen, kendisi reddetse de terör örgütünün kolu olduğunu herkesin bildiği çete üstlendi. Soru şu: niçin bu kadar beklendi?. Bu bekleme süresinde hangi hesaplar yapıldı?. Açıklamada yalnızca Seher Çağla Demir, “birim komutanı” olarak ilan edildi, birimdeki isimler açıklanmadı... İnsanın aklına 17 Şubat’ta yaşanan kepazelikler zinciri gelince “açıklanan ikinci isim yanlış mıydı acaba” sorusu geliyor ister istemez!..
Saray, bilmem kaçıncısı eda edilen “Muhtarlar toplantısında” esti, savurdu; “gerekirse Kandil’e gireriz” bile dedi!.. Buradaki soru ise şu: gerekmesi için ne olması lazım Tanrı aşkına?. Başka katliamlar mı? Her gün gelen şehit cenazelerinin ikiye, üçe katlanması mı? Kentlerin, ilçelerin iyice tarumar olması mı? Yoksa ABD’nin izninin alınması mı?. Bilemedim doğrusu!..
Saray, tamamen katıldığım bir cümle de sarf etti: “Bundan sonra hiç kimse, ölüm türküleri eşliğinde halay çekenleri bize demokrasi havarisi olarak gösteremez” dedi... İyi de şu geçtiğimiz dört yıl içinde aynı şahıslar, yüzlerce kez halay çekti, yollarda teröristlerle kucaklaştı, cenazelere katıldı, hatta bir teröristin kaleşnikoflu heykelini bile dikti... muhteremlerden “tıs” bile çıkmadı?. Askere, bu ve benzeri yüzlerce halt işlenirken, orduya “sakın dokunmayın” emirlerini Kongo Başbakanı vermiyordu zannımca!..
-İşte bunun için “aklımızla oynuyorlar” diyorum!.
HDP’liler pek hevesli!..
Bitmedi, tuhaflıklar serisi daha da belirginleşerek sürüyor...
Saray’daki muhterem, günlerdir ısrarla söylediği “Terörle Mücadele Kanunu değişmeli” nakaratını tekrarladıktan sonra fezlekelerin bir an önce Meclis’te ele alınmasını istedi ve “Parlamento gerekli tavrı ortaya koymazsa millet ve tarih hesabını sorar” diye ekledi. Tarihin, bu muhteremlerin 14 yıllık Meclis ve iktidar macerasının hesabını gelecek kuşaklara bi güzel anlatacağı kesin!..
Zaten, fezlekeler Meclis’te... İlk olarak 17 Şubat bombacısının evine taziyeye giden HDP Van milletvekili Tuğba Hezer’in dokunulmazlığının kaldırılmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak bu durumun HDP cenahında hiç bir anlam ifade etmediği de görülüyor. Tam aksine HDP ağaları ve “fikir babaları” bir an önce kalksın diye adeta özel çaba harcıyor!..
Saray’ın “fezlekeler oylansın” fetvası verdiği saatlerde iki HDP milletvekili Mehmet Ali Aslan ve Besime Konca, PKK’nin SUR sorumlusu Cihat Türkan’ın Batman’daki cenaze törenine katılıyordu!.. Sadece katılmakla da kalmadılar, teröriste övgüler yağdırdılar.
-Mehmet Ali Aslan: Biz bu direnişi gösteren gençlerimizle, halkımızla gurur duyuyoruz..
-Besime Konca: Biz şehidimizi yaşatacağız, onun yolunda yürüyeceğiz...
Alın size iki fezleke daha!.. Çünkü bunu istedikleri, bunun için şov yaptıkları o kadar belli ki!.. Amaç ortada; yeni bir “mağduriyet” ve“siyasi soykırım” masalıyla Batı’da bayrak açmak!.. Gazeteleri, televizyonları da yangına körükle gitmek adına ellerinden geleni ardına koymuyor... Şimdi yeni hedef Nevruz günleri; açıkça tüm Türkiye’de “serhildan-kalkışma” çağrıları manşetlerde!..
Burnumuzun dibinde yaşananlar!..
Biz, hep birlikte “kuyuya atılan taşların” peşinde koştururken, yanı başımızda geleceğimizi ölümüne ilgilendiren tuhaf oluşumlar peş peşe yaşanıyor, bizde henüz “tık” yok!..
Rusya’nın ani bir kararla asker ve teçhizatının bir bölümünü Suriye’den çekme kararı, dünyayı şaşırtmıştı. Hatta benim gibi“Türkiye’ye yeni bir oyun mu oynanıyor?” diye düşünenler de olmuştu...
Dün yaşanan “flaş” gelişme neler olabileceğine dair gayet açık işaretler veriyor; Suriye’deki Kürtler, ülkenin kuzeyinde “federalizm” ilan etti. Suriye yönetimi buna çok sert tepki gösterdi, “yasal bir anlamı bulunmuyor” açıklaması yaptı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, Suriye’de herhangi bir otonom yapıyı tanımayacaklarını zaten daha önce açıklamış, federalizme karşı çıkmıştı...
Şimdi yaşamsal soru şu. Türkiye ne yapacak?. Bu yazının yazıldığı saatlere kadar, ”adı bilinmeyen bir üst düzey yetkili” dışında herhangi bir tepki gelmedi!..
Sizden ricam; yazının en başından beri alt alta dizdiğim tuhaflıkları, gariplikleri bir araya getirin “neler olduğunu”, “ne yapılmak istendiğini”, “Türkiye’nin sırtına neler yüklenmeye çalışıldığını” bir kez daha düşünün...
-Çünkü bu gidiş, hiç de iyi bir gidiş değil!..
https://twitter.com/umit_zileli