BİR MİLLET NASIL TÜKENİYOR?..

"Devlette devamlılık esası" diye bir şey vardı ya, işte o tamamen yok olmuş Türkiye'de...

Devleti geliştirme ve sistemi iyileştirme yerine, rejimi dönüştürme çabaları hız kesmediği için ne kural, ne de kaide kalmış memlekette...

Yaşanan son vahamet sadece şok edici değil, aynı zamanda utanç verici ve kuşku uyandırdığı için de çok düşündürücü;

Dünyanın hangi ülkesinde Merkez Bankası dövizdeki ateşi söndürmek için müdahale ettikten kısa süre sonra, o ülkenin Cumhurbaşkanı adeta ateşi harlamak için konuşabilir ki?..

Ve dünyanın hangi devletinde cumhurbaşkanı konuştukça döviz rakamları çarpıcı biçimde yükselir ve al-satla köşe dönen rantiye bundan sürekli nemalanır ki?..

İşte bu yüzden, bırakın devlette devamlılığı; sistem tamamen allak bullak olsun da, ekonomiden eğitime, güvenlikten ticarete kadar her taraf yerle yeksan olsun diye bir tuhaf çaba sürüyor sanki!..

Aksine sorarlar adama; şu koca dünyada, döviz kuruna (daha doğrusu tuzağına ya da oyununa) bu kadar teslim olmuş bir başka ülke var mıdır acaba?..

Ortalığı kasıp kavuran döviz kuru zikzakları ekonomiyi tamamen durdurmuş halde, milleti tüketmeye devam ediyor...

Memlekette istikrarlı biçimde çalışan tek sistem var; o da bankaların döviz kuru sayfaları...

Milyonlarca insan tüm işini bırakmış, gözünü kırpmadan cep telefonundan ve bilgisayardan bankaların döviz kuru sayfalarını izliyor, televizyonların son dakika haberlerine kilitlenmiş halde, milletin başına daha kaç zam bombası yağacağını saptamaya çalışıyor!..

Velhasıl yaşamla ilgili ne varsa herşeyi geriye atmış döviz kuru oyunu...

Baksanıza; Koronadan günde 200'den fazla insanın ölmesi ve vaka sayısının hızla artması, hata Amicron varyantının yeni bir bela olarak kapıya dayanması bile kimsenin umurunda değil...

HAYAL, GERÇEK, YIKIM!..

Türkiye'de herkes 24 saat boyunca, döviz artıyor mu- düşüyor mu ona bakıyor ve yaşamı bağrından vuran bu derin çelişki milyonlarca yoksul insanın nefesini kesen bir darboğaz gibi büyümeye devam ediyor...

Erdoğan her ne kadar "stokçuluk haramdır, göz açtırmayacağız" dese de, millet artık birçok ürünü marketlerde bulamıyor, raflardaki ürünlerin etiketlerini değiştirmeye eleman yetişmiyor ve piyasayı tamamen kilitleyen döviz kuru oyunu yüzünden Türkiye hızla açlığa-uçuruma sürükleniyor... Bu arada yılların marketleri de tek tek iflas ediyor...

AKP lideri ise, döviz- eflasyon- zam üçgenindeki kargaşa büyürken, asgari ücretin artacağını, doktorlara zam yapılacağını, öğretmenler arasında kadrolu- sözleşmeli ayrımının sona ereceğini söylüyor, iktidar beslemesi medya da bu iddiaları bir kurtuluş reçetesi, bir refah müjdesi ya da ekonomik devrimmiş gibi anlatmaya çalışıyor...

Oysa dövizdeki oyununun hane başına en az 100 bin lira zarar verdiği bir dönemde, emekliler, çalışanlar ve işsizler dövizi bahane ederek fahiş fiyat politikası uygulayan vurguncu piyasa düzeninde tamamen açlığa sürükleniyor...

Ve tabii ki ülkede en çok ezilen kesimlerden biri de son iki ay içerisinde maaşlarının yarısı eriyen asgari ücretliler...

AKP lideri, "Bugüne kadar olmuşun çok çok fevkinde" diyerek asgari ücretin artacağını iddia etse de, en az 4000 ile 5200 lira arasında ücret bekleyen sendikaların raporları asgari ücretlilerin içinde bulunduğu çıkmazın ne kadar vahim olduğunu kanıtlıyor...

DİSK'in SARSICI RAPORU...

2022 yılı asgari ücreti aralık ayında belirlenecek ya; DİSK'in yayımladığı "asgari ücret gerçeği" raporu, enflasyon- sefalet ikileminde ezilmeye devam eden milyonlarca yurttaşın nasıl vahim durumda olduğunu gösteriyor...

DİSK'e göre Türkiye'de 10 milyon işçi asgari ücret civarında ücretlerle çalışıyor...

Bu arada asgari ücrete bile erişemeyen milyonlarca işçi var...

Örneğin, kadın işçilerin dörtte biri asgari ücret dahi alamıyor..

3,4 milyon işçi (bütün ücretli çalışanların yüzde 18'i) asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor... 1.500 TL'den daha az ücretle çalışan işçi sayısı 1,7 milyona ulaşmış... Asgari ücret ve altında bir ücretle yaşamını sürdürmek zorunda olan işçilerin sayısı 6,3 milyon civarında...

Özel sektör işçilerinin yüzde 21,8'i asgari ücrete erişemiyor.

Asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alan işçilerin sayısı 9,7 milyona ulaşmış...

Bütün ücretli çalışanların yüzde 50'ye yakını bu kapsamda sıkışıp kalmış...

TL'nin hızla değer kaybetmesi nedeniyle 2021'de Türkiye, Arnavutluk'tan sonra Avrupa'da en düşük asgari ücrete sahip ikinci ülke olmuş...

Üstelik Türkiye, Avrupa Birliği'nde, asgari ücretle çalışan oranının en yüksek olduğu ülke haline gelmiş...

İşte tüm bu karanlık ve iflas etmiş tabloda, asgari ücret 25 Cumhuriyet altınından 7 altına gerilemiş...

2021 yılı ortalama kuruna göre asgari ücret 336 ABD doları iken, Kasım 2021 güncel kurlarına göre 270 dolara düşmüş...

Tüm bu çöküş tablosuna bakınca geriye tek gerçek kalıyor;

Türkiye, hızla asgari ücretliler toplumuna dönüşürken, ülkeyi yönetenler döviz kurunu körüklüyor ve bundan nemalananlar da köşeyi dönmeye devam ediyor...

İktidarın refah ve sefalet göstergeleri, asgari-azami ikileminde ülkeyi tüketmeyi ve milleti çökertmeyi sürdürüyor...

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac